PİRHA- Beton duvarların yükseldiği, toprağın yerini asfaltın aldığı bir çağda, 75 yaşındaki Yusuf Öztürk hâlâ taşla, toprakla ve sabırla çalışıyor. Dersim’in Pertek ilçesine bağlı Ormîkix (Dere) Köyü’nde yaşayan Öztürk, artık neredeyse hiç kimsenin kullanmadığı “loğ” ve “sindir-suqê” yaparak kaybolan bir kültürü yaşatmaya devam ediyor. “İşim zor ama taşın sesini duyunca mutlu oluyorum” diyor.
Hayatının büyük bölümünü duvar ustalığı yaparak geçiren Yusuf Öztürk artık ellerini sadece taşın diline bırakıyor. Gençliğinde baba mesleği olan berberliği de denemiş:
“Babam ölünce onun izinden gitmek istedim. Köy köy dolaşır, tıraş ederdim. O zaman para geçmezdi, bir teneke buğday alırdım karşılığında. Ama berberlikte hayat kalmadı, ben de duvarcılığa döndüm,” diyor.
40 yıl boyunca taş dizen Öztürk, şimdi yine taşla meşgul ama bu kez kültürel bir mirasın son temsilcisi olarak. “Loğ” ve “sindir-suqê”leri yaparken artık yanında ne bir çırak var ne de ondan öğrenmek isteyen bir genç.
“Eskiden her evin damında bir loğ olurdu,” diyor ve ekliyor:
“Şimdi toprak ev kalmadı. Her yer beton oldu. Loğ isteyen de yok ama ben yapmaya devam ediyorum. Çünkü bu benim geçmişim.”
“TAŞLA KONUŞURUM BAZEN”
Yusuf usta, loğ ve suqê yapımını anlatırken yüzündeki çizgiler daha da derinleşiyor.
“Taş sert olmasın diye yerin altından çıkarırım. Güneş gören taş işlenmez. Taşı bulunca keskiyle, dorpiyle, muşla düzeltirim. Loğ büyük olduğu için el arabasıyla taşımam, iki ağaca delik açar öyle çekip getiririm. Her taşta loğ olmaz, taşın huyunu bilmek gerekir.”
Bir loğu yapması bir buçuk gün, bir suqê’yi ise iki günü buluyor. “Zor ama taşın sabrını dinleyince insan kendi içini de dinliyor,” diyor sessizce.
Artık 75 yaşında. İnşaat işlerini bırakmış ama elleri hâlâ nasırlı, sesi hâlâ genç bir ustanın gururunu taşıyor.
“Her sabah kalkınca önce taşlara bakarım” diyor.
“Bazen onlarla konuşurum. Onlar bana geçmişi hatırlatır. Babamın, köyümün, toprağın sesini.”
Eskiden köylerde herkesin bir loğu olurdu; damlar loğla düzlenir, evler yağmura karşı dayanıklı hale getirilirdi. Şimdi ise loğlar sadece Yusuf ustanın avlusunda, güneşin altında sessizce bekliyor.
BİR GELENEĞİN SON NEFESİ
“İnşaatları terk ettim ama taşı terk etmedim” diyor Yusuf Öztürk. O, artık sadece bir taş ustası değil; bir belleğin bekçisi, toprağa bağlı bir direnişçinin sesi.
Her taşında geçmişten bir iz, her vuruşunda bir hatıra saklı:
“Kimse loğ istemiyor ama ben yine de yapıyorum. Çünkü bir gün biri çıkıp ‘Bunu kim yapardı?’ diye sorarsa, cevabı taşlarda bulsun istiyorum.”
NURAY ATMACA/CİHAN BERK/DERSİM
Yoruma kapalı.