PİRHA-Sağlık örgütleri, “Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü” dolayısıyla açıklama yaptı. Açıklamada ” İflas eden sağlık sistemi sağlıkta şiddetin daha da artmasına zemin hazırlamıştır. Artık hiçbir sağlık ve sosyal hizmet emekçisinin kılına zarar gelmesine tahammülümüz kalmamıştır” denildi.
“Dr. Ersin Arslan’ı ve sağlıkta şiddet sonucu yitirdiklerimizi unutmadık” diyen sağlık örgütleri, 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde Ankara Tabip Odası (ATO) Toplantı Salonunda basın açıklaması düzenledi.
Açıklama, Dr. Ersin Arslan‘ı ve sağlıkta şiddet sonucu hayatını kaybedenler için saygı duruşu ile başladı
Ankara Dişhekimleri Odası, Ankara Tabip Odası, Birinci Basamak Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Ankara Şubesi, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği adına açıklama metnini SES Ankara Şube Eş Başkanı İbrahim Kara okudu.
“SAĞLIK ÇALIŞANLARI HASTALAR İLE KARŞI KARŞIYA GETİRİLİYOR”
İbrahim Kara, 17 Nisan 2012 tarihinde bir hasta yakınının bıçaklı saldırısı sonucu yaşamını yitiren Dr. Ersin Arslan’ı anarak, “Türk Tabipleri Birliği, bu acı günü “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” ilan etti. Dr. Göksel Kalaycı (2005), Dr. Ali Menekşe (2008), Dr. Ersin Arslan (2012), Dr. Kamil Furtun (2015), Dr. Aynur Dağdemir (2015), Dr. Fikret Hacıosman (2018), Dr. Ekrem Karakaya ve güvenlik görevlisi Tuğrul Okudan’ı (2022) sağlıkta şiddet sonucu yitirdik. Binlerce sağlık ve sosyal hizmet emekçisi de bu saldırılarda yaralandı, sakat kaldı, mesleğini bıraktı.
Sağlıkta şiddeti sadece öfkeli hasta ve hasta yakınlarının saldırılarından ibaret bir toplumsal olgu olarak görmek yeterli değildir. Toplumumuzda günden güne yaygınlaşma eğilimi gösteren şiddet eylemleri sağlık kurumlarını ve çalışanlarını ciddi biçimde etkilemekte, sadece şiddet görme endişesi dahi çalışanların tedirginliğine, tükenmişliğine neden olmaktadır. Sağlıkta şiddetin önlenmesinde sağlık çalışanlarına yönelik hakların, şiddet uygulayanlara yönelik yaptırımların ve güvenliğe yönelik önlemlerin hepsinin birlikte ele alınması gerekmektedir. Şiddetin kaynağı bir olmadığı gibi çözümü de bir değildir. Sağlıkta Dönüşüm Programının ve sağlık hizmetlerinin piyasalaşmasının bir sonucu olarak sağlık alanında yaşanan sorunlar, sağlık çalışanı-hasta ilişkisini zedeledikçe, sağlık çalışanları yaşanan olumsuzlukların sorumlusuymuş gibi hastalarla karşı karşıya getiriliyor” dedi.
“ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE YÖNELİK ETKİLİ BİR ÖNLEM ALINDIĞINI GÖRMÜYORUZ”
Ankara’da da bütün sağlık kuruluşları şiddet mahalli olmuş durumda olduğunun altını çizen Kara,”Sağlıkta şiddet önlenebilir bir olgu olmasına karşılık ortalama her 24 saatte 30’dan fazla sağlık çalışanı görevi başında sözlü veya fiziksel şiddete uğruyor. 2021 sonrası veriler açıklanmasa da 2023 sonu itibariyle Beyaz Kod sistemin120binden fazla şiddet bildirimi yapıldığını tahmin ediyoruz. Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği-İMDAT’ın 2023 yılında şiddet verilerine ilişkin yaptığı çalışmada şiddetin bir önceki yıla göre % 86 artış gösterdiğini, sadece medyaya yansıyan 457 şiddet vakasının % 43’nün hemşirelere, % 41’nin ise hekimlere yönelik olarak gerçekleştiğini, giderek artan oranda da kesici, delici aletler ile silahların devreye girdiğini görüyoruz. Bu ağır tabloya karşın, Sağlık Bakanlığı tarafından sağlıkta şiddetin önlenmesine yönelik etkili bir önlemin alındığını görmüyoruz.
