PİRHA- Sağlık emekçilerinin 5 günlük iş bırakma eylemine ilişkin konuşan Nazan Karacabey, “Bakanlığın dile getirdiği gibi dert sağlık emekçilerinin, hekimlerin, ebelerin, hemşirelerin daha az maaş alması değil. Bu kesinlikle bir meslek onuru kavgasıdır ve halkın nitelikli erişebilir sağlık hakkı kavgasıdır” dedi.
Aile Hekimleri ve Aile Sağlığı Merkezi Çalışanları “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirdikleri Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ne karşı 5 günlük iş bırakma eylemi yaptı. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey, PİRHA‘ya konuştu.
“BİRİNCİ BASAMAK SAĞLIK HİZMETLERİ UZUN SÜREDİR AĞIR AKSAK İLERLİYOR”
Nazan Kacabey, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın devamı olarak Aile Sağlığı Merkezlerinin (ASM)gündeme geldiğini söyleyerek, “O dönemde Sağlık Ocakları kapatılarak Aile Sağlığı Merkezlerine bir dönüş yapıldı. 2005 yılında Düzce ilinde bir pilot uygulamayla başlandı bu işe. O dönemde sendikamız, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası çok ciddi eylem ve etkinlikler gerçekleştirdi. Çünkü ASM mantığının sağlık hizmetlerini öteleştirici ve sağlığı ticarileştireceği endişesi çok yüksekti. Maalesef bugün geldiğimiz noktada da bu endişelerimizde ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı. Çok uzun süredir ağır aksak ilerleyen bir süreç aslında birinci basamak sağlık hizmetleri” dedi.
“BAKANLIK EZİYET YÖNETMELİĞİNİ ÖNÜMÜZE KOYDU”
Özellikle deprem illerinde Aile Sağlığı Merkezi binalarının apartman altlarında güvencesiz, koruyucusuz olmasından kaynaklı çok tahribat yaşandığını belirten Karabey, şunları ifade etti:
“Çok büyük oranda Aile Sağlığı Merkezi kullanılamaz hale geldi. Hayatını kaybeden sağlık emekçileri oldu bu binalarda. Buradaki en büyük sorun da ASM’leri aslında bir nevi ticarethaneler diye nitelendirebiliriz. Çünkü en başta Dünya Bankası fonlarıyla ilerlerken süreç devam eden zaman diliminde hekimler Aile Sağlığı Merkezleri’nin işletmecisi, devletin verdiği cari ödemelerle giderlerini karşılayan, ihtiyaç duyduğu durumlarda yarım gün ya da belli saat aralıklarıyla güvenceli ya da güvencesiz çalışan istihdam eden bir nevi bir işletmenin yürütücüsü haline geldiler. Aile Sağlığı Merkezleri’nde en büyük sıkıntı da hizmetlerin beklendiği gibi yürütülememesi ve sevk zincirlerinin istenildiği gibi yerine getirilememesi ve zamanla da getirilemez hale getirilmesidir. Bu süreçte pek çok sıkıntı birikerek ilerledi ama en son 1 Kasım’da Sağlık Bakanlığı bizlerin ‘eziyet yönetmeliği’ diye dillendirdiği bir yönetmeliği önümüze koydu. Bu yönetmelikte de çok büyük oranda aile sağlığında görevli hekimlerin elini kolunu bağlayan, meslek özerkliğinin önüne geçen, reçete yazma hakkına müdahale eden, Aile Sağlığı Merkezlerinde görev yapan ebelerin, hemşirelerin, ATT’lerin ve diğer sağlık emekçilerinin performans ve ödüllendirmeyle karşı karşıya bırakıldığı bir yönetmeliği, sağlık, emek ve meslek örgütlerinin fikri, bilgisi olmadan sağlık çalışanı, sağlık emekçilerinin konuya dair birikimleri dikkate alınmadan tamamen Bakanlığın dayatma usulü bir şekilde ortaya çıktı.”
