PİRHA-Urfa’da 2018 yılında görülen IŞİD dosyasında “Bana git, PKK ile savaş dediler” şeklinde ifade veren sanık Ahmet Sami Karabilgin’e ceza verilmediği ortaya çıktı.
Urfa’daki IŞİD davasının dosyaları Ankara’daki 10 Ekim Ankara Tren Garı katliamı ile ilgili yargılama dosyasına girdi. IŞİD’e 2014’te katılan sanık Ahmet Sami Karabilgin’e ceza verilmediği ortaya çıktı.
10 Ekim davasında dosyaya eklenen belgelere göre Karabilgin ile beş kadın, Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede “silahlı terör örgütü üyesi” olmakla suçlandı. Karabilgin, Şanlıurfa 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde 21 Aralık 2017’de yaptığı savunmada, IŞİD’e katılma sürecini şu sözlerle anlattı:
“BANA ‘GİT PKK İLE SAVAŞ’ DEDİLER”
“2014 yılı Ekim ayında IŞİD terör örgütüne katılmak için Suriye’ye gittim. Kimse bana, ‘gitme’ demedi. Bana, “Git PKK ile savaş” dediler. Türkiye’ ye gelmek için 1 seneden beridir uğraşıyordum. Geri gelmek için 12 bin ABD Dolar’ı ödedim. Kardeşim Şanlıurfa Valiliği ile irtibata geçti beni geri getirdiler. Ben giderken kimse bana, ‘gitme’ demedi. Hatta giderken kolluk kuvvetleri bana baklava veriyorlardı. Sınırı çok rahat, basit bir şekilde geçtim. Askerler bize sıcak ekmek gönderiyorlardı. Oraya gitmek için teşvik ediliyorduk.”
“KADRİ BAĞDU CİNAYETİNİN FAİLLERİNDEN TALİP GÜLER İLE TANIŞIYORUM”
Karabilgin, 20 Mart 2018 tarihli duruşmada ise Suriye’ye gittikten sonra yaptıklarını da anlattı. Suriye’de ilk olarak Haseki’de kaldığını ve burada PKK ile çatışan ve yaralanan IŞİD’cileri ambulans aracıyla taşıdığını, ayrıca 2 hafta silahlı eğitim aldığını açıklayan Karabilgin, Adana’da 2014 yılında öldürülen gazeteci Kadri Bağdu cinayetinin failleri arasında gösterilen Talip Güler ile tanıştığını da söyledi.
Karabilgin ile beraber yargılanan kadınlardan A.T. ise eşiyle birlikte Suriye’de Elbab ve Rakka’ya gittiğini ve eşi öldükten sonra Talip Güler ile evlendiğini aktardı. A.T., IŞİD’ci olmadığını ve Suriye’de sadece evde çocuk baktığını dile getirdi. IŞİD’ci Talip Güler’in kardeşi G.K. ise Suriye’ye eşiyle gittiğini söyledi. Talip Güler’in eşi S.S. ise “Eşimi çok sevdiğimden dolayı onunla birlikte gittim. Eşim Talip’in de IŞİD ile herhangi bir ilgi ve alakası yoktur. Mecburiyetten dolayı Suriye’ye gitmiştik” diye kendini savundu.
İTİRAFÇI OLDUĞU İÇİN CEZALANDIRILMADI
Mahkeme, 5 Temmuz 2018 tarihli duruşmada, savcılığın; silahlı terör örgütü üyeliğinden cezalandırılmasını istediği beş sanığa beraat, Karabilgin’e ise ceza verilmesine yer olmadığına karar verdi. Mahkeme heyetinin gerekçeli kararında ise Karabilgin’in IŞİD üyesi olduğunu, silahlı eğitim aldığını, IŞİD’den maaş aldığını ve PKK ile çıkan çatışmada yaralandığını belirtti, ancak itirafçı olduğu için cezalandırılmadığını açıkladı.
Diğer beş kadının da eşleriyle beraber Suriye’ye gittiğini aktaran mahkeme heyeti, bu kadınlar hakkında beraat kararının gerekçesinde ise “Suriye’de terör örgütünün hâkim bulunduğu yerlerde eşleriyle birlikte bulunmaları örgüt üyesi olduğu anlamına gelmez” denildi.
MAHKEME BAŞKANI ŞERH KOYDU
Karara muhalefet şerhi koyan mahkeme başkanı ise kadınların eşleriyle birlikte IŞİD’in içerisinde yer aldıklarını bildirerek ‘terör örgütü üyeliği’ suçundan cezalandırılmaları gerektiğini bildirdi. Mahkeme başkanı şerhinde şunları kaydetti:
“Sanıkların DEAŞ adlı silahlı terör örgütünün Suriye ülkesinde kontrol altında bulunan bölgelerde yaşamış olmaları, yaşadıkları yerin DEAŞ kontrolünden çıkması sonrası, bulundukları bölgeyi terk edip, DEAŞ’ın bir başka kontrol altında tuttuğu bölgeye gitmeleri ve sürekli yer değiştirmiş olmaları, bu durumun sanıkların örgütün güdümünde ve örgüte bağlı olarak hareket ettiklerini gösterdiği, sanıkların Türkiye’ye geliş tarihlerinin DEAŞ silahlı terör örgütünün dağılma sürecine girdiği döneme denk gelmesi ve sanıkların uzun bir süre örgütün kontrol ettiği bölgelerde bulunmaları, sanıkların DEAŞ silahlı terör örgütüne organik olarak bağlı olup, örgüt talimatına göre hareket ettikleri, örgüt kararları ve hareket sahasına göre Suriye ülkesinde yer değiştirdikleri, sanıkların ailevi, sosyal ve ekonomik hayatlarını DEAŞ terör örgütünün kurallarına göre ve bu örgütün içerisinde dizayn ettikleri, sanıkların DEAŞ’ın kontrolünde bulunan bölgelerde bulundukları süreler göz önünde bulundurulduğunda sanıkların DEAŞ silahlı terör örgütünün talimatı dışında hareket etmelerinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı…”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.