PİRHA- Şuhut ilçesi Kayabelen Köyü cemevi zakirlerinden Barış Şencan, yaptığı hizmete dair duygularını anlattı. Şencan, “Benim için ‘aşık’ kavramı çocukluğumdan bu yana kutsal bir kelime gibi benliğimde yer etti. O nedenle arkasından gittim. Bu güzel duygu hiçbir şeyle ölçülemez” dedi.
Afyon’da baba ve oğul olarak zakirlik yapan Hüseyin ve Barış Şencan, sundukları hizmete dair PİRHA’ya konuştu.
Hüseyin Şencan, zakirliğe 12 yaşında merak saldığını anlattı. O dönemlerde cemlere çocukları almadıklarını belirten Barış Şencan, bu merakını gizli yollarla giderdiğini ifade ederek, “Köyümüze dede gelir, en az 3 ay kalırdı. Zakirliğe çok meraklı olduğumdan kaçamak yollarla cemlere girmeye başladım. O zamanlarda cemlerde köyümüzün giriş ve çıkışında köprülere bekçiler koyar, gizli gizli cemler yapardık” dedi.
“YAZDIM, SORDUM VE ARAŞTIRDIM”
Hüseyin Şencan, zakirlikte nasıl olgunlaştığını ise şu sözlerle anlattı:
“Deyiş yazılı defterleri topladım, yazdım, sordum ve araştırdım. Hamza Can isminde bir amcam vardı. Köyde lakabına ‘Cillo’ derlerdi. Yirmili yaşlarımda onun yanında zaman geçirmeye başladım. Deyişlerin makamlarını, nerede ne söylenecek bilmediğim için amcamdan eğitim aldım. İkrar verdikten sonra da cemlere girmeye başladım.”
Önceki yıllarda kış mevsiminde köyde pek iş olmadığını söyleyen Şencan, arkadaşlarıyla mahalle odalarında deyiş yazıp, saz çalarak kışı geçirdiklerini anlattı. Şencan, “O dönem köyümüzde dedeler vardı. Bu dedelerle kışın hep beraber deyişler söyler, cem yapardık. Böyle böyle derken Yol’a yolcu oldum” dedi.
“ÇOCUKLARIM DA BU YOLDA ZAKİRLİK YAPIYOR”
Hüseyin Şencan, 3 çocuğunun olduğunu ve onların da kendi yolundan yürüdüğünü belirtti. Şencan, “Onlara da zakirliği bildiğim kadarıyla öğrettim. Çocuklarım da bu yolda zakirlik yapıyor. Çevre köylerden ihtiyacı olanlar çağırdıklarında gider zakirlik yaparız. Bazen çocuklarım, festivallere gidip etkinliklere yardımcı olurlar” diye konuştu.
AFYON’DA CEM ERKANLARI
Şencan, yürüttükleri cemlere dair de şu bilgileri aktardı:
“Bizim cemlerimizde ‘dar cemi, ikrar cemi, düşkün cemi, Yol cemi, Omana cemi’ olur. Omana Cemi, hali vakti yerinde olan kişi ‘kurban keseyim, komşuyu çağırayım, bir cem yapayım’ der ve dedeyi çağırır. Dede okuduğu gülbeng ile ‘kazalardan, belalardan, uğursuzluktan Hakk, Muhammed, Ali sizi korusun’ der. Ardından kurban kesilir ve gelenlere lokması pay edilir.
ŞUHUT’TA HAKK’A UĞURLAMA GELENEĞİ
Bulunduğumuz bölgede akşam 17.00’den sonra Hakk’a yürüyen canlar toprağa sırlanmaz. Eğer can, akşam 17.00-18-00’de vefat ettiyse evimize getirir, döşek suyuna koyarız. Döşek suyuna koyduktan sonra Hakk’a yürüdüğü için başına oturur iki nefes, bir de duvaz söyleriz.
Geçmişte bir dedenin Sandıklı’da Hakk’a yürüyüşünde bulundum. Dede ocak sahibi. Ben de gittim başında iki nefes söyledim. Sabah oldu, ‘Bu dede, biz bunu köy hocasına götürüp de yıkatmayalım, biz kendimiz yıkayalım, kendi dedemiz, Yol’umuza göre hizmeti yapalım’ dendi. Bunun üzerine bir komşumuz, ‘Hayır, biz yıllardır Sandıklı’da oturuyoruz, Alevi’si var Sünni’si var. Dede olmaz, hoca gelecek’ dedi. Yani kimi durumlara artık engel olamıyoruz.
Ben ise zakir olarak Hakk’a yürüdüğümde deyişlerle sırlanmak isterim. İsterim ki, ‘Türkülerle gömün beni’ isimli deyişimiz var ama ‘sistem’ mi desem yoksa ‘köyümüzün karışıklığı mı’ desem, şimdi biz korkuyoruz. Biz kendi öz benliğimizden ödün veriyoruz. Bu bence yanlış. Yani korktuğumuz için yapamıyoruz.”
“BU HİZMET HİÇBİR ŞEYLE ÖLÇÜLMEZ”
Zakir olmak isteyenlere de tavsiyelerde bulunan Şencan, “Gerçekten içinden geliyorsa, ‘ben zakirlik yaparım’ diyen canlarımız varsa tavsiye ederim. Bu maddiyatla ölçülecek bir durum değil” diye de ekledi.
Cemlerde deyiş söylerken kendinden geçtiğini belirten Şencan, “İmam Hüseyin nefesini söylerken, onunla beraber oluyorum. Onun için zakir olmak isteyen arkadaşlar varsa canı gönülden tavsiye ederim. Çünkü çok güzel bir duygu. Bu hizmet hiçbir şeyle ölçülmez. Çok mutluluk duyuyor insan” dedi.
“BABAMIN YOLUNDAN GİTTİM”
Hüseyin Şencan’ın zakir olan oğlu Barış Şencan da duygularını paylaştı. 33 yaşındaki Barış Şencan, “8 yaşından beri babamın yanında cemlere gidip geldikçe orada gördüğüm atmosferi, o duyguyu içimde hissederek ben de bu Yol’a girip hizmet etmeye karar verdim” dedi.
Köylerinde deyiş söyleyenlere ‘Zizakir’ değil ‘aşık’ olarak hitap ettiklerini vurgulayan Şencan, şöyle devam etti:
“Benim için ‘aşık’ kavramı çocukluğumdan bu yana kutsal bir kelime gibi benliğimde yer etti. O nedenle arkasından gittim. Bağlama çalmayı babam gibi köydeki Cillo amcamız ve genç bir abimden öğrendim. Köyde bağlama kursuna erişim olanağı olmadığından kendi imkanlarımızla, gördüğümüz cemden bağlama çalmayı, nefesler okumayı öğrendik. Bu şekilde bu Yol’a gönül ve baş verdik.”
“HAKK’A YÜRÜME ERKANLARINI LAYIKIYLA YAPAMIYORUZ”
Hakk’a yürüme erkanları konusunda sitemkâr olduğunu da ifade eden Zakir Barış Şencan, “Erzincanlı bir dedemin sözüdür, kulakları çınlasın; ‘Biz Alevi gibi yaşayıp, Sünni gibi ölüyoruz’ diyor. Biz Aleviler, Hakk’a yürüme erkanlarını layıkıyla yapamıyoruz. Ama yapacağız, zamanla geliştireceğiz” dedi.
“CEMLERDE NEFES SÖYLEMEK TARİFİ İMKANSIZ”
Cem erkanlarında zakirlik yaparken yaşadığı duyguyu da paylaşan Şencan zakir olarak yaptığı hizmetin hissiyatını şu sözlerle anlattı:
“Ceme katılan topluluğun hissettiği duygudur. Biz de o duyguyu tamamen içimizde hissederek, kendimizi o aşkın seline, coşkusuna kaptırarak cem erkanlarını yürütüyoruz. Babamla beraber olmak da ayrı bir duygu. Babamın arkasından gidip, aynı sıraya girip, onunla beraber nefes okumak benim için tarifi imkânsız bir duygu. Bu bir aşk hali.”
Cebrail ARSLAN/AFYON
Yoruma kapalı.