PİRHA- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Malatya Şube Eş Başkanı Zuhal Güler, “Bugün Silivri’de başlayan duruşma Gezi’nin de talepleri olan barış, demokrasi, özgürlük, eşitlik, doğa ve yaşam tarzlarımıza müdahale edilmemesi gibi taleplerimize karşı iktidarın bu taleplerimizi kriminalize etme girişimidir” dedi.
Gezi Olayları ile ilgili yargılamaları değerlendiren KESK Dönem Sözcüsü SES Malatya Şube Eş başkanı Zuhal Güler; “Bizler kamu emekçileri olarak eşitliğin, özgürlüğün, barışın, laikliğin, dayanışmanın imkânsız bir ütopya olmadığını gösteren Gezi direnişinin ışığında sömürüsüz, savaşsız, eşit, özgür bir gelecek için mücadeleyi sürdüreceğiz” diyerek yargılamaya tepki gösterdi.
“LİNÇ DEVAM ETTİRİLMEK İSTENİYOR”
Güler açıklamasında “Karalama, itibarsızlaştırma, kriminalize etme AKP iktidarında muhalefeti ve toplumsal olayları etkisizleştirme, bastırma ve cezalandırmada temel yöntemler olarak kullanılagelmiştir. Bu yöntemler kimi zaman barış akademisyenlerine, kimi zaman KESK’li kamu emekçilerine, kimi zaman aydınlara, gazetecilere, kimi zaman muhalefet partilerine karşı çeşitli yol ve biçimlerde uygulanmıştır” ifadelerini kullandı.
Gezi direnişi ve sonrasında kirli yöntemlerin devreye sokulduğunu kaydeden Güler, “AKP’nin kutuplaştırıcı, her şeyi metalaştıran, saldırgan neo liberal politikalarına toplumsal bir tepki olarak ortaya çıkan Gezi dış mihraklara bağlanmaya çalışılmış, o bilindik söylem seferber edilmiştir. Gezi direnişinin parçası olan herkes AKP iktidarının hedefi haline gelmiş; iktidar ve yandaş medya, direnişi destekleyen sanatçı, aydın, yazarlara dönük linç kampanyası yürütmüştür. Bugün duruşmalarına başlanan Gezi davası da bu kampanyanın bir parçasıdır ve linç devam ettirilmek istenmektedir” diye belirtti.
“BİTMEK BİLMEYEN BASKILARA KARŞI BİR DİP HAREKETİ”
Güler açıklamasına şöyle devam etti:
“Gezi, yaşam tarzına müdahaleye, inşaat adı altında dayatılan betonlaşmaya ve kentlerimizin ruhsuzlaştırılmasına, kültüründen, tarihinden koparılmasına, bitmek bilmeyen baskılara karşı bir dip hareketi, bir demokrasi çığlığıdır.
Bu ülke tarihinin en barışçıl, en yaratıcı, en katılımcı, en kapsayıcı, en kitlesel hareketidir. Hep birlikte konuşup karar vermenin, fikri ve hayatı paylaşmanın, yaşama her boyutu ile sahip çıkmanın somut örneğidir. Daha öncesinde hiçbir platformda bir araya gelmemiş kesimlerin dahi demokrasi, barış, eşitlik, özgürlük, ekolojik dengenin korunması talepleriyle günlerce dayanışmanın en saf halini yaşamalarının adıdır. Ölümcül, yıkıcı polis şiddetine karşı her şehirde yankılanan barışçıl haklı tepkinin dışa vurumudur. “Sağlıklı kentleşme ve yaşanılır kent” talebinin kısa sürede ülkemizin dört bir yanında yankılanmasıdır Gezi.”
“GEZİ’Yİ YARGILAMAYA HİÇBİR GÜÇ YETMEZ”
Güler açıklamanın sonunda şu çağrıyı yaptı:
“Buradan bir kez daha çağrıda bulunuyoruz; bu ülkenin geleceğine sahip çıkan demokrasi ve özgürlük çığlığı olan Gezi’yi lekelemeye yönelik beyhude çabanızdan artık vazgeçin. O yüzden diyoruz ki Gezi yargılanamaz, hiçbir şekilde suç kapsamına sokulamaz, hakkında şaibe yaratılamaz!
Ezilen-sömürülen-horlanan-aşağılanan- ötekileştirilen herkesin özgürlük, eşitlik çığlığı olan Gezi’yi yargılamaya hiç kimsenin gücü yetmez.
Bizler kamu emekçileri olarak eşitliğin, özgürlüğün, barışın, laikliğin, dayanışmanın imkânsız bir ütopya olmadığını gösteren Gezi direnişinin ışığında sömürüsüz, savaşsız, eşit, özgür bir gelecek için mücadeleyi sürdüreceğiz”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.