Alevi Haber Ajansi

Sosyalizm Yeniden Paneli devam ediyor: Tarihsel deneyimler ve demokrasi pratikleri

PİRHA- Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) Eyüp Belediyesi Kültür Merkezi’nde düzenlediği “Sosyalizm Yeniden” paneli, iki gün süren yoğun bir programla devam ediyor. Panelin ilk bölümünde “Devlet, Demokrasi, Sınıf ve Sosyalist Yaklaşım” başlıkları ele alınmış ve sosyalist ideolojinin güncelliği tartışılmıştı.

İkinci bölümde ise katılımcılar, “Tarihsel Deneyimler ve Demokrasi Pratikleri” başlığını masaya yatırdı. Panel, çok sayıda sosyalist hareketten temsilcisinin katılımıyla gerçekleştirildi. Konuşmacılar, Marxizm’in tarihsel kökenlerinden güncel toplumsal mücadelelere, kapitalizmin egemenliğinden devletin işlevine kadar uzanan geniş bir perspektifte tartışmalar yürüttü.

KÜRESEL DÜNYA VE PROLETER DEVRİMİ

Konuşmacılardan Yazar Mehmet Yılmazer, küresel dünyanın kaotik bir ortamdan geçtiğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Marxizmin derdi, işçi sınıfı mücadelesinin hangi araçları kullanacağına odaklanmıştır. Marx 1848 yıllarında başlayan işçi sınıfı mücadelesine bakarak Komünist Manifestoyu yazıp, ilk somut verilerini elde etmiştir. Kaba bir öngörü değil, bilimsel bir sunum yapar.
Sovyetler Birliği dönemindeki Lenin yıllarında açlıktan ölümler yaşanırken Bolşevik Partisi yeni bir ekonomi politikası üretmişti. Bu politika bir anlamda kapitalizme hizmet sunuyordu.
Bugün Çin’e baktığımızda halen özel toprak mülkiyeti yoktur. Özel fabrika mülkiyeti vardır. 1800’lerde başlayan ve 2000’lere kadar bir proleter devrimi yaşandı ve bir dönem artık kapandı. Rusya’da yaşanan devrim tektir.Fakat artık bugün kapitalizm dünyada egemendir. Nasıl bir devrim yolunda ilerleneceğini bilemiyoruz. İşçi sınıfı değişmiş durumda artık.
Bugün bilimsel gelişim, insanlık tarihinin en yüksek noktasında. Yapay zeka ile beynimizi almak durumundalar. Bu durum, dünya için büyük bir felaket. Bu bilim özel tekellerin elinde. Nükleer silahlar, yapay zeka büyük bir tehdittir. Önümüzdeki dönemi bu ufuktan görmek gerekir.”

DEVLET VE KÜRT ÖZGÜRLÜK HAREKETİ PERSPEKTİFİ

DEM Parti Grupbaşkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ise devletlerin “bir zor aygıtı olarak görev yaptığını” vurguladı. Paris Komününün kendisinin tam da reel sosyalizmi ifade ettiğini söyleyen Koçyiğit, şunları aktardı:

