PİRHA-Maraş ve Adıyaman gibi kentlerde dünden bugüne ‘insansızlaştırılma’ politikalarının, deprem sonrasında daha da arttığına dikkat çeken Sanatçı Ali Sizer, “Benim ricam çağrım bütün kurumlara, partilere; gelsinler biraz yerellerde kalsınlar, her köyde bir komün oluştursunlar ve oradaki insanlar nasıl yaşıyorlar görsünler. Gelsinler de halimizi hal eyleyelim, yolumuzu yol eyleyelim. Her çiçekten de bal eyleyelim de biz olalım” dedi.
6 Şubat 2023’te Maraş merkezli meydana gelen depremlerin en çok etkilediği kentlerin başında gelen Maraş ve Adıyaman’da yaşam yeniden kurulmaya çalışılırken, iktidarın 8 aylık pratiği tepki topluyor. Ağır hasarlı binaların kaldırılma işlemleri toz bulutlarına yol açarken, halkın sağlığını da olumsuz etkiliyor. Barınma, eğitim, sağlık alanında sorunlar büyürken, kışın yaklaşması yurttaşlardaki endişeyi arttırıyor.
Aynı zamanda deprem bölgelerinde ‘insansızlaştırma’ politikasının uygulandığına dair görüşler de hakim.
Önce Çocuklar Derneği de, deprem sorası yurttaşların yüzde 97,7’sinin psiko-sosyal destek alamadığını, insani yaşam koşullarına erişimde ciddi eksikliklerin tespit edildiğini, çocukların başta barınma, sağlık, eğitim ve oyun haklarının ihlal edildiğini kaydetti.
Sanatçı Ali Sizer, 6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinin üzerinden geçen 8 ayı PİRHA’ya değerlendirdi.
“DEVLETSİZLİK VARDI”
Yurttaşların deprem travmasından çıkmalarının uzun zaman alacağını vurgulayarak, “8 ay geçmesine rağmen depremin acıları hala ilk günkü gibi. İnsanlar canını verdi, sevdiklerini, evlerini kaybettiler. Orada bir yetersizlik var. Depremde halk elinden geleni yaptı ama orada bir devletsizlik vardı. Yıllardır süre gelen Kızılbaşların üzerinde hala onu yok sayan bir aygıt var. Devletsizliğin verdiği bir acı da eklenince insanlar biraz daha yalnızlık ve ötekileştirme hissetti” dedi.
“BUGÜN YAS DEVAM EDİYOR”
Sadece Alevilerin değil depremi yaşayan bütün insanların devletsizlikle karşı karşıya kaldığına işaret eden Sizer, “Ama halkın birliği, dayanışması iyiydi. Bugün yas orada hala devam ediyor. Devleti zorlayıp imkanları halkın ihtiyaçları için kullanmaya nasıl zorlarız biraz bunu da düşünmek ve eyleme geçme zamanıdır. Önümüz kış. Orada zemheriyi yaşayan insanlar ikinci bir zemheriyi kaldıramazlar” diye belirtti.
“ALEVİ KÖYLERİ ZULMÜN İÇİNDE”
Maraş ve Adıyaman gibi kentlerde dünden bugüne ‘insansızlaştırılma’ politikalarının uygulandığını, deprem sonrasıda daha da arttığına dikkat çeken Sizer, şunları söyledi:
“Ya kendine benzeyecek ya da o bölgeyi terk edecek anlayışı var. Ama bizim kutsalımız orası. Aleviler orayı terk etmedi, terk etmeyecekler. Çünkü orası bizim nazarımızda Hak makamıdır. Zelzeleye eyvallah deriz, Hak kendini elbette ki yeniler. Ama sen bunu tabiatı yerle bir ederek yaparsan sebebi sensindir. Kızılbaşlık incitmez, zalimin zulmüne dur der. Devlet ev yapıyor deprem bölgelerinde. Birkaç köye gittiğimde hiçbir yardım gitmediğini gördüm. Gittiğim köyde daha yollar açılmamıştı. Dağlık köylerin çoğu Alevilerin köyüydü ve yardım ulaşmadı oraya. Alevi köyleri o zulmün içinde.
“KURUMLAR, PARTİLER, HER KÖYDE BİR KOMÜN OLUŞTURSUNLAR”
Yitirdiklerimiz var. Kayıplarımızdan ders çıkarmamız gerekiyor. Bir daha aynı şeylerin yaşanmaması için neler yapmalıyızı konuşmalıyız. Bölge süreklerinin kendi içindeki özgün hali çok güzel. Kızılbaşlar kendi küllerinden doğup yeniden kendilerini var ederler. Doğa ile bütün haldeler. Var olduk var olacağız. Benim ricam, çağrım bütün kurumlara, partilere. Gelsinler biraz yerellerde kalsınlar, her köyde bir komün oluştursunlar ve oradaki insanlar nasıl yaşıyorlar görsünler. Oralara gelip iki fotoğraf çekip gitmek yetmiyor. Gelsinler de halimizi hal eyleyelim, yolumuzu yol eyleyelim, her çiçekten de bal eyleyelim de biraz biz olalım.
Oradaki yeniden var oluşun şarkısını, türküsünü, barışa şarkı söylemeyi çok özledik. Devletin yaptığı bu şeyler devam ediyor. Ama ülkenin her yerinde devam ediyor. Bizim kimseye minnetimiz yoktur. Hakkımızı da söke söke alacağız.”
“SANATIN DİLİYLE HEM EVLERİMİZİ İNŞA ETMELİYİZ, HEM ACILARIMIZI PAYLAŞMALIYIZ”
Depreme dair sadece müzikle anlatılan bir belgesel yapmak istediğini belirten Sanatçı Ali Sizer, kurumlara da “Sanatın diliyle hem evlerimizi inşa etmek, hem acılarımızı paylaşmak, sanatın diliyle onları unutturmamak, barışı sağlamak lazım. Bir anma etkinliği yapılmalı. Dostlarla gücümüzün yettiği yerlerde anıt yapmalıyız” çağrısında bulundu.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.