PİRHA-Dönem dönem tartışma konusu olan Şeyh Sait ile Seyid Rıza… Bu iki liderin görüşüp görüşmediği, Şeyh Sait’in Seyit Rıza’nın ‘kızılbaş’ olduğu gerekçesiyle sofrasına oturmadığı gibi konular yeniden tartışılıyor. Bu iddialara ilişkin konuşan Şeyh Sait’in torunu HDP Bingöl Milletvekili Prof. Dr. Hişyar Özsoy, her iki olayında gerçek olmadığını belirterek, bunun Alevi Kürtler ile Sünnileri ayrıştırmanın bir yöntemi olduğunun altını çizdi. Özsoy, konunun daha detaylı olarak araştırılması için Alevi kurumlarına da çağrı yaparak, “Resmi tarihle hesaplaşmadan ortak mücadele zeminini bulmak çok zor” dedi.
HABERİN VİDEOSU
HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir 2 Temmuz’da Sivas Katliamı’nın 24. yıl dönümünde yaşamını yitiren 33 can için Madımak Oteli önüne 3 karanfil bırakırken şöyle konuşmuştu:
“HDP milletvekilleri, HDP merkez yürütme kurulları, HDP’nin tüm bileşenleri ve HDP’ye gönül vermiş milyonlarca can adına 3 karanfil bıraktık. Bunlardan bir tanesi Şeyh Sait’in torunları adına bırakılan bir karanfildir. Bir tanesi Seyit Rıza’nın torunları adına bırakılan karanfildir. Bir diğeri de Hacı Bektaş’ın ve Pir Sultan’ın torunları adına bırakılan karanfildir.”
Baydemir’in bu konuşmasının ardından Hacı Bektaş Veli Vakfı bir açıklama yaparak, “Madımak Katliamı anmaları sırasında karanfiller bırakılırken Hacı Bektaş Veli ve Pir Sultan Abdal’ın, Alevilerin kurmuş olduğu Kamber-i Ali sofrasına oturmayan Şeyh Sait ile aynı kefeye konulurken ‘alkışlanması’ incitici bir durumdur. ‘Alevilerin kestiği haramdır, yenilmez’ düşüncesi ile kurulan sofraya oturmayan birinin Yolumuzun uluları ile aynı kefeye konulmasına gönlümüz razı olmaz” ifadelerini kullanmıştı.
Bu ifadelerden sonra yaşanan tartışmalar, ortaya konulan belgeler gerçeğin bambaşka olduğunu gösteriyor. Tarihsel süreçler ve belgeler bu psikolojik böl yönet politikasını yalanlıyor. Bu konuda birçok kesim bir çok kişi fikir belirtti. İtham edilen Şeyh Sait’in kendisini savunma imkanı yok ancak ailesinin bu konuda söyleyeceklerinin olduğunu düşünerek konuyu torununa sorduk.
Şeyh Sait’in torunu HDP Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy, konuya ilişkin PİRHA’ya açıklama yaptı. Açıklamasında söylenenlerin doğruluk payının olmadığını belirten Özsoy, “Dolayısıyla Şeyh Sait ile Seyit Rıza’yı yan yana getirmek basit bir siyasal retorik değil. Bunlar bu coğrafyada yaşanmış çok önemli direniş deneyimleridir. Ve ortak noktaları farklılıklarından çok daha fazladır” ifadelerini kullandı.
“Şeyh Said baba tarafımdan dedemin dedesi” diyen HDP Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy, açıklamasında öncelikle Seyit Rıza ile Şeyh Sait’in görüşüp görüşmediği iddialarına cevap verdi. Özsoy, “Bu konuda çok fazla spekülasyon yapılıyor birinci olarak şunu söyleyeyim Şeyh Said ile Seyit Rıza arasında tarihsel olarak herhangi bir görüşme söz konusu değildir. Böyle bir girişimde söz konusu değildir. Fakat bir yerde birileri bir yalan uydurmuş ve resmi tarihlerin içerisine girmiş” ifadelerini kullandı.
ŞEYH SAİT’İN KARDEŞİ DERSİM’E YARDIMA GİDERKEN YAŞAMINI YİTİRDİ
Özsoy, Şeyh Sait’in ‘kızılbaş’ diyerek Seyid Rıza’nın sofrasına oturmadığı şeklindeki görüşleri ise şöyle yanıtladı:
“Hikaye şu Şeyh Said, Seyit Rıza ile oturmaya giderken yemeklerini yemeyeceğiz gibi uzaktan yakından alakası olmayan fakat bir şekilde şuan Alevi camiası içerisinde yaygın bir görüş olarak da bu var. Öncelikle böyle bir durumun söz konusu olmadığını söyleyeyim. Şunu da söyleyeyim çok fazla bilinmiyor ama 1937 yılında Şeyh Sait’in kardeşi Şeyh Abdürrahim Suriye’den kendi askerleriyle gelip Dersim’de Seyit Rıza’nın yanına giderken Bismil Ovası’nda şehadete ulaşıyor. Ortada böyle bir durum söz konusu.”
