Alevi Haber Ajansi

Taştan: Cemevini bir kültürel mekan olarak yasaya yazmak inanç özgürlüğünün ihlalidir-VİDEO

PİRHA- ‘Türkiye’de Ayrımcılık Araştırması Kasım 2022’ raporunu hazırlayan Eşit Haklar İçin İzleme Derneği’nin yönetim kurulu üyesi Nejat Taştan, “Ayrımcılığı önlemekle yükümlü olan devletin kendisi hiçbir şey yapmıyor. Alevilerin ibadethanesi olan cemevini, bir kültürel mekan gibi kabul etmek ve bunu bir de yasalara yazmak inanç özgürlüğünün ihlalidir” dedi. 

Eşitlik İzleme Merkezi, Ankara’da düzenlediği basın toplantısıyla kuruluşunu açıkladı. Merkez, Türkiye’de ayrımcılığa uğrayanların adalete erişiminin güçlendirilmesi için ulusal ve uluslararası alanda faaliyet yürütecek.

Merkez açılışında, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği’nin (ESHİD) ‘Türkiye’de Ayrımcılık Araştırması Kasım 2022’ raporunu da açıkladı.

Raporda yer alan verilere göre, Türkiye’de siyasi görüşünden dolayı ayrımcılığa uğradığını düşünenlerin oranı yüzde 54,3 oldu. Ankete katılanların yüzde 25,8’i etnik kökene dayalı ayrımcılığa her zaman maruz kaldığını belirtirken, yüzde 26,5’i dini inanca veya inançsızlığa dayalı ayrımcılığa, yüzde 36,6’sı da göçmen olduğu için ayrımcılığa maruz kaldığını söyledi. Cinsiyete dayalı ayrımcılığa uğradıklarını düşünenlerin oranı yüzde 36,3 oldu.

Eşit Haklar İçin İzleme Derneği (ESHİD) yönetim kurulu üyesi Nejat Taştan, hazırladıkları rapora ilişkin PİRHA’ya konuştu.

“HER ALANDA AYRIMCILIK 2018 YILINA GÖRE ÇOK FAZLA ARTMIŞ DURUMDA”

2018 yılından bu yana ‘Ayrımcılık algısı’ üzerine her yıl rapor hazırladıklarını kaydeden Taştan, “Türkiye’de toplum ayrımcılık konusunda ne düşünüyor? Ayrımcılığın ne kadar yaygın olduğunu düşünüyor? Hangi temellerde yapıldığını düşünüyor? Ayrımcılığa uğrayan insanlar haklarını arayabiliyor mu? Raporumuzda buna bakmaya çalışıyoruz. Açıkladığımız raporun sonuçlarına göre hemen her alanda ayrımcılık 2018 yılına göre çok fazla artmış durumda. Rapor vahim bir tabloya işaret ediyor fakat buradaki tek problem ayrımcılığın artması değil” dedi.

“AYRIMCILIĞI ÖNLEMEKLE YÜKÜMLÜ OLAN DEVLETİN KENDİSİ HİÇBİR ŞEY YAPMIYOR”

Ayrımcılıkla ilgili devletin de, eşitlik kurumunun da bir şey yapmadığını belirten Taştan, “Araştırma bize bir şeyi daha gösterdi. Ayrımcılığı önlemekle yükümlü olan devletin kendisi hiçbir şey yapmıyor. Türkiye’de ayrımcılığı önlemekle yükümlü bir eşitlik kurumu var. O da kendi görevlerini yapmıyor. İnanç ayrımcılığı üzerinden baktığımızda şöyle bir tablo ile karşılaşıyoruz: Türkiye bütün uluslararası kuruluşlara verdiği beyanlarda, ‘Biz de ayrımcılık yok’ diyor. Ama bakıyoruz ki devlet bir veri toplamıyor. Alanda ne oluyor, bilemiyoruz. Devlet sadece bir inkar politikası yürütüyor. ‘Biz de ayrımcılık olmaz’ diyor. Türkiye’de olduğu kabul edilen ayrımcılığı, devlet kendisinin hiçbir rolü, fonksiyonu yokmuş, fail kendisi değilmiş toplumsal hayatta Ahmet, Ayşe’ye ayrımcılık yapıyormuş gibi gösteriyor. Kendi rolünü gündelik ilişkilerdeki ayrımcılığın üzerine yıkmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.

