PİRHA – TTB, İkinci Ay Deprem Raporunu yayımladı. Yapılan açıklamada “Milyonların barınma sorununun çözümü için güvenli yerlerde, barış içinde ve onurlu şekilde yaşama olanakları en kısa zamanda sağlanmalıdır” denildi.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, geçici yerleşim alanlarının incelendiği “İkinci Ay Deprem Raporu”nu TTB Genel Merkezinde düzenlenen basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı.
Toplantının açılışını yapan TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, TTB komisyonları, il deprem koordinasyonları, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ve sağlık emek-meslek örgütleri ile birlikte 6 Şubat depremlerinden bu yana geçen iki ayda hem değerlendirme hem de koruyucu sağlık hizmetleri çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi.
TTB’nin birinci ay raporunu açıkladığı 4 Mart 2023’ten bu yana yürüttüğü faaliyetleri aktararak sunuma başlayan Korur Fincancı, sağlık hizmeti sunumu ve koordinasyon, kamu kurumları ile yapılan yazışmalardan söz etti.
6 MİLYON İNSAN BARINMA SORUNU YAŞIYOR!
Toplantıda TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Karer Yurtdaş, barınma/konut hakkını nasıl ele aldıklarına ilişkin bir bilgilendirme yaptı. Birleşmiş Milletler Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi’nin ‘Konut hakkı’ tanımını aktaran Yurtdaş, kadınlar, yaşlılar, mülteciler, mental hastalığı bulunanlar gibi bazı grupların barınma hakkının öncelikle gözetilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Türkiye’de birçok alanda yaşanan verilere erişim sorununun deprem özelinde de görüldüğünü söyleyen Dr. Karer Yurtdaş; hasar tespit, hane halkı büyüklüğü, şebeke suyu gibi veri başlıklarındaki belirsizliklerden örnekler verdi. Yurtdaş, yetkililerin basına yansıyan açıklamalarındaki verilerden hareketle yaklaşık 2 milyon kişinin geçici yerleşim alanlarında olduğunu, 3 milyonu aşkın kişinin deprem bölgesi dışına ve 800 bin kişinin deprem bölgesindeki kırsal alana göç ettiğini, dolayısıyla yaklaşık 6 milyon insanın barınma sorunu yaşadığını kaydetti.
VERİLER KAMUOYU İLE PAYLAŞILMIYOR!
TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Onur Naci Karahancı, barınma sorununun boyutunun görülebilmesi için hasar tespit çalışmalarının sonuçlarına bakılması gerektiğini belirtti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un “Hasar tespit çalışmaları bir hafta içinde tamamlanacak” açıklamasının bir baskı unsuru olduğunu ifade eden Karahancı, bununla birlikte düzenli veri paylaşılmamasının da güvenilirliği zedelediğinin altını çizdi.
Dr. Onur Naci Karahancı, geçici yerleşim alanlarındaki barınma koşullarına ilişkin TTB’nin elde ettiğini verileri de sıraladı. Karahancı; altyapı, kırılgan kesimlerin gereksinimleri, çadır yerleşimleri, beslenme olanakları, atık yönetimi, güvenlik, sağlık hizmetleri gibi başlıklardaki sorunlardan ve yetersizliklerden söz etti.
“GÜVENLİ YERLERDE, ONURLU ŞEKİLDE YAŞAM”
Afetlerle ve olağandışı durumlarla baş edebilmenin kamusal bir görev olduğunu hatırlatan Dr. Şebnem Korur Fincancı; bütünlüklü, kapsayıcı, eşitlikçi, erişilebilir birinci basamak sağlık hizmetinin yeniden örgütlenmesi gerektiğini belirtti. Afet direncinin ancak hazırlıklı olmakla sağlanabileceğini kaydeden Korur Fincancı, sözlerini şöyle noktaladı:
“Kapısı fermuardan, duvarları kumaştan, fırtınada uçan, yağmurda sel basan ‘barınak’ niteliğindeki çadırlarla konut sorununun çözülmesi mümkün değildir. En kısa zamanda milyonların barınma sorununun çözümü için güvenli yerlerde, barış içinde ve onurlu şekilde yaşama olanaklarının sağlanması gerekir.”
Basın toplantısında son olarak TTB Yüksek Onur Kurulu üyesi Dr. Özkan Özdemir söz aldı ve Mersin’deki geçici yerleşim alanlarına ilişkin aktarımlarda bulundu. Dokuz ilçedeki toplam depremzede, yatak, personel sayılarını veren Özdemir; geçici yerleşim alanlarının özellikleri, sağlık hizmetleri, sorunları ile ilgili aktarımlar yaptı. Dayanışmanın önemine de dikkat çeken Özdemir, önümüzdeki dönemde depremzedelerin sağlıklı ve insanca yaşam hakları için sürecin takipçisi olacaklarını vurguladı.
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.