“Güncel anlamda Kürt özgürlük hareketinin yanı başımızdaki Rojava devrimine bakmak ufuk açacaktır.
Modern devlet aynı zamanda patriyalkal ilişkilerle el ele gider. Devletin dili eril, bakışı da hiyerarşiktir. Kadını bir yurttaş olarak görmez, değer vermez. Devleti konuştuğumuz zaman aynı zamanda cinsiyetçi bir ilişki biçiminden bahsedebiliriz. Bütün öteki kimlikleri yokederek kendisini vareder. Örneğin okuldan başlayarak itaatle hayata başlıyoruz. Kadınsan erkeğe, askersen üstüne itaat… Sürekli itaat biçimini normalleştiren bir toplumsal yaşam öneriliyor.
Kürt Özgürlük hareketi ve Sayın Öcalan açısından bu konuları ifade etmek isterim.
Zamanla paradigmasını yenileyen bir hareket bu. Sayın Öcalan’ın en büyük eleştirilerinden birisi devletedir. Devleti sorunların kaynağı olarak değerlendiriyor. Türkiye Cumhuriyeti de ulus devlet formunda kendisini örgütlemiş. Kapitalist sistemi besleyen bir form bu. Toplumun öz örgütlülüğünü reddeden bir sistem bu.
Bugün Rojava örneğine baktığımız zaman mümkün olduğunca devlet dışı bir yaşamın inşa edildiğini görebiliyoruz. Bütün toplumların örgütlendiği bir sistem diyebiliriz. Sayın Öcalan, devletin küçülmesi, toplumun güç olması mekanizmasını ifade etmekte. Toplumu öz güç yapmak, anda devrim gibi bir perpektifi var. ‘Devrim gelsin, sonra kadınları özgürleştiririz’ gibi değil, anda devrim ile bugünden kurmak gibi bir anlayışı vardır. Bu anlamda, toplumun temel güç olması anlayışı her zaman öne çıkar.
Sayın Öcalan’ın en temel beslendiği kaynak Marxizmdir. ‘Sosyalizmde ısrar, insanlıkta ısrar’ der. Geçmişi aşarak yeni yolların önümüzde olduğunu ifade etmek isterim. Yöntemleri, araçları değiştirerek yeniyi ancak öyle kurabiliriz.”

SOSYALİZMİN ÇEŞİTLİLİĞİ VE KOMÜNALİST YAKLAŞIM

Yazar Cengiz Baysoy da “Sosyalizm” kavramının çeşitliliğine işaret ederek, “Artık sosyalizmi retorik bir söylem olarak kullanıyoruz. Sosyalizm kavramı neden bugün komünizmi unutturacak kadar bir pratiği ortaya çıkartıyor?” diye sordu. Baysoy, gelinen süreçte, komünalist bir sosyalizmin anlamlı olacağını vurgulayarak şunları söyledi:
“Abdullah Öcalan, direnişin toplumsal zeminini bize söylüyor. Komünler, antikapitalist direnişin politik fabrikalarıdır. Sendikalar artık bugün çalışmıyor. Yaşasın komün.”

‘Sosyalizm Yeniden’ panelinin öğleden sonraki bölümünde ‘Tarihsel Deneyimler ve Demokrasi Platformu’ başlığı üzerinden tartışmalar yürütüldü.
İkinci bölümün moderatörlüğünü Esengül Demir yaptı.

Programa telefon ile bağlanan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin Dış İlişkiler Komitesi Eşbaşkanı İlham Ahmed, Rojava yönetimi deneyimlerini paylaştı.

“Komünal yaşamın Rojava’daki pratiklerini aktaracağım. 2011 sürecinden çok daha önce bunun tohumları atılmıştı. Bu devrimi 11 yılla sınırlı tutmamak gerekir. Kadın özgürlük paradigmaya dayanan bir yönetim söz konusu. Bu, klasik bir parti örgütlenmesi değil, Bütün toplumsal dinamiklerin dahil olduğu bir çalışma. Bütün eğitimi ana dilinde başlattık. Tüm pozitif bilimler dahil olmak üzere yaşamın her alanında ihtiyaç duyulan konuları ana dilinde eğitimle vermeye başladık. 2015 yılına kadar sürecin eğitim kısmını oturttuk. Toplum, devlet dışı bir yönetimin inancına vardı. Komünal düşünüş tarzı gelişti. Türkiye ve IŞİD’in saldırıları bitmiş değil ancak öz savunma konusunda çok dirençliyiz. Komünal yaşamı biz kurdukça Araplar da bunun savunucusu oldular. Biz onlara zihin dünyamızı, onlar da bize kapılarını açtılar. Komünal sistem henüz tam kavranmış değil. Halen bireyci, kişisel yaklaşımlar da var. Ama toplum, kazanımlarını asla bırakmayacak bir konuma dönüştü. Önemli bir aşamadayız.”

PİRHA/İSTANBUL

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.