Alevi Haber Ajansi

Seyit Rıza ve arkadaşları Ankara’da anıldı-VİDEO

PİRHA- Ankara’da Dersim Der, Demokratik Alevi Dernekleri, Vartolular Derneği ve Madımak Müze Tertip Komitesi DAD Ankara Şubesin’de 83 yıl önce idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşlarını andı. Yapılan konuşmalarda devletin geçmişle yüzleşmesi gerektiği vurgulandı.

Dersim Der, Demokratik Alevi Dernekleri, Vartolular Derneği Ankara şubesi ve Madımak Müze komitesi,  Seyit Rıza ve arkadaşlarını katledilişlerinin 83 yılında DAD Ankara Şube’de andılar.

Anmaya HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, HDP Ankara İl Eş Başkanı Pakize Sinemillioğlu, Divriğililer Derneği önceki dönem başkanlarından Metin Aktan, Hukukçu Kamil Ateşoğulları ve DAD, Dersim Der ve Ankara Vartolular Derneği üyeleri katılım gösterdi. Anmada çırağlar uyandırıldı ve 83 yıl önce idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşları için saygı duruşunda bulunuldu.

DAD Ankara Eş Başkanı Mustafa Karabudak’ın açılış konuşmasından sonra Şube Sekreteri Hatun Şimşek yaptığı açıklamada, 15 Kasım 1937’de Elazığ Buğday Meydanında düzmece bir mahkemeyle önceden alınmış bir kararla Seyit Rıza ve yol arkadaşları idam edildiğini belirterek, “Devletin iddiası, isyan vardı ve bastırıldı oldu. Eğer böyle olsaydı isyan edenler cezalandırılırdı ama sonrasında bir soykırım yapıldı. 1937-38 yüzleşilmeyen bir kırım, katliam tarihidir. Şu an yaşanan soykırım politikaları inanç, kültür ve dilin üzerinedir, hafızanın silinmesini amaçlar. İnanç alanlarımıza, doğamıza saldırarak; evlerimizi işaretleyerek; Alevileri fişleyip işe almayarak yürütülen asimilasyon politikaları da bir soykırımdır ” dedi.

Ardından kurumlar adına ortak metin Dersim Der Ankara Şube Eş Başkanı Yaşar Kılavuz tarafından okundu. Kılavuz yaptığı açıklamada 1934 de çıkarılan iskan kanunu, 1935 yılında çıkarılan Tunç-eli kanunu ve 4 Mayıs 1937 de çıkarılan Tunceli Tenkil Harekatına dahil bakanlar kurulu kararı ile birlikte Dersim’in fermanı yazıldığını vurgulayarak, şunları dile getirdi:

“Osmanlıdan bu yana seferler düzenlenen Dersim, cumhuriyetin kurulması ile birlikte çıkarılan özel kanunlarla birlikte yapılan kırım, kıyım ve katliam insanlık tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. On binlerce insanın katledildiği, tarihte eşine rastlanılmayan bir sürgün ve asimilasyon politikasına maruz bırakılan Dersimliler yıllardır adalet bekliyor. Yaşadığımız zulmün intikamını almayı hiçbir zaman düşünmedik ve intikam duygusu ile hareket etmedik. Egemenlerin, yok edilmesi gereken “çıbanbaşı” olarak gördükleri ve cumhuriyet yönetimince barbarca bir zulme tabi tutulan Dersim katliamını unutmak mümkün değildir. Yaşadığımız  bu vahşeti unutmadık ve unutmayacağız. Devletin Elazığ Buğday meydanında kendi hukukunu çiğneyerek katlettiği Seyid Rıza, Uşené Seydi, Aliyé Mirzali Sılı, Cebrail oğlu Hesen Ağa, Hesene İvrahime Qıjı ve Resık Wuşen’ın ve Fındıq Ağa’nın mezar yerleri hala bilinmiyor. Katliam sonrası evlatlık verilen kız çocuklarının akıbetleri bilinmezken, sürgünlerde yaşanan acıları unutmak mümkün değildir. Dersim katliamının 83. yılında acılarımızı yaşamaya devam ediyoruz. Ve haklı taleplerimiz karşılanıncaya kadar da acılarımız dinmeyecektir. Mevcut hükümetin siyasal hesaplarla ortaya attığı yarım ağız özürü, kabul edeceğimiz bir yaklaşım değildir. Siyasiler kürsüden kuru sözlerle değil çıkartılacak yasalarla haklarımız iade edilmelidir.”

HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu da yaptığı açıklamada, şunları söyledi:

“Bu ülkede yaşananlar sadece zaman dilimi içeresinde değerlendirmek doğru değil. Osmanlı’nın son zamanlarında hata rakibi onun devamı olan cumhuriyetin elinde bir ordu vardı bir millet gerekiyordu ki bir devlet kurabilsinler. Hazır bu orduya bir millet yaratma ihtiyacı duyuyorlardı. İlk önce Karadeniz’de topal Osman’la birlikte Rumlara ve Ermenilere yönelik bir katliam yaşandı arkasından Koçgiri’de kızılbaş Kürt Alevi toplumuna yönelik bir katliam yaşandı, arkasından da bu devam etti gitti. Dersim’de de bunun başka bir versiyonu top yükün oradaki toplumu kontrol altına almak ve soykırımdan geçirmek üzere yürütülmüş bir operasyondu. Bunlar resmi tarihte anlatılan bahanelerden ibaret değil, bunların tamamı bir milletle bir makul vatandaş yaratma ve ihtiyacına binayen yapılmış soykırımlardı. Bu vatandaşlar Türk ve Sünni kimliğine sahip makbul vatandaş. Bu anlamıyla bu makbul vatandaş kimliğini dışında olanlara  kabul etmeyenlere yönelik asimilasyon soykırım her türlü  politikanın uygulanmasını görev olarak kendilerini hak gördüler. Bu cumhuriyetin kuruluşunda ki hep buydu tek millet tek din yaratma arzusuyla hareket edildi bundan kaynaklı olarak 1950 günümüze kadar devam eden bütün katliamlar bunun arzusunu gerçekleştirmek üzere yapılanlardır.”

Madımak müze komite sorumlusu Hüseyin Karababa ise, “Cumhuriyete bir yeniçeri gerekliydi korkmuş, sinmiş, öldürülmüş. Mustafa Kemal’in resminin karşısında dahi titreyen ondan dolayı 1921 yılından bu yana periyodik olarak Alevileri dizayn ediyorlar” derken, hukukçu Kâmil Ateşoğulları da yaptığı konuşmasında, “Dersimliler ne yapmalıdır, geleceğe dair ne yapılmalıdır, oturup bunları tartışılmalı, yeniden ele alınması yeniden değerlendirmesi gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

Ateşoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir daha bu tür olayların olmaması için ne yapmalıyız.  Dersim eski Dersin mi her şeyi açık açık konuşalım. Gri pasaportlu dedeler yok mu? Onlarda var bunu ve Konya imam hatiplere gönderilen şu anda imam hatiplik yapan Dersimli çocuklar nerede? Ne yapıyorlar? İran’a gidenlerle de tanıştım. Meşhur kum kentinde eğitim görüyorlar ciddi bir tehlike içeresindeler. Dersime HES’ler kuruluyor, Dersim diye bir yeri bırakmamak bir şeyler yapmak istiyorlar buna dair bir takım olayları biliyoruz, görüyoruz. Bütün bunların olduğu yerde blok havuzlar yapın her şey her taraf su olsun merkezle birbiriyle olan bağları kopsun biz bunları buralardan sürelim. Bunlar onların raporlarında var. Dersimi parçalamak bir yeri bırakmamak gibi durumları var. Bölündüğü zaman vadilerin birbiriyle bağlantısı koparıldığında kimini Bingöl’e bağlarlar, kimini Elazığ’a, kimin Malatya’ya bağlarlar.

Çoğulcu bir anayasa çalışmalarına başlandığı zaman çok ciddiye alınması gerekiyor. Çoğulcu bir anayasa nasıl yapılır. Belli kaynaklara göre Anadolu’da 40’a yakın etnik yapı var, buna yakın inanç var o kadar da kültür var. Bu aslında Türkiye’nin bir zenginliğidir bu zenginlik neden sağlanmak istenmiyor? Neden asimilasyon ve farklılıklar yok ediliyor. Devlet bir taraftan asimilasyonları yaparken,  bir de inanç yönünden bizim dilimiz olmayan dili kendimiz kullanarak çok büyük asimilasyonu da biz kendimiz yapıyoruz. Bunlardan da kurtulmak gerekir. Dersim eski ruhuna, değerlerine yeniden kavuşursa çok şeyin çözüleceğine inanıyorum.”

Zakir Hıdır Çelebi’nin söylediği değişlerin ardından, Çırağlar sırlandı ve masumu paklar için lokmalar gelen canlara pay edilerek anma etkinliği sonlandırıldı.

Cebrail ARSLAN/ ANKARA

 

 

 

 

 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak