PİRHA- Enver Cemal Şahin, bir bütün olarak Alevi inancına dönük saldırıları “laiklik” vurgusu yaparak eleştirdi. Cemevlerinin statüsü hakkında süregiden tartışmalara da değinen Şahin, “Cemevleri Alevilerin inanç ve kültür merkezidir. Buna devleti yönetenler karar veremez. Bu kararı inanç mensupları verir” dedi.
Yol hizmet yürütücüsü Enver Cemal Şahin, cemevlerinin “Konut” statüsünde değerlendirilmesine dair konuştu. “Ülke, dogmatik fikirlerle değil, insan aklını özgürleştiren fikirlerle yönetilmeli” diyen Dede Şahin, devlet yönetiminin, cemevlerini yorumlama yetkisine sahip olmadığını vurguladı.
“CEMEVLERİNİN TARİFİNE BU İNANCIN SAHİPLERİ KARAR VERİR”
Cemal Şahin, “Cemevleri ne bir ticarethane ne de konuttur. Cemevleri Alevilerin inanç ve kültür merkezidir. Buna devleti yönetenler karar veremez” diyerek sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:
“Cemevlerinin tarifine bu inancın sahipleri karar verir. Bilindiği gibi bu topraklar etnik, dinsel, çok kültürlü bir yapıya sahip. Altmışın üzerinde ayrı ayrı etnik kökenden toplumlar ile birlikte yaşıyoruz. Yirminin üzerinde ayrı din ve inançtan gelen toplulukla birlikte yaşıyoruz. Yine otuzun üzerinde anadili ayrı olan topluluklar var.
Türkiye Cumhuriyeti bu haliyle çok kültürlü bir yapıya sahip. Aslında bu ülkemizin kültürel zenginliğinden kaynaklanıyor. Barış içerisinde, kardeşçe, birlikte yaşayabilmek için laik devlet düzenini benimsemek gerek. Laik devlet düzeninde vatandaşa hizmet götürürken devlet organları, vatandaşın dinine, inancına bakmaz. Çünkü devletin dini olmaz. Devlet, dinler karşısında eşit mesafede durur.
Çok kültürlü bir yapı içerisinde, birlikte, kardeşçe yaşamamızın şartları çağdaş, demokratik, laik, insan hakları ve hukukun üstünlüğü yönünde olmalı. Bu kurallara hepimiz uyuyacağız ancak farklı inanç ve dine inananlar da din ve inancını özgürce yaşayacaklar. Ancak din ve inancını özgürce yaşarken doğaya, çevreye, insanlığa zarar vermeyecek. Ama din ve inancını yapmak isteyenler, giderlerini de kendilerinin karşılaması lazım. Eğer devlet tarafından karşılanırsa bu yine sorun yaratır. ‘Sana çok verildi, bize az verildi’ diye problemler çıkar. O nedenle çağdaş toplumlarda bu nasıl karşılanıyorsa ülkemizde de o tür uygulamaların yapılması lazım.”
ÖNCELİK DİYANETİN KAPATILMASI!
Enver Cemal Şahin, laik ülke düzeyine ulaşmak için öncelikle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın işlevine son verilmesi gerektiğini belirterek “Camiye giden vatandaşlar, caminin yapımı da dahil hacısının, hocasının ve tüm giderlerini kendileri karşılamalı. Cemevine gidenler, cemevinin bütün masraflarını; anasının, dedesinin tüm masraflarını karşılamaları lazım. Ülkemizdeki inanç sahipleri, kendi inanç kurumlarının masraflarını kendileri karşılamalı. Ancak böylelikle çağdaş ülkeler düzeyine çıkarız. Yoksa bu tartışmalar; cemevinin elektriğini, suyunu ödemek de bir çözüm değildir. Bunlar geçici çözümdür, sorunu biraz öteler” ifadelerini kullandı.
“DEVLETİN İBADET YERLERİNİ BELİRLEME LÜKSÜ YOKTUR”
Şahin, konuşmasında Alevi inancının devlet eliyle şekillendirilmeye çalışıldığı konusuna da değindi. Alevi inanç tarihinin “1400 yıl önce başlatıldığı” bilgisinin yanlış olduğunu vurgulayan Dede Enver Cemal Şahin şunları söyledi:
“Niye 2000 ya da 3000 yıldan beri değil de 1400 yıl? Bu inancın ne zaman başladığının bir belgesi elimizde yok. Elimizdeki tek belge 1400’lü yıllardan itibaren cemler yapılmaya başlanmış. Onun ötesinde gerek Selçuklular döneminde gerek önceki dönemlere dair bilgimiz yok. Çünkü birçokları İslamiyet ile başlatıyor fakat İslamiyet içerisinde cem yoktur. Kadın-erkek birlikte ibadet yapmak yoktur.
Devletin bir inanç sahiplerini ibadet yerlerini belirleme lüksü yoktur. İnsanlar neye inanıyor, ne şekilde ibadetlerini yapmak istiyorlarsa, cemevinde de yapabilirler camide, kilisede ya da açık havada da… İnsanlar, inandıkları şekilde ibadet yapabilirler. Devlet, cemevleri için ‘Alevilerin ibadet yeri değil’ ya da ‘İbadet yeri’ demekle cemevleri Alevilerin ibadet yeri olmaz. Bu karar inanç sahiplerinin kendilerine bağlıdır.”
“MÜCADELE VERMEDEN HERHANGİ BİR HAKKA SAHİP OLAMAYIZ”
Cemal Şahin, Alevi çatı örgütlerinin, elektrik faturalarının yüksek gelmesi sonrasında “borçları ödememe” kararını da değerlendirdi. “Bu yapılan, demokratik kurallar içerisinde bir mücadele sistemidir” diyen Dede Şahin, “Yani bir mücadele ve emek vereceksin ki bir hakkı alasın. Bu bir hak mücadelesidir. Alevi örgütlerinin bu mücadelesini olumlu karşılıyorum. Yoksa bizler mücadele vermeden herhangi bir hakka sahip olamayız” dedi.
Enver Cemal Şahin son olarak, Nazımiye Kaymakamının, Düzgün Baba Cemevi yönetimine dönük tehditlerini yorumlayarak şunları söyledi:
“Bir ülkede egemen olan inanç, diğer inançları kendi potası içerisinde eritir. Bütün diğer grupları kendi görüş doğrultusunda bir düşünceye getirmek ister, daha doğrusu asimile eder. Türkiye’de yıllardan beri zaten sade Aleviler değil, birçok inanç sahibi de asimile oldu. Bazıları ise yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı.
Ülkemizde çok güzel kültürleri, öğretileri olan Ezidiler ve Süryaniler yok oldu. Birçoğu artık ülkemizde kalmadı. Bir kültürü yok ederek bunlar ülkeye zarar veriyor. Çünkü her inancın, toplumun kendine göre değerleri, güzellikleri vardır. Bu güzellikleri yaşatmak o topluma zenginlik kazandırır.”
EREN GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.