PİRHA- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a başlatmış olduğu “Adalet” yürüyüşünü tamamlanmasına birkaç gün kaldı. Siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin de bulunduğu yürüyüşe on binler eşlik ederken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu, gazeteci Dilek Gül’e konuştu. Selvi Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu’nun tutuklanması son noktaydı ama yürüyüş Berberoğlu’nun şahsına yapılan bir yürüyüş değil, herkes için adalet diyoruz, hapistekiler için de dışarıdakiler için de” dedi.
“Adalet” yürüyüşü 23. Gününde devam ederken, yürüyüşe destek her geçen gün artıyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlatmış olduğu yürüyüşe destek veren ve sık sık Kılıçdaroğu ile yürüyen eşi Selvi Kılıçdaroğlu, Artı Gerçek’ten Dilek Gül’ün sorularını yanıtladı.
Selvi Kılıçdaroğlu’nun Dilek Gül’e verdiği röportajdan başlıklar şöyle;
“Ben Dersimliyim. Bu yaşımda hala Türkiye’nin şehirlerini dolaştıkça gördüğüm farklılıklar, etnik kimlikler şaşırtır ki ben Dersim bölgesinden geliyorum.
Birbirimizi tanımıyoruz, batıdaki doğudakini güneydeki kuzeydekini tanımıyor, farklı anlatılmış haliyle, ‘hepimiz kardeşiz’ cümlesi havada kalıyor. Biz bu coğrafyada birbirimizi tanımıyoruz. Sebebi siyaset ve bizi idare edenler…
Berberoğlu’ndan önce HDP’li vekiller, gazeteciler içeride, Berberoğlu’nun tutuklanması fitili ateşledi. Aslına bakarsanız, insanların yılgınlığı var, bir şey bekliyorlardı…
İnsanlar beklentisi olmadan, inanarak yürüyorlar. Bir korku yaratılmak isteniyor bomba patlayacak, saldırı olacak deniliyor ama buna rağmen katılım artıyor. Bu kötü şeyler olmaz demiyorum, garantisi yok ama insanlar göze alarak yürüyor…
7 Haziran’dan sonra çok şey yaşadık, Güneydoğu’da ikinci seçime girerken ne olduğunu, niçin olduğunu tam anlayamadığımız şeyler oldu, HDP güzel bir başarı yakalamıştı ama geldiğimiz nokta böyle. Birçok anlaşılmaz nokta var, ama herhalde hükümetin kendi tercihiydi, kendilerine göre hesapları vardı. Orada evler boşaltıldı, insanlar çok zor günler yaşadı hepimiz de buna şahit olduk. Türkiye’nin batısı çok fazla bilgi sahibi değildi, bu yönde eleştiriler de geliyordu. Ama ben kalben bölündüğümüzü düşünmüyorum…
Görüşlerimi ve yanlış gördüğüm her şeyi paylaşırım, hatta çocuklarım bana ‘müzmin muhalif’ der…
Ben de bilmiyorum ama dileğimiz bunun devamlılığının olması, umudun sürmesi, çok üzücü şeyler yaşıyoruz ve görüyoruz, mesela KHK ile görevden uzaklaştırıldıktan sona başlattıkları açlık grevini cezaevinde de sürdüren akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın durumlarının kötüleştiğini öğrendim, üzülüyorum. İnsan bazen birşey diyemiyor artık, bu yüzden yürüyoruz, herkes için adalet diyoruz, hapistekiler için de dışarıdakiler için de.”
Yoruma kapalı.