PİRHA-Gezi direnişinin 5. yıl dönümünde açıklama yapan Taksim Dayanışması, “Gezi’den umut, dayanışma, bir arada yaşama arzusu, kardeşlik, paylaşmak, kararlılık, irade ve sevgi doğdu… Gezi 5 yaşında. Karanlık gider, Gezi kalır” denildi.
Taksim Meydanı’ndaki Gezi Parkı’nı yıkıp yerine Topçu Kışlası yapmak isteyen AKP hükümetine karşı 15 Şubat 2012’de 68 bileşenin bir araya gelerek oluşturduğu Taksim Dayanışması, Gezi Parkı eylemlerinin beşinci yılında açıklama yaptı.
“Gezi 5 yaşında! Karanlık gider #Gezi Kalır!” şiarıyla gerçekleşen açıklamada, 31 Haziran saat 19.00’da Gezi Parkı’ndaki anma etkinliğine çağrı yapıldı. Açıklamaya Taksim Dayanışması ve bileşenlerinin yanı sıra HDP İstanbul Milletvekili Adayı Ahmet Şık, CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, Gezi Parkı eylemleri sırasında polisin attığı biber gazı fişeğinin kafasına isabet etmesi sonucu yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, EMEP İl Başkanı Sema Barbaros da katıldı.
“ETKİN BİR YARGILAMA GERÇEKLEŞTİRİLEMEDİ”
Gezi davalarıyla ilgili bilgi veren Avukat Yalçın Deniz Özen, Gezi’de yaşanan polis şiddetinin sorumlularından hesap sorulmadığını ve etkin bir yargılama gerçekleştirilmediğini kaydetti.
Özen şunları belirtti:
“Antakya’da öldürülen Ahmet Atakan için henüz bir dava bile açılmadı. Ahmet Atakan’ın ölüm nedeni hukuken belirlenemedi ve soruşturma dosyası hala bir davaya dönüşmüş değil.
Mehmet Ayvalıtaş‘ın ölümü sanki basit bir trafik kazasıymış gibi geçiştirilmek isteniyor ve ‘Maktul kendi ölümünden kendisi sorumludur’ diyen bilirkişi raporuna inanmamız bekleniyor.
Ali İsmail Korkmaz davasında cezalandırılan sanıklar bile takribi indirim nedenleri uygulanarak cezaları hafifletildi ve bir çoğu hala serbest.
Ethem Sarısülük dosyasında, Ethem Sarısülük’ü silahla vuran polis memuru yalnızca 10 bin yüz lira para cezası aldı.
Medeni Yıldırım‘ı vuran asker merminin hangi silahtan çıktığı belirlenmediği gerekçesiyle beraat etti. Emri verdiği düşünülen karakol komutanı ve jandarma özel harekat tim komutanı hakkında henüz bir dava açılmadı, takipsizlik kararları verildi.
Abdullah Cömert’i vuran sanık polis hakkında olası kast ile öldürmeden 13 yıl ceza verilmişti ancak buna rağmen sanık tutuklanmamıştı. Yeni bir gelişmeyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından cezanın fazla bulunduğu, olası kast ile değil taksirle öldürmeden ceza verilmesi gerektiğine dair bir talep geldi.
Berkin Elvan dosyası Berkin’in vurulmasından üç buçuk yıl sonra ancak açılabildi ve davanın tek bir sanığı var Berkin’i vuran polis memuru. Bu sanığa talimat veren amirler hakkında takipsizlik kararı verildi. Bu sanığın birlikte hareket ettiği polis memurları hakkında takipsizlik kararları verilmiş, yalnızca tanık olarak dosyada dinlenebiliyorlar ve tanıklıklarını da gördük; bütün tanıklıklar ‘Bilmiyorum, görmedim, hatırlamıyorum’ üzerine kurulmuş durumda. Bu da dosyadaki delil karartma çabasını yoğun bir biçimde baskın olduğunu ortaya koyuyor. Öte yandan sanığın avukatlarının Emniyet Genel Müdürülüğü tarafından görevlendirildiğini kendilerinde biliyoruz. Bu da delil karartma çabasının bir başka sonucu olarak karşımızda.”
“DAVALARI TAKİP EDENLER HER ŞEHİRDE SIKINTILARLA KARŞILAŞTILAR”
Gezi Şehitleri ve Gazileri Platformu adına Gezi direnişi sırasında gözünden vurulan Volkan Kesanbilici konuştu.
Aileler ve davayı takip eden gönüllülerin yargılama sürecinde yaşadıkları zorlukları anlatan Kesanbilici, birçok davanın güvenlik gerekçesiyle başka şehirlere taşındığına dikkat çekerek “Her bir kaçırılan dava için aileler yüzlerce kilometre yol yaparken, sanıklar duruşmalara oldukları yerden SEGBİS ile bağlandı. Davaları takip eden gönüllüler her şehirde ayrı sıkıntılarla karşılaştılar kimi zaman mahkeme salonlarına dahi giremediğimiz duruşmalar oldu” dedi.
“GÖRÜNTÜ YOKSA DAVAYA DÖNÜŞEMEZ MANTIĞINI KABUL ETMİYORUZ”
Gezi direnişi sırasında yaralananların ceza davalarının açılmadığını vurgulayan Kesanbilici, “Kendi davamdan örnek verecek olursam, gözümden vurulduktan sonra CHP Milletvekili İlhan Cihaner, dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’e cevaplaması için soru önergesi vermişti. Bakan, envanterlerinde böyle bir plastik mermi olmadığını söylemişti. İçişleri Bakanı envanterinde ne olduğunu bilmiyor. Soruşturma dosyalarımızın davaya dönüşmesi için sanıklara ihtiyaç vardı ama İçişleri Bakanlığı, Emniyet ve devlet hangi saatte, nerede, hangi polis, TOMA görevli bilmiyor. Avukatlar 5 yıl boyunca buna cevap bulamadı. Polislerin durumu daha fena. Biz sabah ne yediğini unutanları ayıplarken polisler yedikleri en büyük haltı, yanlarındaki arkadaşlarının, hangi silahı kullandıklarını hatırlamıyor. En ufak bir suçta işe yarayan MOBESE kameraları bizler için çalışmıyor. TOMA ve akreplerin de görüntüsünü alamadık. Adaletin tarihi görüntü kaydedici cihazlardan eski. Görüntü yoksa davaya dönüşemez mantığını kabul etmiyoruz. Görüntü yokken de adalet, hukuk vardı” şeklinde konuştu.
TAZMİNAT DAVALARINDAKİ CEZASIZLIK
Kesanbilici tazminat davalarında da aynı cezasızlık örneklerinin yaşandığına dikkat çekerek, “Tazminat davası açabilmek için harç yatırmak gerekiyordu. Hakan Barış Yaman ve Mustafa Halit Tombul bu yüzden tazminat davası açamamış. Açılan davalarda ise yargı, iktidarın tutumunu bekledi, karar vermekten kaçındı. Benim davamda alınan 2 olumlu karardan sonra heyet sürüldü. Daha sonra gelen heyet de tazminat davasını reddetti. Gerekçe ise yasadışı protestolara katılmaktı. Yasa dışı kısmını kabul etmiyoruz. Hukukun ve adaletin üstünlüğünü savunan insanlardı Gezi direnişçileri. Protestoların yasa dışı olmadığı tescillenmiştir hukuktan böyle bir karar çıkmamıştır. Buna rağmen böyle bir gerekçe gösterilmesi yargının gerçeği saptırmasıdır. İktidar baskısının ardına saklanma lüksü olmayan yargıya, simit satın onurlu yaşayın diyoruz.” diye konuştu.
Direnişlerde bedel ödeyen insanlara sahip çıkılması gerektiğinin önemine vurgu yapan Kesanbilici, “Gezi anmaları yenilgi gibi geçsin istemiyoruz. Yenilgi bize ait değil. Coşku, dayanışma ve umuttur ortada olan. Yıl dönümlerini bu şekilde yaşayıp coşkuyu gelecek nesillere taşıyalım.” dedi.
“İKTİDARIN EN BÜYÜK KABUSU OLMAYI SÜRDÜRÜYOR”
“Karanlık gider, Gezi kalır!” başlıklı açıklamayı Taksim Dayanışması adına Mimar Mücella Yapıcı okudu. 27 Mayıs 2013’te yıkım için Gezi Parkı’na girilmesi ile ülkenin dört bir yanında direniş başladığını hatırlatan Yapıcı, “Milyonlarca yurttaşın güzel bir geleceğe dair umudunu yeşerten Gezi Direnişi, en zor zamanlarımızda dahi bizlere yaşam enerjisi olurken iktidarının devamı uğruna bütün insani değerleri yok etmeye çalışan siyasi iktidarın bir türlü unutamadığı en büyük kabusu olmayı sürdürüyor” dedi. 70 binden fazla öğrencinin, 140’tan fazla gazetecinin, milletvekillerinin, belediye başkanlarının ve on binlerce siyasinin tutuklu olduğunu anımsatan Yapıcı, “Demokrasiden, hukuktan, adaletten, insanlıktan, barıştan ve doğadan yana her türlü sesin giderek artan baskı ve şiddetle kısılmaya çalışıldığı 2018 yılının Mayıs ayında her şeye rağmen yaşamın sesi gürleşmeye başlıyor ve bir umut iklimi ülkemizi sarıyorsa bu dayanışmamızın ve direnişimizin gücünden ve haklılığındandır” diye konuştu.
“KARANLIK GİDER GEZİ KALIR”
Gezi eylemleri sırasında 36 kişinin gözlerini yitirdiğini, binlerce insanın yaralandığını ve onlarca kişinin sonsuzluğa uğurlandığını anımsatan Yapıcı şöyle devam etti:
“Onlar bize Gezi’yi emanet ettiler. Gezi’den umut, dayanışma, bir arada yaşama arzusu, kardeşlik, paylaşmak, kararlılık, irade ve sevgi doğdu” dedi. Gezi’nin taleplerine sahip çıkmak için 31 Mayıs saat 19.00’da Gezi Parkı’na çağrı yapan Yapıcı, “Bulunduğunuz her yerde bir slogan söyleyin, bir döviz yazıp resmini çekin, paylaşın; bir ağaca çaput bağlayın; parklara çıkın, forum yapın, sohbet edin, şarkılarımızı söyleyin. Gezi bulunduğumuz her yerde. Çünkü biliyoruz ki, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Ali İsmail Korkmaz, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan, Hasan Ferit Gedik, Ethem Sarısülük, Berkin Elvan ve Mehmet İstif hala bize bakıyor. Karanlık gider, Gezi kalır!” (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.