“5 GÜNLÜK İŞ BIRAKMA KARARI, SAĞLIK İŞ KOLUNDA ALINAN EN UZUN İŞ BIRAKMA KARARIDIR”
Nazan Karacabey sağlık emek meslek örgütlerinin bir grubu olduğunu söyledi. Karacabey şunları ekledi:
“Bu yönetmelik gündeme gelince o grupta kaygılar dillendirilmeye başladı. Bu eylem ve etkinliklerin kararı o gruptaki ortaklaşmayla alındı. 15 sağlık, emek, meslek örgütü var, odalar, sendikalar, dernekler bu oluş içerisinde. Ve her sendika da bizim yaptığımız gibi birinci basamakta sağlık hizmeti yürüten hekimlerin, ebelerin, hemşirelerin tüm sağlık emekçilerinin fikrini, görüşünü alarak bir eylem etkinlik programı ortaya koymanın gerekliliğinde hemfikir oldu. Bir üç günlük iş bırakma, uyarı eylemi yaptık. Onun öncesinde farklı örgütlerin, mitingleri gerçekleşti, onlara destek sunduk. Sağlık emekçileri ve halk açısından temel kaygı sağlığın ticarileşmesi ve meslek onurunun, meslek özerkliğinin, özgürlüğünün elinden alınmasıdır. 5 günlük iş bırakma kararı, sağlık iş kolunda alınan en uzun iş bırakma kararıdır. 15 örgütün bir araya geldiği, ortaklaştığı bir kararla alındı ve uygulamaya konuldu. Bunun öncesinde de çeşitli etkinlikler yaptık. Cimer şikayetleri gibi, halka neden bu eylemleri yaptığımızın gerekçelerini anlatacak broşürler hazırladık, konuşmalar hazırladık, afişler hazırladık ve bunu paylaştık.”
“SAĞLIK EMEKÇİLERİ HALKLA KARŞI KARŞIYA GETİRİLİYOR”
Sağlık emekçileri ile halkın çok uzun zamandır karşı karşıya getirildiğini belirten Karacabey, “En büyük etken kışkırtılmış sağlık talebi ve doğru basamaklarla ilerlemeyen, işlemeyen sevk zincir sistemi, temelde arzulanan bir sağlık sisteminin ortaya konmaması. Bu durum da bizi daha çok maalesef şiddet olarak karşı karşıya getirdi halkımızla. Elbette ki tek taraflı değil, biliyorsunuz bunun pek çok gerekçeleri var. Bugün kuyrukları kaldırdık diye söylenen işlerin aslında sanal kuyrukların uzaması anlamına geldiğini, poliklinik muayeneyi tamamlasanız bile sizlerden istenen detaylı tetkikleri karşılamanın ayları bulduğunu hepimiz biliyoruz çünkü bizler de aynı zamanda sağlık hizmeti alanlarız, bu halkın bir parçasıyız. Bakanlığın özellikle bu hafta çeşitli açıklamalarla dile getirdiği gibi dert sağlık emekçilerinin, hekimlerin, ebelerin, hemşirelerin daha az maaş alması, az para kazanması derdi değil. Bu kesinlikle bir meslek onuru kavgasıdır ve halkın nitelikli erişebilir sağlık hakkı kavgasıdır. Bu yüzden halkımıza bu gerçeği anlatmak gibi bir yükümlülüğümüz vardı” dedi.
“FARKLI 15 ÖRGÜTÜN ORTAKLAŞTIĞI BİR KARAR ÜLKENİN EMEK TARİHİ MÜCADELESİNDE BİR İLKTİR”
5 gün süren iş bırakma eylemleri boyunca dertlerini iyi anlattıklarını vurgulayan SES Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey şöyle devam etti:
“En azından bakanlık bizi duymasa bile hizmet verdiğimiz halkın bu sorunun kendilerinin de sorunu olduğunu anladığını ve sağlık sistemini sorgulayacak düzeye geldiğini görebiliyoruz. Bu yüzden çok kıymetli bu eylem süreci bizler için. Birbirinden farklı 15 örgütün bir araya gelip ortaklaştığı bir karar. Bu aslında belki de ülkenin emek tarihi mücadelesinde bir ilk. Tabii önemli olan bundan sonraki eylem ve etkinliklerin ya da bu yasa tasarısı eğer çekilmezse neler yapılabileceğine kafa yormak. Bu konuda da tabii ilerleyen süreçlerde açıklamalar yapacağız. Bakanlığın dile getirdiği gibi herkes iş yerinde, iş bırakmıyor ya da yandaş medyanın dile getirdiği gibi birkaç para sever, solcu hekimin yattığı bir eylem algısına rağmen pek çok ilde pek çok arkadaşımız, on binlerce sağlık emekçisi diyebiliriz bu iş bırakmanın içinde yer aldı. Çünkü insanca yaşamak, insanca çalışmak ve meslek onurlarının gereği halkın sağlık hakkına sahip çıkmak gibi bir misyon vardı.”
Buse Nehir DEMİR-Cebrail ARSLAN/PİRHA
Yoruma kapalı.