SÜNNİ VE ALEVİ KÜRTLER ARASINDA YAKINLAŞMA OLMASINI İSTEMİYORLAR
Böyle yansıtılmasının nedeninin ise Sünniler ile Alevi Kürtleri birbirinden ayırmanın bir parçası olduğunu söyleyen Özsoy sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tabi Şeyh Sait meselesini basitçe bir irticai kalkışma olarak almak devletin resmi söylemlerinden bir tanesi. O konu hakkında benim kendi akademik çalışmalarım var aileden de çok fazla bilgimiz söz konusu. Dolayısıyla Sünni ve Alevi Kürtler arasında herhangi bir yakınlaşma olmasın diye sürekli olarak bu pişirilip sunulan kocaman bir yalandır. Dolayısıyla bunun için daha ciddi daha geniş bir tartışma gerekiyor.”
ALEVİ KURUMLARINA ÇAĞRI: RESMİ TARİHLE HESAPLAŞALIM
Özsoy, konunun konuşulup araştırılması için Alevi kurumlarına da şu çağrıyı yaptı:
‘Gerçekten Alevi kurumlarının diğer kurumların inanç kurumlarının yan yana gelip bu mesele gerçekten neymiş. Sadece aileden değil tarihçiler ve belgeler ile onu netleştirmek gerekiyor çünkü resmi tarihle hesaplaşmadan ortak mücadele zeminini bulmak çok zor. Mesele şudur Alevilik, Sünnilik gibi kavramları kategorileri karşıtlaştırmadan tartışmak gerekiyor. Asıl mesele adalet mevzusuna bakmak gerekiyor. O dönemde ne oldu? Şeyh Sait in önderlik yaptığı halk hareketinin talepleri nelerdi? Seyit Rıza’nın örgütlediği o direnişin talepleri nelerdi? Bunlara baktığınız zaman o zamansallık içerisinde değerlendirildiğinde birbirinin çok uzağında olan talepler değil bunlar. Cumhuriyet kurulmuş ve Cumhuriyetin Sünni kesimi Alevi kesimi ile birlikte Kürtler yeni Cumhuriyette yerimiz ne olacak, kültürümüz dilimiz ne olacak? Devletle bunu müzakere etmenin zeminini bulamadıkları için 1924’de başlayıp 38’e kadar devam eden değişik toplumsal siyasal tepkiler söz konusu. Dersim bunlardan bir tanesi. 1924-25 halk direnişi olarak benim tarif ettiğim Şeyh Sait’in şahsına mal ediliyor ama bilinmeyen şeyler var.”
“KENDİMİ SEYİT RIZA’NIN TORUNU OLARAK GÖRÜYORUM”
“Bizler toplumsal direniş odaklarını bu mirası bugüne aktarıp adaleti tesis etmeye çalışıyoruz” diyen Özsoy, sürdürdükleri “Vicdan ve Adalet Nöbeti”ne de vurgu yaparak, “Adalet öteki için talep edilen bir şeydir” dedi.
Özsoy sözlerini şöyle sürdürdü.
“Kendimi Seyit Rıza’nın da torunu olarak görüyorum. Siyaseten Dersim’in hadisesini yaşanan katliamları biliyoruz. Yaşanan o günden bugüne devam eden Alevi Kürtler üzerinde inanılmaz baskıyı görüyoruz. Adaleti kendiniz için talep etmezsiniz. Adalet hep öteki için talep edilen bir şeydir. Dolayısıyla Sünninin Alevi için adalet talep edebilmesi, Türk’ün Kürt için ya da Ermeni için adalet talep edebilmesi lazım. HDP olarak da bizim algımız böyledir.”
ŞEYH SAİT VE SEYİT RIZA’NIN ORTAK NOKTALARI FARKLILIKLARINDAN DAHA FAZLA
Özsoy, “Dolayısıyla Şeyh Sait ile Seyit Rıza’yı yan yana getirmek basit bir siyasal retorik değil. Bunlar bu coğrafyada yaşanmış çok önemli direniş deneyimleridir. Ve ortak noktaları farklılıklarından çok daha fazladır. Biz o ortak noktaları ana taşıyıp belli bir siyasi vizyonda onların miraslarına layık olmaya çalışıyoruz. Gerisi Şeyh Sait gitmiştir vs ciddiyeti olmayan tarihsel olguyla uzaktan yakından alakası olmayan şeylerdir. Ama buradan da bu vesileyle böyle bir çağrı şuana kadar ikisinin ele alındığı her hangi bir tartışma platformu olmadı muazzam bir şey olur bu ülkenin ezilen halklarının tarihi için muazzam bir çalışma olur öyle bir durum olursa ben kendimde katkı sunmak isterim” ifadelerini kullandı.
Sevim KAHRAMAN/İsmet SEFER
Yoruma kapalı.