PİRHA – Seyit Rıza’nın köyü olan Ağdat’ta bulunan bazı arazileri devlet hazinesine aktarıldı. Seyit Rıza’nın 1938’lerde yıkılan konağının bulunduğu arazi dahil birçok arazisi ise mahkemelik oldu. Seyit Rıza’nın torunu Zeliha Polat, büyük dedesi Seyit Rıza’nın topraklarını geri alması için destek çağrısında bulunarak uygulanan politikadan geri dönülmesi gerektiğini belirtti.
Seyit Rıza’nın idam edilişinin ardından Dersimliler için sürgün günleri başlarken Seyit Rıza’nın Ovacık İlçesi’ne bağlı Dumantepe (Ağdat) Köyü de boşaltılmıştı.
Dedelerinden kalan topraklara sahip çıkmak amacıyla torunları dönem dönem köye dönüş yapsa da köyleri 93-94 yıllarında devlet tarafından boşaltıldı. Sonrasında Dumantepe mevki olarak kayıtlara geçirilen Ağdat Köyü, Torunoba Köyü’ne bağlandı. Zilliyet hakkı köylülerde olan arazilerin tapularını çıkartmak amacıyla 2009 yılında köye kadastro girdi. Ancak 1999 yılında askıya asılan ilanlarda Ağdat’ın arazilerinin geniş bir bölümünün devlet hazinesine aktırıldığı görülürken, Seyit Rıza’nın torunları tarafından 1977 yılında mahkeme kararıyla aldığı tapulu arazileri hakkında ise ikinci şahıslar hak sahibi olduklarını iddia etti. Böylece Seyit Rıza’ya ait olan ancak 1938’lerde yıkılan konağının bulunduğu arazi dahil olmak üzere birçok arazi de mahkemelik oldu.
2002 yılında köyüne yerleşen Seyit Rıza’nın torunu Zeliha Polat, babasının 1977 yılında mahkemeye başvurduğunu, bir kısım arazinin tapularını alabildiklerini, ancak bir kısım arazilerin ise tapularını alamadıklarını kaydetti. 2009 yılında köye kadastro girince zilliyet hakkı kendilerinde olan bazı arazilerinin devlet tarafından alınarak hazineye aktarıldığını söyleyen Polat, kendi tapulu arazileri hakkında da ikinci şahısların hak iddia ederek kendilerine dava açtığını dile getirdi. Arazinin yarısından yarısının hem davalık, hem hazinelik edildiğini söyleyen Polat, 200 dönümden fazla yerin hazineye aktarıldığını belirtti.
“TOPRAKLARIMIZI KAYBEDİYORUZ”
Topraklarının çoğunun köylülerin elinden alındığını söyleyen Polat, 9 yıldır topraklarını almak için uğraştığını söyledi.
Mahkeme görülmeden, keşif çıkmadan hak ve hukukun göz ardı edildiğinin altınız çizen Polat, “Hukuk devletiyiz diyorlar. Fakat yeri geldiğinde hukuksuzlukla baş bayız. Muhtarın da içinde olduğu belirli bilirkişiler bir taraf olup bu parseli yazalım, hazinenindir deyin, diyerek topraklarımız ellerimizden alınıyor. Topraklarımız çok verimli, ormanı, suyu her şeyi hiç kirlenmemiş. Bu şekilde yarısından yarısını kaybettik. Bir iki tane ihanetçi buluyorlar, 80-90 yaşındaki bilirkişileri getiriyorlar. Bu kimindir, neyin nesidir, aklı bile yerinde olmayan insanları bilirkişi seçip bütün yörenin köyleri mahkemelere döküldük. Ovacık ve benim dahil Erzincan’a kadar böyle oldu. Hala da mahkemelerdeyiz bir türlü sonuç alamıyoruz. Keşif gelmeden benim parselimi hazine deniyor. Ne keşif görmüş, ne de ben mahkemeye çağrılmışım” ifadelerini kullandı.
