Alevi Haber Ajansi

Sokağın yalnızlığından dayanışmanın kalbine: Ayşe Tükrükçü’nün hayata sarılış mücadelesi-VİDEO

PİRHA –Dün yayımladığımız ilk bölümde Ayşe Tükrükçü’nün genelevde uğradığı şiddetten evsizliğe, yok sayılmaktan hayata yeniden tutunmaya uzanan zorlu yaşam öyküsünü aktarmıştık. Bugün ise Tükrükçü’nün tüm bu karanlık deneyimleri dönüştürerek kurduğu Hayata Sarıl Derneği ve Hayata Sarıl Lokantası’nın nasıl bir dayanışma odağına dönüştüğünü, evsizlerin, LGBTİ+’ların ve toplumdan dışlanan herkesin burada nasıl yeniden bir yaşama kapı araladığını anlatmaya devam ediyoruz.

Hayata Sarıl Derneği ile dezavantajlı grupları bir çatı altında toplayan Ayşe Tükrükçü, Hayata Sarıl Lokantasıyla da evsizlere sofrasını açıyor. Lokantadaki tüm işleyişin gönüllülük temelinde ilerlediğini söyleyen Tükrükçü, bugüne dek yüzlerce kişiden destek aldıklarını da belirtiyor.

Hayata Sarıl Lokantası, aynı zamanda cinsiyet tercihleri sebebiyle ötekileştirilen bireylerin de çalışma adresi oldu. 2017’de kurulan derneğin hemen akabinde ise lokanta projesi için harekete geçildi.

İŞ ALAMADIĞI SOKAKTA İŞLETME KURDU!

Dünyaca ünlü 300 aşçının katıldığı bir programda ötekileştirilen kesimlere dair yapmak istediklerini paylaşan Ayşe Tükrükçü, bu sunumunun ardından adeta yeni bir kapının da aralanmasına vesile oldu. Çalışma hayatı boyunca hep amatör aşçılık yaptığını söyleyen Tükrükçü, “İstanbul’da yapılan o buluşma sebebiyle anlattıklarım büyük ilgi uyandırdı” diyerek devamında gelen süreci şu cümlelerle anlattı:

“Evsizliğin ne olduğunu çok iyi biliyorum, evsiz kaldım. İşsizliğin ne olduğunu çok iyi biliyorum çünkü işsiz kaldım. Toplumda yok sayılmanın ne olduğunu çok iyi biliyorum; ben de yaşadım. Ama bunların hepsini bir araya getirir, bir şey yaparsak hayat kurtarırız dedik. İsteğimi anlatıp ‘benimle bu yolda var mısınız?’ diye sorduğumda 300 şefin hepsi birden ayakta alkışlayıp, destek vermek istediler. Örneğin ünlü bir marka, dernek kurarsak bize mutfak malzemeleri konusunda yardımda bulunacağını söylemişti. Şubat 2017’de derneği kurduk, ilk dükkanı da Kurabiye Sokak’ta, nisan ayında tuttuk. Bana hiçbir zaman iş vermeyen, benim kim olduğumu iyi bilen bir sokaktı!

Devamında bağışlar gelmeye başladı. İşte biri hamur makinesi, biri maddi yardım getirirken bir teyze de yarım paket tuz getirmişti! O kadar gururlandım ki o teyzeyle; çünkü yarım paket tuz çok daha değerlidir. Böyle derken 2 Kasım’a kadar Hayata Sarıl Lokantasını kurduk.

O esnada tabii ‘iş, aş, yaşam’ diyerek evsiz dostlarımıza bir şeyler yapmak istiyorduk. Sadece yemek dağıtmayı düşünmüyor, yanı sıra işe de almamız gereken insanlar lazımdı. Çünkü ben de işsizdim. Mesela o dönem bizde çalışacak, cezaevinden çıkan bir arkadaşımız vardı. Şu anda Konya’da. Bir de evsiz bir trans birey vardı. O da şu anda Münih’te yüksek lisansını yapıyor. Ben de Türkiye’ye mal olmuş bir eski hayat kadınıydım! Üçümüz bir arada nasıl çalışırız? Ayrımcılık yoktu. ‘Sen katilsin, sen dönmesin, sen şusun’ demedik. ‘Hayata sarılmak en güzelidir’ dedik ve böylece işte derneğin adını kurmuş olduk.

2 Kasım’da benim dükkanın açılışı yapıldı. Bu tarih, benim yeniden varoluşumdur. Genelevinden sonra ilk kez sigortam yapıldı. Biz 2 Kasım’ı hep kutluyoruz. Şu an söylerken bile burnumun kemiği sızlar. 2 Kasım aslında benim doğum günüm. O nedenle bu tarih benim için çok değerli. Şu an tam da istediğim hayatı yaşıyorum. Hatta fazlasını yaşıyorum. Çünkü bir ailem var.”

“YOK SAYILANLARA YENİDEN BİR HAYAT ŞANSI”

Hayata Sarıl Lokantasının kar amacı gütmediğini belirten Tükrükçü, anlatımını şu cümlelerle devam ettirdi:

“Amacımız; toplumda ötekileştirilen, yok sayılanlara yeniden bir hayat şansı vermek. Bana nasıl hayata sarıl vasıtasıyla bu hayat verildiyse biz de başkasına verelim diyoruz. Bir anımı paylaşmak istiyorum:

İlk dükkândaydık. Bir gün yağmur yağdı ve binada sorun var. Mutfak da kapandı. Bir hafta dükkanı kapatmam gerekti. Ama o esnada her gün dükkana geliyoruz. Yağmur yağıyor. Yani oradan çıkıp Tarlabaşına gidip 1 kilo bulgur alma şansım çok az. ‘Karşıdaki esnaf komşudan alalım’ dedim. Bir kase bulgur istedim. Adam bana ‘Ama iki kase isterim’ dedi. Bu cümleyi duyduğumda çok zoruma gitti. ‘İnsanlık bu değil’ dedim. Ne iş yaptığımızı, nasıl çalıştığımızı biliyorlar.

Akşam olduğunda bir arkadaşımla telefonda konuşurken yaşadıklarımı anlattım. O da hemen kampanya yaptı. Bulgur, yağ, un… Hani bir atasözü var ya, ‘bölüşürsek tok, bölünürsek yok oluruz’. Hayata sarıl, hep bölüşmeden gitti.

Projeye başlama amacımızda sadece lokanta değil aynı zamanda çamaşırhane de vardı. Evsiz dostlarımızın yıkanıp, kıyafet ihtiyaçlarının giderildiği bir yer düşündük. Yani atık yapacağımıza katık yapıyoruz. Kıyafet de atık olmasın derdindeyiz. Örneğin bir iş görüşmesine gidecek arkadaşımızın kılık kıyafetini önemsedik. Çamaşırhane ve duş bölümü açmak istiyorduk ancak pandemi oldu, nasip değilmiş.

Sokakta yaşayan evsiz dostlarımızın çoğunun kimliği, aşısı yoktu ve birbirlerini hasta etmesinler diye 2,5 yıl boyunca içeride yemek vermedik. Paket dağıttık. Pandemi sürecinde ortalama 200’e yakın insana her gün yemek veriyorduk. Kamu kurumları, bize evsiz gönderiyordu! Ancak burası bir restaurant, otel değil.”

DEVLETİN GÖRMEK İSTEMEDİĞİ KESİM!

