PİRHA- Seyit Rıza ve arkadaşları idam edilişlerinin 83. yıldönümünde Dersim’de yapılan anmada, “Hatırlıyor, anıyor ve unutmuyoruz” sözü hatırlatılarak, “Dersim Soykırımı’nı yapanlar, silah ve kimyasal gaz temin edenler, yaşananlara sessiz kalanlar en az katliam failleri kadar suçludur. Bu bağlamda bu sivil katliama dahli olanları tez elden bu utançla yüzleşmeye davet ediyoruz” denildi.
Seyit Rıza ve arkadaşları idam edilişlerinin 83. yıldönümünde Dersim’de Seyit Rıza Meydanı’nda anıldı. Dersim Emek ve Demokrasi Platformu’nun düzenlediği anmaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri Fatma Kurtulan, Kemal Bülbül, Zeynel Özen, Tülay Hatimoğulları ve Alican Önlü’nün katılımlarının yanı sıra siyasi parti temsilcileri, sivil toplum ve demokratik kitle örgütü temsilcileri katıldı. Anmada idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşları için saygı duruşunda bulunuldu. Anma programı basın açıklamasının ardından Pax Köprüsünde DAM (Dersim Araştırmaları Merkezi) yöneticisi Selman Yeşilgöz’ün konuşmasının ardından Harçik Çayına karanfil bırakılmasıyla sona erdi.
“DERSİM’İN OTONOM YAPISI TEHDİT OLARAK ALGILANMIŞTI”
Seyit Rıza Meydanı’nda ki anmada basın açıklamasını HDP Dersim İl Eş Başkanı Nurşat Yeşil okudu. Elazığ Örfi İdare Mahkemesi’nin hukuki dayanağının kaldırılması ve hükümsüz kabul edilmesi, yüzleşme açısından önem arz ettiğini belirten Açıklamada, “Bunun takipçisi olacağımızı halkımıza bildirmek isteriz. Davanın savcısının itiraf ettiği gibi görülen şekli dava, ‘Tunceli’nin, Dersim aleyhine açtığı dava’ olarak devletin siyasal tarihinin mottosunu oluşturmaktaydı. Çünkü uzun yıllar boyunca hazırladıkları sosyal, siyasal, askeri amaçlı ve alan çalışmalarına dayanan gizli raporlarda ‘Dersim’in Kızılbaş Kürtleri’ merkezi otorite için tehdit görülmüş ve üzerinde ameliyat yapılması gereken bir beden olarak tarif edilmişti” denildi.
Tek millet, tek din, tek dil siyasetine direnen Dersim’in imha siyasetine tabi tutulduğunu dile getiren açıklamada şunlar dile getirildi:
“Osmanlı İmparatorluğu’nun Sünni İslam soslu inkarcı ve ötekileştirici yaklaşımı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında da ‘muasır medeniyet seviyesi’ olarak ifade bulmuş ve Dersim’in otonom yapısı tehdit olarak algılanmıştı. Modernizm kisvesi altında dayatılan tek millet, tek din, tek dil siyasetine direnen Dersim, sonuç olarak imha siyasetine tabi tutuldu. 15 Kasım 1937’de yapılan idamlar, 1938 yılında başlayan ‘tedip ve tenkil’ harekâtına kanlı bir sayfa açmıştı. 1925 Şark Islahat Planı ile hedef haline getirilen ‘Kızılbaş Kürtler’, 1935 yılında çıkarılan Tunceli Kanunuyla planlı, programlı bir soykırıma tabi tutulmuşlardı.”
“DERSİM BİR ÇIBANDIR VE BU ÇIBAN TEMİZLENMELİDİR”
Seyit Rıza ve arkadaşlarının idamlarının 83. Yılında unutmamak ve unutturmamak adına burada olduğunu söyleyen Selman Yeşilgöz, “Osmanlıdan cumhuriyete kalan Dersim meselesi cumhuriyet döneminde de bir çıban başı olarak görülmüştür. 1937’de Mustafa Kemal’in meclis açılış konuşmasında Dersim bir çıbandır ve bu çıban temizlenmelidir sözü, bu işte Mustafa Kemal’in rolü yoktur diyenlere de bir cevaptır aslında. Düşünün ki bir liderin katliamlardan haberi yoktur diyerek aklayacak saflığa da düşüyor insanlarımız. 83 yıl önce hazırlanan raporlarla katliam adım adım tertipleniyor” dedi.
PİRHA/DERSİM
Yoruma kapalı.