Ankara’da da bütün sağlık kuruluşları şiddet mahalli olmuş durumda. Acil servislerden aile sağlığı merkezlerine, özel hastanelere kadar şiddet her yere yayılmış durumda. Öyle ki Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi acil servisinde patlayan silahtan çıkan mermilerden sağlık çalışanları kıl payı kurtuldu. Yetkililerden ne bir açıklama geldi, ne bir önlem hayata geçirildi” diye ekledi.
“SAĞLIKTA ŞİDDETİ TÜRKİYE’DEKİ KUTUPLAŞTIRICI SİYASİ İKLİMDEN AYRI DÜŞÜNMÜYORUZ”
Sağlıkta şiddeti önlemenin öncelikle siyasi iktidarın ve Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluğunda olduğunu belirten Kara şunları söyledi:
“Ancak sağlıkta şiddetin azaltmak yerine şiddeti besleyecek bir yönetsel tutumda ısrarcı olunuyor. Ne yazık ki, sağlıkta şiddet, artık sorun çözme aracı olarak başvurulan doğal bir davranış ve düşünce biçimine dönüştü. Sağlık çalışanlarına hakaret, küfür, tehdit, aşağılama, darp ve hatta cinayet, sorunlar karşısında başvurulan genel geçer bir yöntem halini aldı.
Sağlıkta yaşanan şiddeti Türkiye’deki kutuplaştırıcı siyasi iklimden ve toplumsal şiddetten de ayrı düşünmüyoruz. Sağlık ortamındaki şiddet, sıklıkla hasta ya da hasta yakınlarından sağlık çalışanlarına yönelse de, aslen sorunun sağlık sistemi olduğu açık olarak görülebilir. Bu nedenle, uygulanmakta olan sağlık politikalarını ele almadan gösterilecek hiçbir yaklaşım sağlıkta şiddetin çözümüne yönelik etkili bir çözüm ortaya koyamayacak.
“SAĞLIKTA ŞİDDETİ ÖNLEME YASASİ CAYDIRICI OLARAK DÜZENLENMELİ”
2003 yılından bu güne yanlış uygulanan sağlık politikaları sağlık çalışanlarının saygınlığını ve mesleki itibarını ortadan kaldırmıştır. Şiddetin önlenmesi için yapılması gereken, sağlık çalışanlarının mesleki itibarının tekrar kazandırılmasıdır. Ayrıca sağlıkta şiddeti önleme yasasının şiddeti önleyici ve caydırıcı olarak düzenlenmesi gerekir.
Sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik yapılacak bir düzenlemede sağlık çalışanlarına yönelik her tür şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceği, aksine şiddet faillerinin cezalandırılacağı düşüncesi yerleştirilmelidir.
“İFLAS EDEN SAĞLIK SİSTEMİ ŞİDDETİN ARTMASINA ZEMİN HAZIRLAMIŞTIR”
Sağlık Bakanlığı’nın görevleri arasında; halkın sağlığını korumanın yanı sıra sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve sağlıklı, şiddetten uzak bir yaşam sürmeleri için gerekli çalışma ortamının oluşturulması da yer alır. Sağlık emek ve meslek örgütleri defalarca bu şiddet ortamını düzeltecek, iyileştirecek öneriler sunarken, siyasi iktidar bu önerilere kulaklarını tıkayarak yanıt verdi.
Sonuç ortadadır: İflas eden sağlık sistemi sağlıkta şiddetin daha da artmasına zemin hazırlamıştır. Artık hiçbir sağlık ve sosyal hizmet emekçisinin kılına zarar gelmesine tahammülümüz kalmamıştır.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.