“ALEVİYİZ, KÜRTÜZ, ERMENİYİZ DİYE YAPILIYOR”
İhanetçiler yumağı ile karşı karşıya olduklarını dile getiren Polat, Dersim kimliğinin toprak üzerinde silinmeye çalışıldığını belirterek şunları kaydetti:
“Kadastro çıkartılıp tapular alınıyor hazine ediliyor. Mezarlarımıza giriliyor. Zor şartlar altında bu zamana geldik. Bizden sonrakiler huzur bulsun, rahat etsinler. Kaçıncı asırda 11 dedem buradan geçmiş. O zaman ben senden önce bu topraklardaydım. Rus Harbinde dedem buradan Erzincan ve Erzurum’a kadar kendi yerlerini savunmuştur. Dedem buraları savunmasaydı Rus’lar Erzincan’a kadar gelmişlerdi. Zamanı geldiğinde de idama gitmişiz. Büyük bir çelişki. Kendimi, etrafı sorguluyorum. Neden bunlar yapılıyor. Bu topraklarda Aleviyiz, Ermeniyiz, Kürt’üz diye yapılıyor. Avukat zaten tutamıyoruz. Emekliyim, bir maaşım ve belirli bir gelirim var. Kıt kanat geçiniyorum. Bunlar çözülmeden de ben rahata eremiyorum. Her gün yeni bir şey çıkarıyorlar.”
“ÖNCE KÖYÜMÜZÜ ALDILAR ŞİMDİ TAPULARIMIZ BAŞKALARININ ÜZERİNE ÇIKIYOR”
Köyde 4 aile olduklarını söyleyen Polat, tekrar köyünü almak istediğini belirtti.
Polat, şöyle devam etti:
“Köyü almak için 150-500 nüfus kaydırmamız gerekiyormuş. Şimdi doğu bölgesinde hangi köy 500 nüfusludur. Bir düşünün kanun bunun neresinde var. Torunoba Köyü mezra olması gerekirken mevki yapmışlar. Ağdat sadece tapu üzerinde kalıyor. Adı da Dumantepe olarak geçiyor. 1993-94 yıllarında köy boşaltımında yetkililere benim köyümle birlikte iki tane daha köy fes edilmiş. Köyümü istediğimde 150-500 nüfus kaydırın diyorlar. Ben de yeni köy olmadığımı, eski köy olduğumu söyledim. Önce köyü aldılar şimdi de kadastro vasıtasıyla tapularımız başkalarının üzerine çıkıyor.”
“GEÇMİŞİM ÖZ DEĞERİMDİR”
Köye geldiklerinde her şeyin yerle bir olduğunu ifade eden Polat, topraklarına dönmeyi kendine görev edindiğini aktardı. Birçok insanın kendisiyle birlikte köye yerleştiğini söyleyen Polat, “İyi ki de gelmişim. Hiçbir şey yerinde yoktu. Bir ağaç dahi yoktu. Her ne şart olursa olsun, ölsem de, zorluk çeksem de kalmayı görev edindim. Benim geçmişim öz değerimdir. Bunu asla inkar edemezler. Bu yerlerin virane olmasını istemedim. Tekrar insanların buralara gelmesini istedim ve başardım. Her yıl biraz daha çoğaldık” dedi.
“BU KADAR ZULÜM YETER”
Yanlış politikalardan dönülmesi gerektiğini belirten Polat, “Mahkemelerin adil bir şekilde sonuçlanmasını istiyorum. Şu toprağı elinden alayım dememek lazım. Toprağımı, ocağımı fazla mı görüyorlar bize. Bu kadar zulüm eziyet yeter. Zaten sorunlarımız çok. Duyarlı insanlardan, özellikle avukatlardan destek istiyorum. Hukukçuların bu çağrıya kulak vermeleri gerekiyor. Kanun bana bir mülkiyet hakkı vermiş. Bunu tekrar elimden almak istiyorlar” diye konuştu.
Hüseyin Yaşar SEZGİN/DERSİM
Yoruma kapalı.