PİRHA- Açlık Grevi Yerel İzleme Koordinasyonu, İmralı’daki tecritin CPT tavsiyelerine ve 5275 sayılı İnfaz Kanunu’na aykırı olduğunu belirterek, bir an önce tecritin kaldırılması için adım atılması çağrısı yaptı.
Açlık Grevi Yerel İzleme Koordinasyonu, cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine ilişkin basın toplantısı yaptı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi’nde yapılan toplantıda konuşan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukat Ayşegül Çağatay, “Hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri, mahpusların yaşamlarının her alanına etki etmiş ve yasal olan tüm hakları neredeyse ellerinden alınmış bir hale getirilmiştir” dedi.
Türkiye hapishanelerinde yaşanmakta olan hak ihlallerinin sona erdirilmesi ve İmralı Hapishanesinde uzun zamandır uygulanan ağır tecrit ve izolasyona son verilmesi gerektiğini ifade eden Çağatay, gerek mahpusların gerek aile, gerekse avukat görüşlerinin yaptırılması talepli olarak yaklaşık 120 hapishanede devam eden süresiz-dönüşümlü açlık grevi bugün itibari ile 104. gününde olduğuna dikkat çekti.
“TECRİT, 5275 SAYILI İNFAZ KANUNU’NA AYKIRI BİR UYGULAMADIR”
Çağatay, konuşmasının devamında şunları ifade etti:
“Hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri, mahpusların yaşamlarının her alanına etki etmiş ve yasal olan tüm hakları neredeyse ellerinden alınmış ve hak ihlalleri rutin hale getirilmiştir. Özellikle pandemi gerekçesi ile çıkarılmış olan yeni infaz yasası ile TMK kapsamındaki mahpusların infaz koşulları daha da ağırlaştırılmıştır ve aleyhlerinde durumlar yaratılmıştır. İmralı’daki tecrittin kaldırılması talebiyle 2018 yılı sonlarında başlamış ve 2019 yılı Mayıs ayı sonlarında bitirilmiş olan süresiz ve dönüşümsüz açlık grevlerinin etkisi ile tecrit kaldırılmış ve mahpuslar aileleri ve avukatları görüştürülmüştür. Ancak bu tecrit uygulaması kısa bir süre sonra tekrar başlatılmış ve 7 Ağustos 2019 tarihinden itibaren görüş yasalları tekrar devreye girmiş, avukatlarının ve ailelerin yapmış olduğu görüş talepli başvurular kabul edilmemiştir. Bu ağır tecrit uygulaması BM Mandela Kuralarına, CPT tavsiyelerine ve 5275 sayılı İnfaz Kanunu’na aykırı bir uygulamadır ve ağır bir hak ihlalidir. Bu uygulamaya son verilmeli ve Bakanlık tarafından gerek aile gerekse avukat görüşleri sağlanmalıdır.”
“TECRİTİN KALDIRILMASI İÇİN BİR AN ÖNCE ADIM ATILMALI”
Türkiye hapishanelerinde yaşanan hak ihlalleri nedeniyle farklı zamanlarda farklı sürelerle mahpuslar açlık grevi ve ölüm orucu eylemleri yapmak zorunda kaldığına işaret eden Çağatay, “mahpusların karşılanabilir taleplerine cevap verilerek hak ihlallerine son verilmeli ve insan onuruna yaraşır bir yaşam sağlanmalıdır. Ağır hasta mahpusların infazları ertelenmeli ve hasta mahpusların tedavileri aksatılmadan sağlanmalıdır. İşkence ve kötü muamele yasağına aykırı uygulamalara son verilmelidir. Mahpusların sosyal faaliyetlerinin üzerindeki engel ve yasaklar kaldırılmalı, iletişim ve haberleşme olanakları eksiksiz olarak sağlanmalıdır. Ayrımcı uygulamalar son verilmeli, mahpuslar arasında eşitlik ilkesi gözetilmelidir. Tüm bu hakların sağlanması ve ihlallerin sonlandırılması için Adalet Bakanlığı, İç İşleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumları ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlar görevlerini yapmalıdır” diye aktardı.
Ayrıca açlık grevindeki mahpusların hayatta kalmaları için açlık grevi protokollerine uygun olarak gerekliliği zaruri ve destekleyici ihtiyaçları karşılanması çağrısında bulunan Çağatay, “120’yi bulan cezaevlerinde süresiz ve dönüşümlü açlık grevi yapan mahpusların sağlıklarının tehlikeye girmemesi için Adalet Bakanlığı ve ilgili kurumları hak ihlallerinin sonlandırılması ve tecridin kaldırılması için bir an önce adım atmaya davet ediyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.