Sekiz yıllık mücadele sonrasında geniş bir aile olduklarını söyleyen Ayşe Tükrükçü, “Akşam eve giderken bile birçok gördüğüm evsiz ‘Ayşe abla nasılsın, iyi misin?’ diye soruyor. Evsizler artık bizi, biz de evsizi biliyoruz” diye belirtti. “Devletin, evsizleri topluma kazandırma derdi olmalı” diyen Tükrükçü, lokantalarının işleyişine dair de şunları aktardı:

“Yurtdışında devlet, kimi imkanlar sunuyor; ev kirasını ödüyor, ihtiyaçlarını gideriyor. Burada ise ne para, ne eğitim ne de yaşam desteği yok. Bu insanlara çalışma desteği verilmeli. Evsiz kişi, evini kaybetmiş olabilir. Psikolojisi bozulmuş olabilir. Bunu bir tedaviye koyun. Lafa gelince ‘yapacağız’. Ne zaman yapacağız? Adam köprü altında öldükten sonra mı? Kişi donduktan sonra mı?

Şu anda 60-70 evsize yemek veriyoruz. Haftanın 6 günü gönüllü dostlarımız var. 4 ya da 5 gönüllü oluyor. 18:00’de satışı kapatıyoruz. Öncesinde herkese gelip yemeğini yiyip hatta askıda yemek de bırakır. Akşam olunca masalara ekmek, su, yemek koyup sırayla dostlarımızı alırız.”

ATIĞI KATIK YAPMA ÇABASI!

Hayata Sarıl Lokantası, civardaki lokantalara nazaran daha hesaplı menüsüyle de tanınmakta. İşletmenin geri dönüşüm konusunda da büyük hassasiyet sergilediğini söyleyen Tükrükçü “Buradaki amaç, sosyal sorumluluk. Ama bir taraftan da  kira ve giderlerimiz de var. Personelin maaşı da asgari ücretin üstü! Bizde sigortasız çalışan kimse yok! Bizler, atığa karşıyız. O nedenle belli mağazalardan ‘sandık hatası’ olan domatesleri, örneğin salkımdan birazcık düşmüş üzümleri alırız. Bu sebeple 16 ton gıdayı atık yerine katık yaptık. Örneğin hafif ezik konserve kutularını rafta kötü duruyor diye satamıyorlar ancak biz onları alıp geri dönüşüm yaparız” diye belirtti.

“BEN SOKAKTA YAŞARKEN NEREDEYDİLER?”

Ayşe Tükrükçü, bir aktivist olarak 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ne dair de duygu ve düşüncelerini paylaştı.

“Bizler genelevinde şiddet görürken dışarıdakiler neredeydi? Kafa, bedenden ayrılırken neredeydiler? Ben sokakta yaşarken neredeydiler? Benim gibi yüzlerce kadın varken; o kadınların apartmandan çıkarılması için imza toplanıldığında neredeydiler? Sadece erkek şiddeti değil, kadınlar da bu şiddetin bir parçası olabiliyor. Kendi gördüğüm şiddet için annemi gösterebilirim. Annem öyle yaptı ama ben öyle davranmıyorum. Kız erkek ayrımı yapmayacaksın. Dayak mı? Üzerimde kaç tane oklava kırıldı! Genelevin o bodrumunda kapı üzerime kitlenip gidildiğinde nasıl nefessiz kalıp acı çektim bilir misiniz? O dönem rezildi. Şimdi hayatı yaşadım. Ama o şiddeti gördüğüm zaman bile hep ‘bugünler geçecek’ dedim. 65 tane genelevine gerek yok. Türkiye’nin her yeri seyyar genelevi olmuş. Çünkü şiddeti biz bize yapıyoruz. Benim annem mezarda bile rahat yatmasın. Çünkü benim annem, beni yargıladı. İşte bak, kadına yönelik şiddet. Kim yapıyor? Biz yapıyoruz. Biz birbirimize yapıyoruz!”

Eren GÜVEN/İSTANBUL

İLGİLİ HABERLER:

Karanlıktan çıkıp sofra kurdu: Ayşe Tükrükçü’nün isyanı ve inadı

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.