PİRHA – Şair Nadir Sayın, 25 Aralık’ta İstanbul’da yapılacak Büyük Alevi Kurultayına ilişkin “Birlik, beraberlik dayanışması söylemiyle bu buluşmanın önemi büyük ve anlamlı” dedi. Sayın şunu da ekledi: Büyük kurultaylar onların ön çalışmalarını teşvik eden ve gerçekleştiren süreç sonrası yapılan, geniş kitleye ulaşan bir araya gelmelerdir.”
MHP destekli AKP hükümetince yürürlüğe konulan cemevi yasasına karşı Alevi örgütleri tepkilerini devam ettiriyor. 25 Aralık’ta da İstanbul Yenikapı’da Büyük Alevi Kurultayı gerçekleştirilecek. Söz konusu yasanın geri çekilmesi ve Alevi sorununun çözümüne dair bir kez daha talepler bu kurultayda dile getirilecek.
“BİZİM DERDİMİZ KENDİMİZİ KENDİMİZDE BULMAMIZDA”
Yedi Alevi çatı örgütünün ortaklaşa düzenlediği Büyük Alevi Kurultayı’na katılım çağrıları da sürüyor. Yapılacak programa Avrupa’dan da destek geliyor. Hollanda’da yaşayan Şair Nadir Sayın da 25 Aralık Büyük Alevi Kurultayı’nın önemine dair PİRHA’ya konuştu. Sayın, Alevi örgütlerin bir arada görüntü vermesinin değerli olduğuna vurgu yaparak 25 Aralık’taki programın “kurultay” yerine “büyük dayanışma buluşması” şeklinde isimlendirilmesinin daha doğru olacağını vurguladı.
“Başta kamuoyu ve halka, siyasete, iktidara karşı duruşumuz ve birliğimizi gündemde tutmak çok önemli” diyen Sayın şu değerlendirmeyi yaptı:
“Büyük Kurultay demek, kavramsal olarak da yanılgıdır, görüşündeyim. Kurultay olabilmesi için federasyonlar dahil, cemevlerine kadar ‘Kurumsallığın’ tüm bileşenlerine kadar ve dışındaki Alevi bilim insanlarının, ehil, araştırmacı yazar, pir, mürşit, rehber, aydın, ȃşık ve benzeri kesimleri de içine alan şeffaflık nezdinde bir programlı ön hazırlık gerekir. Örneğin hangi ‘Atölye’ çalışmaları yapılmış ya da Aleviliğin esas derdi olan ‘Kendine has ve kendine özgünlüğü’, erkanları, ritüelleri, Yol muhabbeti, cemleri içerikte hangi noktalarda tartışılıp-görüşülmüş, taslaklar ön çalışmalar hazırlanmış?
Kendim örneğin, ‘Kurumsallık’ boyutunu hem içerden, hem de dışarıdan objektif olarak izlemeye çalışıyorum. Henüz öyle bir çalışmanın olmadığı aşikar.
‘Kurultay’ deyince dahi önemli olan Aleviliğin ‘farkındalığını’ yansıtacaksınız ki toplumumuz nezdinde yerini bulsun. Bizim derdimiz ne iktidar, ne siyaset, ne para-pul, ne makam, ne de saray. Bizim derdimiz biziz! Bütün özgünlüğü ile Yol’umuzun esası öğretisine göre ‘Kurumsal’ olarak da yetkinleşmemiz, kendimizi kendimizde bulmamız da yatmakta.
İBERETİ BABAMIZ şöyle der:
‘Yürekte gizlidir bizim derdimiz
Taklide inanmaz hiçbir ferdimiz
Nefsimizle iledir daim harbimiz
Cahili nadanla kavga gerekmez’
O bahsedilen refleksle diyelim, siz kalkıyorsunuz, tüm katmanlarıyla derin ve geniş toplumumuzda ‘Kurumsallığınız’ içinde tartışmadan ‘İbadet – İbadethane’ diye talepte bulunuyorsunuz! Muhtemelen ve belki buna ‘siyasi’ boyutlar dahilinde bir refleks denebilir. Bilinmelidir ki siyasetçiler ya da başkanlar/yöneticiler Aleviliğin içeriği ve tanımlanmasını böyle reflekslerle yapmaları büyük yanılsama olur!
Okunacak en değerli kitap insandır ki kendim buna kainat ve gezegeni de ekliyorum. ‘Bilimden gidilmeyen Yol’un sonu karanlıktır.’ Doğada ve kainat döngüsü sürecinde, insanda, bilimde ‘değişim-dönüşüm yasası esastır’ demiyor muyuz? Erkanlarını ve ritüellerini kadını erkeği eşitliğinde; arınmaya, müşgülatları çözümlemeye, eşit bölüşüme, toplumsal sıkıntı-sorunları birlikte çözümlemeye, doğaya ve insanlığa duyarlı ve Rıza Şehri’ne gidilen bu yeryüzünde, cennete-cehenneme inanmayan Alevi toplumuna, yalvarma/yakarma çağrıştıran bir talepte bulunabilir mi? Helal/haram kavramları Alevilikte olmasa da, 85 milyonun vergisinden olan bir bölümü cemevleri çimento, demir, arsa, dedelerin maaşı kabul edebilir mi? Laik bir ülkede inanç, din vergiden tahsil edilebilir mi? o bir damla hak olmayan ile gönül gözünün/gölünün/denizinin kirletilmesi ile Alevilik erimez mi?
“ÜLKENİN EN BÜYÜK AYIBI!”
Nadir Sayın, “Laik devlette esas olan nedir?” sorusunu gündeme getirerek sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Eğitime, öğretime, sanata, kültüre, gençliğine, istihdama, evrensel hukuka, adalete, (zihinsel-bedensel) sağlığa, sosyal yaşama bütçeden hem de en büyük pay vermektir. Diyaneti kapatın ve buyurun size o alanlarda 10 katlık bütçe hazır! Bu mücadeleden biz vazgeçemeyiz.
Demokrasi ve laik, hukuk Anayasası olan bir ülkenin en büyük ayıbı çağımızda halen ‘Din ile Devlet’ işini birbirinden ayırmamasında yatmaktadır! Başkaları ‘haram’ yiyorsa, o onların, varsın vicdanları ve ‘cennetliği’ ile ilgili olsun! Biz bu noktada söylem ve eylemimizi sonuna kadar yapmak durumundayız inancındayım.
Bizim derdimiz yaklaşık 20 ila 30 milyon (asimilasyon dahil) Alevilerin kendini kendinde bulmasıdır. Büyük buluşmamızla ve Aleviliğin farkındalığı ‘gerçekliğe Hü’ diyerek sonuç bildirgesiyle halkımıza umut ötesi heyecan verirsek, gelecek süreçte de hiçbir engelimiz kalmaz görüşündeyim. Biz de ‘iktidar olma’ gibi bir heves ve hırs olmasa da, o insan kaynağı gücümüzle iktidar indirir ve gerçek evrensel hukukun, demokrasinin, işte, güçte, aşta eşit paylaşımının ve ‘evrensel insan haklarının’ uygulamalara geçtiği bayrağını da dikeriz. Önemli olan kitlemizi bunlarla harekete geçirmekte!
Örneğin, hemen hemen bütün Alevi Kültür Merkezlerinde (AKM) ve cemevlerinde şu daha baştan (90’lı yıllardaki vakıf, derneklerden alıntılı hiyerarşik tüzüklü) feodal yapı nasıl giderilecek? Görevsel-fonksiyonel ‘Kurumsallık’ çalışma anlayışı somut konseptleri işte tam da orada ve ‘Büyük Kurultaylar’ bunlara ortam hazırlamakla olur. Bunlar içeriğinde toplumuna konsept, planlar sunuşuyla gerçekten hizmet etmiş olur.
72 millete aynı nazarla bakan bir felsefe ve inancın ‘tek ırkın’ temsilcisi de, Alevisi de olamaz bence. Olanın, olduğunda yanılsayanın ise nazarımızda, başta insanlığı tartışılır. Gençleri ile çağdaşlığın simgesi olma konumundaki Aleviliğimiz ve kadınları da eşiti olarak; ‘insan kadın, insanoğlu erkek’ gören bir anlayış, bir kere kendi iç dinamizminde de en az olan demokratik işleyişi ve ‘kurumsallığında’ bunların sağlanacağını kısa, orta, uzun dönemler için somut konseptler sunmalıdır.
‘Büyük kurultaylar’ onların ön çalışmalarını teşvik eden ve gerçekleştiren süreç sonrası yapılan, geniş kitleye ulaşan bir araya gelmelerdir!”
“ALEVİ ÖRGÜTLERİNİN EYLEM PLANLARI OLMALIDIR”
Şair Nadir Sayın, kurultay sonrasındaki eylem planlarına ve geleceğe dair Alevi örgütlerinin ne yönde söz kurması gerektiğini de değerlendirdi. Yapılacak eylemlerin “Alevice” olması gerektiğini vurgulayan Sayın, şöyle devam etti:
“Öncelikle içeriğimiz noktalarında bizleri toplum olarak hazırlayan, sürecine toplumun tüm katmanlarını temsili; kendini kendinde arayan, insan kaynağı gücünü kazandıran, kısaca gerçek ‘Büyük Kurultaylara’ hazırlayan eylem planları olmalıdır diye düşünüyorum. Sanıyorum konumuzun en can alıcı noktası bu. Mevcut süreçte tüm Türkiye toplumu, diğer onlarca farklı inançlar, değerler, ideolojiler (insanlığı ve doğayı katletme zihniyeti, diğerini yok etmek, ırkçılık ötesine gidemez, ezme ve zulüm etme ile hırs ve kinliler dışında) bütün halk katmanları için de laiklik ve Evrensel Hukuk/Demokrasi, aş-iş, eğitim-sağlık alanlarında eşitlik mücadelesine devam. Belki bu büyük dayanışma buluşmasında bu sürecin tüm diğer demokrat sivil örgütlerle ve sol/sosyalist siyasi boyutlarla daha da pekiştirilmesi, eylem ve uygulamaların program dahilinde getirilerek topluma rehberlik yönünde ilerlemesi.
Aleviliğin içeriği, ilkeleri ve onun kendine özgü bir inanç, yaşam anlayışı, felsefesi boyutlarında ise, kurumsallığın topluma, kamuoyuna yansıması tabii ki saatlerce, günlerce konuşulup, kitaplar yazılabilir.”
Eren GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.