PİRHA-Suruç Katliamı’nda yaşamını yitiren Duygu Tuna, Cemil Yıldız ile İsmet Şeker, İstanbul Gazi Mahallesi’ndeki mezarları başında anıldı. Anma programında konuşan İHD İstanbul Şubesi Başkanı Av. Gülseren Yoleri, “Suruç katliamı barış umutlarına vurulan bir darbeydi. Ülkenin yüzünü tekrar çatışmaya, savaşa döndüğünün bir ispatıydı. Sonrasında yaşananlar da bunu doğruladı” dedi.
Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Suruç’ta gerçekleştirdiği katliamda hayatını kaybeden Duygu Tuna, Cemil Yıldız ile İsmet Şeker, katliamın 7. yılında İstanbul Gazi Mahallesi’ndeki mezarları başında anıldı. Anmaya Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı Av. Gülseren Yoleri, CHP ve HDP Sultangazi ilçe yönetimi ile çok sayıda kişi katıldı. “Suruç için adalet, herkes için adalet”, “Suruç’u unutma, unutturma”, “Suruç’un hesabı sorulacak” sloganlarının da atıldığı anma programında ilk olarak Cemil Yıldız’ın eşi Sultan Yıldız söz aldı.
“ONLAR TARİHİN EN TEMİZ SAYFALARINA YAZILDILAR”
Suruç Katliamı’nın 7. yılında acılarının hala taze olduğunu söyleyen Sultan Yıldız, “Bugün Suruç Katliamı’nın 7. yılı. İnanın acılarımız hala aynı. Sanki katliam yeni olmuş gibi. Çok üzgünüz ama üzüntümüzü öfkeye çevirmeye çalışıyoruz. Onları asla unutmayacağız. Mücadelelerini devam ettireceğiz. Onlar kimseye bir şey yapmadı. Ama içlerinde bomba patlattılar. Kurban bayramında 33 cenazeyi bize gönderdiler. Onlar tarihin en temiz sayfalarına yazıldılar. Şunu unutmasınlar ki bu davadan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.
“SURUÇ İÇİN ADALET HERKES İÇİN ADALET”
İsmet Şeker’in kızı Dilek Şeker ise adalet mücadelelerine devam edeceklerini belirtirken, “7 yıldır mezar başlarındayız. Babalarımızı, kardeşlerimizi bu temmuz sıcağında katlettiler. İki karakolun arasında hain bir bomba saldırısına göz yumdular. Bile bile ateşe attılar. Bizim için 20 Temmuz’un anlamı çok büyük. Çünkü onlar Kobane’ye oyuncak, kalem götürecek; hastane, park yapacaklardı. Onların yolundan devam ediyoruz. Adalet mücadelesindeyiz. “Suruç için adalet herkes için adalet” diyeceğiz. Suruç’a adalet gelirse Diyarbakır ve 10 Ekim de dahil bütün katliamlara adalet gelecek” ifadelerini kullandı.
“ZALİMLERİN HESAP VERME GÜNÜ YAKINDIR”
Suruç Katliamı öncesi devam eden çözüm sürecini hatırlatan HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ise şöyle konuştu:
“Türkiye’de yüz yılı aşkın süredir düşmanlık politikalarını sürdürerek iktidarlarını devam ettiriyorlar. Düş yolcuları bu düşmanlığı sona erdirmek; Kürt ve Rojava’da karanlığa karşı mücadele eden halklar ile dayanışmak için yola çıktılar. Ama onlar yola çıktığında zalimler de planlarını yapmışlardı. Bu buluşmayı engellemek istiyorlardı. Maalesef düş yolcularının arasına bombayı gönderdiler ve yoldaşlarımızı aramızdan aldılar. Bir çözüm süreci yürütülüyor, umutlarımız büyüktü. Umutlarımızı elimizden almak için böyle bir karanlığı o gün yeniden başlattılar. 7 yıldır bu ülkede ne huzurumuz ne refahımız var. Hep beraber kaybediyoruz. Zalimlerin hesap verme günü yakındır. O gün gittikçe yaklaşıyor. O karanlığı üzerimize gönderen zalimler yakında hesap verecekler.”
“SÖZ VERİYORUZ TOPLUMSAL BARIŞI SAĞLAYACAĞIZ”
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da “Suruç’tan önce Mersin ve Diyarbakır’da küresel vahşet örgütünün eylemleri gerçekleşti. Daha sonra 10 Ekim’de Gar Katliamı gerçekleşti. 1 Kasım’da da AKP’nin tek başına iktidar olduğu bir seçim süreci var. Aslında 20 Temmuz ve öncesi planlanmış, engellenmemiş katliamlardı. Açık kaynaklardan kimlerin eyleme hazırlandığı belliydi. Herkesin arandığı bir ortamda adeta oraya gönderilen vahşi bir eylemcinin bombalı saldırısı gerçekleşti. Bugüne kadar da adalet sağlanmadı. Hiçbir katliamda adalet sağlanmadı. Halklar arasında dayanışma ve barışı sağlayacağımıza söz veriyoruz. Toplumsal barışımızı sağlayacağız” dedi.
“SURUÇ, BARIŞ UMUTLARINA VURULAN BİR DARBEYDİ”
İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri ise dava süreçlerine değinerek, şunları kaydetti:
“Suruç bu ülkede ilk katliam değildi. Diğerleri gibi tesadüf olmadığını da biliyoruz. Önceden organize edildiğini kamuoyu biliyor. Fakat yargı eliyle sağlanan cezasızlık katliamların devamını getiriyor. Suruç Katliamı barış umutlarına vurulan bir darbeydi. Ülkenin yüzünü tekrar çatışmaya, savaşa döndüğünün bir ispatıydı. Sonrasında yaşananlar da bunu doğruladı.”
ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş da “Onları oraya götüren şey Gezi’nin ayaklanmacılığını, değişimciliğini, isyancılığını Rojava devriminin birikimiyle buluşturmaktı. Türkiye ve Kürdistan halklarına birlikte yaşam umudunu göstermek için yola koyuldular” ifadelerini kullandı.
PİRHA/ İSTANBUL
Yoruma kapalı.