1990’lı yıllarda göçle gelmiş yoksul insanların yaşadığı Sur’da tekrar eden göç nedeniyle birçok aile mağdur. İlçe sakinleri başka bir yerde yaşamak istemediklerini söylüyor.
Temmuz 2015’te UNESCO tarafından ‘Dünya Kültür Mirası’ olarak tescil edilen ancak bir ay sonra başlayan çatışmalarla harap olan Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinde 40 bin kişinin göçü ve bin 750 evin yıkımının ardından 500 evin daha aynı akıbete uğrayacağı belirtiliyor.
Bakanlar Kurulu tarafından acele kamulaştırma kararının alındığı ilçede yurttaşlara ev boşaltma teblîgatı gönderildi. Eşyalarını almaya bile fırsat bulamadan göç etmek durumunda kalan ailelere Sur dışında veya il dışında konut teklifi yapıldığı öğrenilirken, evi yıkılan yurttaşların zararının cüzi ücretlerle karşılandığı belirtiliyor.
Mahalleli: Usûlsüzlük var
Acele kamulaştırmayla birlikte yıkılan yerlerde Koruma Kurulu’nca karakol, güvenlik kulübesi ve kulelerin yapılmasına izin verilmişti. Karara Surlu yurttaşlar ile sivil toplum örgütlerinin itirazına rağmen İçişleri Bakanlığı sokağa çıkma yasağının olmadığı İskenderpaşa mahallesinde ikâmet eden yurttaşlara tebligat göndererek, 15 gün içerisinde evlerini boşaltmalarını istedi. Ancak yurttaşlar hem mahallelerinde karakol yapılmasına karşı oldukları hem de yapılan işlemlerde usûlsüzlük olduğu gerekçesiyle evlerini boşaltmak istemiyor.
Sur kent dinamiklerinden gizleniyor
Sur’un geleceği ile ilgili belirsizlik de sürüyor. İlçede tam olarak ne yapılacağı konusunda kent dinamiklerinin bilgisi yok. Birçok sivil toplum örgütü, belediye ve meslek odalarının başvurularına rağmen, kent dinamikleri Sur’un dışında tutuluyor. Birçok yurttaş evleri ile ilgili hukuki girişimde bulunurken, konu ile ilgili henüz bir gelişme yaşanmadı.
Ailelerin Sur ısrarı
Genellikle 1990’lı yıllarda göçle gelen yoksul kesimin yaşadığı Sur’da 2015 yılındaki bu ikinci göç nedeniyle aileler mağdur. Sur dışında başka bir yerde yaşamak istemediklerini söyleyen aileler, anılarının saklı olduğu evlerini istiyor. Bunlardan biri de Örmek ailesi. Sur’un Hasırlı mahallesinde yaşayan ve evleri eşyasıyla birlikte yıkılan Örmek ailesi, ikinci göçü yaşıyor. Anne Dure Örmek, 1994 yılında Mardin’in Ömerli ilçesine bağlı Bêxerêb köyünde kaldığı sırada köylülere “Ya korucu olacaksınız ya da köyü boşaltacaksınız” şeklinde baskı yapıldığı ve köylülerin koruculuğu kabul etmemesiyle köylerinin yakıldığını söylüyor. Örmek, o günleri şöyle anlatıyor:
‘Gece saatlerinde köy bombalandı birçok ev yıkıldı. O zaman kimsede doğru düzgün araç da yoktu gitmek için. Herkes bir tarafa kaçıştı. Çocuklarla biz de çıktık. Diyarbakır Sur’a geldik. Daha sonra köyün yakıldığını duyduk.’
‘Sur dışında başka bir yerde yaşamak istemiyoruz’
“O günden bu yana korkuyla yaşadık” diyen Örmek, şunları söyledi: “Hâlâ aynı korkuyu ve yoksulluğu yaşıyoruz. Sur’da da aynı şeyi yaşadık. Oradan da göç etmek zorunda kaldık. Hayatımızı bir düzene koymuştuk ama şimdi ne evimiz ne bir eşyamız kaldı. Görmeye gittiğimiz zaman ev dümdüz olmuştu. Başka yerde ev verseler de almam ben Sur’daki evimizi istiyoruz. Sur dışında başka bir yerde yaşayamayız. Ne yapacağımızı bilmiyoruz çaresiz bekliyoruz.”
Baba Kazım Örmek de 38 yıldır Sur’da yaşadığını belirterek, Sur’dan çıkmak istemediklerini ancak şiddetli çatışmalar nedeniyle can güvenlikleri olmadığı için çıkmak zorunda kaldıklarını söyledi. “Sur’dan çıktıktan sonra huzur bulamadık” diyen Örmek, “Hiçbir zararımız karşılanmadı. Kira yardımı bazı ailelere yapılıyor bazılarına yapılmıyor. Bana da yapmadılar. 38 yıldır Sur’da yaşıyoruz. Hiç çıkmadık, çocuklar orada doğup büyüdü. Şimdi de bir gün Sur’a gitmesem içim rahat etmiyor. Her gün gidip Surların orada oturunca yaşadıklarım gözlerimin önünden geçiyor. Tüm anılarımız orada” şeklinde konuştu.
Yıkılan evleri ile ilgili hukuki yollara başvurduğunu kaydeden Örmek, şu ana kadar herhangi bir gelişmenin olmadığını söyledi. Örmek, Sur dışında başka bir yerde yaşamak istemediklerini ve düz arazi de olsa evlerini istediklerini kaydetti.
’65 yıl sonra evimi terk ettim’
Sur’un Hasırlı mahallesindeki evi yıkılan yurttaşlardan biri de 65 yaşındaki Vahid Çetin. 50 yıldır ayakkabı boyacılığı yapan Çetin’in tüm yaşamı Sur’da geçmiş. İlk zamanlar evini terk etmeyen Çetin, çatışmalar şiddetlenince göç etmek zorunda kalmış. Hayatında ilk kez Sur dışına çıkarak Bağlar’a yerleşen Çetin bölge tamamen kapatılınca, yarım asırdır çalıştığı kaldırımı da mecburen bırakmış.
“Tarihte böyle bir şey görmedim” diyerek iç çeken Çetin, 65 yıl sonra evimi de terk ettim. Suriye mağdurlarından kötü olduk. Burada aç ya da tok evimizdeydik, mutluyduk. Şimdiki yerimiz hiç güzel değil. Kafamız, aklımız her şeyimizle Sur’da. Gece yatıyorum, sanki mezardayım. Yasak kalktığı gibi evime gideceğim. Evim yıkılmışsa bile çadır kurar yerleşirim. Ölürsem de Sur’da ölürüm” dedi.
Sertaç Kayar – journo
Yoruma kapalı.