“TOPLUM, YASALARIN KENDİSİNİ KORUMADIĞINI DÜŞÜNÜYOR”

Hazırladıkları raporda, devlete bağlı kurumlarda yapılan ayrımcılığın özel sektöre göre daha fazla olduğunu belirten Nejat Taştan, ülkedeki farklı inançlara sahip birçok insanın eğitim, istihdam, sağlık, barınma gibi konularda çok fazla ayrımcılığa uğradığını söyledi.

Yaptıkları araştırmaya dair bilgiler vermeye devam eden Taştan, “Yine yaptığımız araştırmada insanların kendini güvende hissetmediği ortaya çıkıyor. Toplum yasaların kendisini korumadığını düşünüyor. Kurumların işlevini yerine getirmediğini söylüyorlar ve ayrımcılık yapanların cezasız kaldığını düşünüyorlar. Buna bağlı olarak da hak aramaktan da imtina ediyorlar. 2018 yılından bu yana yaptığımız 3 araştırmada da bu veriler net olarak ortaya konuluyor. Sünni İslam dışındaki bütün mezheplere, inançlara, inançsızlıklara bakıp bir tablo çıkartması gereken devlet, var olan ayrımcılığı inkar etmekle yetiniyor” şeklinde konuştu.

“DEVLET SON ÇIKARDIĞI YASAYLA, BİR İNANCI KÜLTÜREL DEĞER HALİNE GETİRDİ”

Geçtiğimiz aylarda cemevlerine yönelik yapılan saldırılara ve Meclis’e gelen torba yasa ile birlikte kurulan Alevi Bektaşi Kültür Başkanlığı birimine de değinen Taştan, sözlerine şöyle devam etti:

“İnanç mekanlarına yönelik her saldırıda devlet durumları yaptıkları açıklamada, ‘Akli dengesi yerinde olmayan biri, mahalledeki çocuklar ya da sarhoş olan birisi yapmıştır’ diyor. Alevilik konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği zorunlu din dersleri ile ilgili kararlar var. Cemevleri kararları var, ibadethane olarak tanınmalı deniyor. Alevilik bugüne kadar bir inançtı. Devlet son çıkardığı yasayla, bu inancı bir kültürel değer haline dönüştürmeye çalıştı. Yani devlet, bir inancı inanç olmaktan çıkardı bu yasayla ve hiç kimseden ses çıkmadı.

“TİHEK, FARKLI KİMLİKLERE SAHİP İNSANLARI KORUYAMAYACAKSA FESHEDİLSİN”

Örneğin Türkiye İnsan Hakları Ve Eşitlik Kurumu’nun (TİHEK) görevlerinden birisi Meclis’in yasa çalışmalarını izlemek ve o yasa çalışmaları ile ilgili görüş bildirmek. Yani ayrımcı bir hükmün yasalaşmasını engellemeye çalışmakla ilgili bir görevi var. Ancak bu yasa ile ilgili hiçbir görüş açıklamadı. Mahkemelere düşen Alevilere yönelik saldırı davalarının hiçbirisine görüş vermiyor. Eğer bir eşitlik kurumu bunları yapmayacaksa, farklı özelliklere, farklı kimliklere sahip insanları koruyamayacaksa bu kurumu feshetmek en doğrusu.”

“DEVLET BAŞKA BİR İNANÇ, KİMLİK YOKMUŞ GİBİ DAVRANIYOR”

Devletin Aleviler içerisinde birtakım işbirlikçiler bulduğunu ve iyi bir şey yapıyormuş gibi lanse ettiğini kaydeden Taştan, son olarak şunları kaydetti:

“Bütünsel bir yok sayma hali var. Bir başka kimlik yokmuş gibi davranılıyor. Bir Hristiyan’ın, Alevinin verdiği vergi ile Diyanet İşleri Başkanlığı Sünni anlayış için çalışmalar yapıyor. Sünniler dışındaki tüm inançlar, mezhepler yok sayılıyor. Cumhurbaşkanı, ‘Bu ülkede farklı inançlara mensup kişilerin hakkı bana ait’ diye açıklama yaptı. Hayır, böyle bir şey olamaz. Hukukun, yasaların herkesi eşit bir şekilde kapsaması gerekiyor. Yasaların herkesi eşit bir şekilde koruması gerekiyor ama Türkiye’de böyle bir ortam yok. Alevilerin ibadethanesi olan cemevini, bir kültürel mekan gibi kabul etmek ve bunu birde yasalara yazmak inanç özgürlüğünün ihlalidir.”

Melis CİDDİOĞLU/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak