PİRHA-Varto’dan göç edip Mersin’e yerleşen Seyid Sabun Ocağı Analarından Sise Olgunsoy Tarih olarak 21 Mart Newroz bayramına tekabül eden Hewtemal’i bize anlatmadan önce “Yolunuz açık olsun. Size kutlu olsun, Hakûtala bizi bu yoldan mahrum etmesin. Hz. Ali’nin yolu her halükarda işlesin ve daim olsun. Hz Ali bizi yolundan mahrum etmesin” diye dua ediyor.
Kışın zorluklarından kurtulup baharın aydınlığına, bereketine kavuşmayı her toplum kendi dili, kendi inancı ve yaşam tarzı üzerinden ifadelendiriyor. Kimi bunu Newroz, kimi Nuroj, kimi Nevruz, kimi Yenigün veya başka bir isimle adlandırmış. Kürt Alevilerde ise bu isim Hewtemal olarak öne çıkıyor. Newroz’un yanı sıra özellikle eski kuşaklar Hewtemal ismiyle dile getiriyorlar.
Varto’dan göç edip Mersin’e yerleşen Seyid Sabun Ocağı Analarından Sise Olgunsoy Tarih olarak 21 Mart Newroz bayramına tekabül eden Hewtemal’i bize anlatmadan önce “Yolunuz açık olsun. Size kutlu olsun, Hakûtala bizi bu yoldan mahrum etmesin. Hz. Ali’nin yolu her halükarda işlesin ve daim olsun. Hz Ali bizi yolundan mahrum etmesin” diye dua ediyor.
“KÖTÜLÜKLER BAĞLANIR İYİLİKLER DİLENİRDİ”
Sise Ana “Hawtemal hakkında size konuşmak istiyorum. Bizim Hawtemal dediğimize buralarda Newroz deniyor. Bizim Hawtemalimiz bizim hesabımızla yani eski hesapla Martın ilk çarşambasında biz Xaşıl pişirirdik” diyor.
Köyünde atalarından gördüğü Hewtemal’i anlatırken “Dedem yani Sey Mehemed gider Şilan (Kuşburnu) dalı getirirdi. Şilan dalını halka haline getirirdi. Hepimizi tek tek o halkanın içinden geçirirdi. Derdi ki kada, bela, kötülük ne varsa tüm hastalıklar bu Şilanla birlikte gitsin, def olsun. Bütün kötülüklerin ağzını bağlar, iyilikler için dua ederdi. Sadece kurdun ağzını bağlamazdı. Derdi ki Hakûtala yeryüzünde yaşayan her şeyin rızkını verir. Kurdun da payı vardır. Onun için hayvanlarımızdan bir tanesini götürüp yeme hakkı vardır.
Dualarını okurdu, gulbangını söylerdi. Herkes yanına gelirdi. Şilandan geçme işlemi bittikten sonra o şilanı götürüp tekrar ağacının köküne gömerdi” diyor.
O zamanlar 11-12 yaşlarında olduğunu söyleyen Sise Ana dere kenarında topladıkları taşlara yükledikleri anlamı ise şöyle dile getiriyor “Sonra dere kenarına giderdik. Orada evdeki nüfusa göre yassı taş toplardık. Topladığımız taşları eve getirir damın üzerinde ocağın etrafına herkesin ismini bir taşa vererek dizerdik. Hawtemal günü gidip o evdeki nüfusa göre isimlendirdiğimiz taşları kaldırır altına bakardık. Kimin taşının altına karınca girmişse onun dileğinin yani muradının olacağına inanırdık. Geleceğinin zenginliklerle dolu olduğunu düşünürdük. Sonra o taşları toplayıp aldığımız yere bırakmak üzere geri götürürdük.”
“KÖYÜN YUKARISINA ÇIKIP ATEŞ YAKARDIK”
Sise Ana “Bütün bu işlemler yedi gün sürerdi, Yedinci gün biz Hewtemal yemeğini verirdik. Ben o zaman 11-12 yaşlarındaydım. Yedinci günün sabahında herkes odun toplayıp köyün yukarısına götürürdü. Herkesin getirdiği odunlarla ateş yakılırdı ve ‘bu gün Hz Ali’nin günüdür’ denilirdi. Günün anlamına ilişkin konuşmalar yapılırdı.
Sonrasında tüm komşular, yaşlı kadın ve erkekler çağırılırdı ve hazırlanan zereveti gibi yiyecekler yenirdi. Ondan sonra da gençler çağırılırdı onlar da yemeğini yerdi” diye sürdürüyor.
Sise Ana anlatımını şöyle tamamlıyor “Dedem o şilanı götürüp gömmeden önce bir kovanın içindeki suya dualar eşliğinde daldırırdı. O su alınıp hayvanların üzerine serpilirdi. Rıskımız hayırlı olsun. Hewtemal Hayırlara yol açsın, berekete yol açsın. Bahardır, Hewtemal günü bütün ağaçlar, bitkiler secdeye geliyor. Doğa yeşeriyor, toprağa sıcak geliyor.”
HABER MERKEZİ
Haberin Videosu
Yoruma kapalı.