Alevi Haber Ajansi

Sefa Öztürk Dede: Aleviliğin aydınlığını engellemeyezsiniz

PİRHA-Güvenç Abdal Ocağı’ndan Sefa Öztürk Dede, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yayımladığı kararname ile yürürlüğe giren Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na tepki göstererek, “Aleviliği bu kadar basit görmek, değişik oyunlar geliştirmek sadece bazı sözde Alevilerin su yüzüne çıkmasını sağlıyor” dedi.

AKP’nin vergi kanunlarında bazı değişiklikleri de öneren torba yasa tasarısı içerisinde Meclis’e getirdiği cemevlerine yönelik düzenleme teklifi Aleviler tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Daha sonra AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gece yarısı yayımladığı bir kararname ile Alevilerin ve çatı örgütlerinin karşı çıktığı, bu nedenle eylemler düzenlediği Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın kurulduğunu duyurdu. Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren kararnamede Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Cemevi Başkanlığı’na 53 kişilik kadronun da ayrıldığı belirtildi.

“GEÇMİŞTE FETHULLAH GÜLEN ÇOK DENEDİ BAŞARAMADI”

Güvenç Abdal Ocağı’ndan Sefa Öztürk Dede yaşanan gelişmeleri PİRHA‘ya değerlendirdi. Süreci “antiAlevi politikalar” olarak değerlendiren Öztürk, şunları söyledi:

“Süreç baştan sona topyekun Alevi asimilasyonuna uygun biçimde geliştirilmiş, antiAlevi bir politikadır. Çünkü Alevilik dün ortaya çıkmış bir inanç değil. Yıllardır olan kadim bir inançtan söz ediyoruz. Bu inanç kendi kültürünü, geleneklerini, dilini, literatürünü, ritüellerini oluşturmuş; felsefesi, değer yargıları olan bir inançtır. Bir inanca ekleme, çıkarmalar yapmak onun doğal yapısına müdahaledir. Asimilasyona yönelik kötü niyettir. Geçmişte Fethullah Gülen bunu çok denedi. Fethullahçı birçok Alevi derneği kuruldu. Ama Aleviler bunları dışladı, bünyesine kabul etmedi.

“ALEVİLİĞİN AYDINLIĞINI ENGELLEYEMEZSİNİZ”

Aleviliği bu kadar basit görmek, değişik oyunlar geliştirmek sadece bazı sözde Alevilerin su yüzüne çıkmasını sağlıyor. Bir turnusol kağıdı görevi görüyor aslında. Hakikat ile batılın yüzleşmesi gibi oluyor. Gerçek anlamda dostlarımızı, düşmanlarımızı tanımış oluyoruz. Geçmişte dost bildiğimiz, Aleviliğine güvendiğimiz insanların meğerse ciğerleri, kafalarının arkası kirliymiş, başka dertleri varmış, bunu görüyoruz. Hiçbirisini iyi niyetli bulmuyoruz. Tamamen Alevi asimilasyonuna yönelik politikalar. Tasvip etmemiz mümkün değil. Aleviliği bireylerin akıllarına hapsetmek, dillerinde aramak doğru değil. Alevilik kendisini hakikat olarak gören bir inanç. Hakikat gerçeğin ta kendisidir. Işıktır. Ne yaparsanız yapın Aleviliği aydınlığını engelleyemezsiniz. Beyhude bir çabanın içerisindeler. Sadece süreç uzar.”

“DAHA BAŞTAN ALEVİLİĞİ REDDEDİYOR”

Öztürk, kurulan başkanlığın Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlanmasını da eleştirirken, “Kültür Bakanlığı’na bağlayarak daha baştan Aleviliği reddediyor. Alevilik Yol’a bağlıdır. Alevilik musahibine, pirine, mürşidine bağlıdır. Kültür Bakanlığı başlı başına incitici bir şey. Bir nevi aba altında sopa göstermektir. Terbiye, ıslah etme yeri gibi tasarlanmış” ifadelerini kullandı.

“BAŞTAN SOKAĞI TERK ETMEK YANLIŞTI”

Torba yasa teklifinin TBMM Genel Kurulu’nda görüşüldüğü 8 Kasım günü tepkisini ve taleplerini dile getirmek için Meclis’in Çankaya kapısı önünde bir araya gelmek isteyen Aleviler, polis engeliyle karşılaşmış, polis müdahalesine rağmen yürüyüşünü ve açıklamasını gerçekleştirmişti. Polis müdahalesinde kurum başkanlarının da aralarında olduğu birçok kişi de darp edilmişti. 8 Kasım günü Ankara’da yaşananlara da değinen Öztürk, 12 Eylül askeri darbesinin yarattığı sonuçlara dikkat çekti.

“İnancımızı doğru anlamda yaşamak istiyorsak sokakları terk etmemeliyiz” diyen Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz bir şeyi yanlış yapıyoruz. Özellikle 12 Eylül sokak muhalefetini çok fena ezdi. Onun travmaları daha sonra inancımıza, eğitimimize de yansıdı. Bizler birkaç metrekarelik alanlara sığdırılan topluluklar değildik. Baştan sokağı terk etmek yanlıştı. Çünkü sokağın dili muhaliftir. Alevilik de muhalif bir inançtır. İddialı bir inançtır. Hayatı her gün yeniden kuran bir inançtır. Hesap soran, hesap veren, kurgulayan, hayatın dostluk, kardeşlik projesini yapan bir inançtır. Yaşamın gerçeklerine uygun doğanın dili ve vicdanıdır Alevilik.

“DÖRT DUVAR, ALEVİLİĞİN ASİMİLASYONUNA DAHA ÇOK HİZMET EDER”

Böyle bir inancın sokaktan çekilmesi kendi varlığına da bir tezattır. Alevi olacaksa sokaklarda olacaktır zaten. Sokakta kendinizi ifade edemeden o kapalı alanlarda hiçbir şekilde gelişemeyeceksiniz. Hatta o dört duvar Aleviliğin asimilasyonuna daha çok hizmet eder. Su kaba girdiğinde şekillenir. Kapta değilken akar, durmadan hareket eder. Cemevleri bizim ibadethanemizdir evet ama bu başka bir şey. Hayatın içerisinde olmak, kendimizi geliştirmek, inancımızı doğru anlamda yaşamak istiyorsak, sokakları terk etmemeliyiz. Çünkü Alevilerin talepleri kamufle ediliyor. Geriye doğru da itiliyor. Her gün yeni bir gündem oluşturularak oluyor bu. Eşit yurttaşlık ilkesi bir tarafa gitmiş. Biz Diyanet ile mücadele ederken Alevi kendi Diyanet’ini kuruyor bir taraftan. Eğitimde fırsat eşitliği diyoruz ama uçurumlar daha çok derinleşiyor. Farkında olmadan bunlarla ilgili mücadelemiz de törpüleniyor. Başka bir alana doğru kayıyoruz. O yüzden Aleviler kendi inançlarının doğasına uygun bir biçimde zaten sokaklarda olmalıdır. Sokak mücadelesini de destekliyorum. Aşk olsun inancına sahip çıkanlara.”

Barış KOP / İSTANBUL

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak