PİRHA – Sosyolog Veli Saçılık, 28 Mayıs’ta yapılacak 2. tur Cumhurbaşkanlığı seçimine dair konuştu. “Toplumların karnı acıktıkça, özgürlüğe ihtiyacı oldukça hiçbir saray yerinde duramamıştır” diyen Saçılık, “Bu oyunu bozabiliriz” mesajını verdi. Saçılık Saray rejiminin halkın bilincini çaldığına işaret etti.
Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işine son verilen Sosyolog Veli Saçılık, 14 Mayıs seçimlerini yorumladı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2. tura kalmasını “Beklenen sonuç” olarak değerlendiren Sosyolog Veli Saçılık, “Biz öncelikle Kılıçdaroğlu’nu neden destekledik? Kılıçdaroğlu’nun gerçek anlamıyla bir demokrasi çözümü ortaya koyduğunu ya da Kürt sorununda genelde Alevilerle, emekçilerle ilgili sorun koyduğunu görmedik. Ama şunu biliyorduk; eğer saray rejimi çözülürse, saray rejimi çözüldüğünde istibdat rejimi dağılmış olacak. Dolayısıyla kartlar yeniden karıldığında toplumda ezilen halklar da tekrar söz sahibi olacaklar, bu açıdan destekledik” diye belirtti.
“BU OYUNU BOZABİLİRİZ”
2. turda Kemal Kılıçdaroğlu’nu niçin desteklemek gerektiğini ise Veli Saçılık, şu sözlerle detaylandırdı:
“Saray rejiminin hala Tayyip Erdoğan üzerinden çözülme ihtimali çok yüksek. Kılıçdaroğlu hangi söyleme sarılırsa sarılsın, ne yaparsa yapsın saray rejiminin kaybetmesi demek istibdat rejiminin dağılması yeniden Kürtlerin, emekçilerin, halkların söz sahibi olacağı anlamına gelir. Bu açıdan 2. turda kesinlikle Kılıçdaroğlu’nu desteklemek gerekiyor. Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun ezici bir çoğunlukla yenilme ihtimali, insanlar umutsuzluğa düştüğünde %60’ı Tayyip Erdoğan, %40’ı Kılıçdaroğlu aldığında böyle bir durumda Tayyip Erdoğan’ın dünyaya ‘ben patronum’ diyerek göstermesi ve Türkiye’deki her türlü baskıyı, zulmü yapabilme ihtimalini açığa çıkarır ki bu çok tehlikelidir.
Şimdi muhtemelen Tayyip Erdoğan şunu yapacak; Kürtlere, solculara Kılıçdaroğlu’nun sağcı söylemlerini öne çıkaracak, sosyal demokratların umutsuzluklarını körükleyecek, herkesi sandıktan uzak tutmaya çalışarak ve ezici bir galibiyet almaya çalışacak. Buna izin vermemek lazım. Matematiksel olarak şunu da söyleyeyim. Ortada 2 – 2,5 milyon oy meselesi var. 1 milyon 250 bin oy yer değiştirdiğinde kesinlikle Tayyip Erdoğan yenilebilir durumda. Matematik olarak hesaplandığında bu da toplumsal alanda bir seferberlik, gerçek anlamıyla da bir umut yaratma, sarayın gidişi yönünde de net bir duruş sergilemeyle biz bu oyunu bozabiliriz.
“PARTİLİLERİNİ SAHAYA GÖNDERMESİ LAZIM”
Kılıçdaroğlu’na çevresindekiler şöyle empoze ediyorlar: ‘Sen eğer göçmen karşıtı, genel sağcı söylemlerde bulunursan Sinan Oyan’ın oylarını alırsın ve dolayısıyla da denge değişir.’ Halbuki şunu gördük biz, göçmen karşıtı sözler etmek bir yana Tayyip Erdoğan ‘Hiçbirini göndermeyeceğim’ dedi. Sağ kesimden gayet sağlam bir oy aldı. Ya da Tayyip Erdoğan, geçmişte Kürt meselesi ile ilgili çeşitli sinyaller verdiğinde de yine oyları düşmemişti. Burada mesele sağcıya daha sağcı bir söylemle gittiğinizde oylarınız artar değil, sahici söylemler ve gerçek çözümlerle ve durduğunuz yerde sağlam durduğunuzda her şey değişir. Kılıçdaroğlu’nun bunu kavraması lazım.
Sağcılarla sağcılık yarıştıran bir yerde değil, gerçek anlamda şu anda toplum bir ekonomik çöküntü yaşanıyor. Ekonomik çöküntünün bir çıkış yolunu göstermesi gerekir. Aynı zamanda tek adam rejimi mi parlamenter sistem mi demokrasi mi ikilemeni çok net bir biçimde ortaya koyması lazım. Ayrıca da bir parlamenterist tarzda oturduğu yerden konuşan değil, bütün partililerini sahaya göndermesi lazım. Bizim açımızdan da şunu söyleyeyim; biz, Kılıçdaroğlu’na bel bağlamıyoruz. Genel anlamda devrimci muhalefet, Kılıçdaroğlu’na bel bağlamıyor, herkes kendi kitlesi ile Kılıçdaroğlu’na ya da onun çevresindekilerine rağmen bir demokrasi mücadelesi veriyor. Öyle ya da böyle muhalefetin demokrasi mücadelesinin bir parçası haline dönüştürebileceğini düşünüyor. O yüzden bizim Kılıçdaroğlu’nun ne kadar doğru ya da ne kadar yanlış söylediği üzerinden bir söylemimiz olmaz.”
“SARAY REJİMİ OY DEĞİL, HALKIN BİLİNCİNİ ÇALIYOR”
Veli Saçılık, 28 Mayıs seçimlerine giderken nasıl bir söylem geliştirilmesi konusuna da değindi. Saçılık, “Bugünden itibaren daha yekpare bir duruş sergilemek zorundayız” diyerek şu değerlendirmeyi yaptı:
“TİP, Yeşil Sol Parti ve bütün devrimciler; Kürtler, Aleviler hep bir araya gelmeli ve söylemlerini ‘Biz bu oyunu bozarız’ sloganıyla ‘saray rejiminin bize kurduğu bu kumpas sistemini bozarız seferberliğine’ dönüştürebiliriz.
Ben, Kılıçdaroğlu’nun söylemlerine kitlenin kulak astığını düşünmüyorum. Söylemlerini kimse dinlemedi. Hatta Kürtlerin hiç haz etmeyeceği birçok cümle kullandı. Kürtler de bunu dinlemedi, kendisine oy verdi. Dolayısıyla burada söylemlerin değil, gerçek anlamıyla sahada olmanın getirdiği bir şey var. Saray rejimi şunu yaptı; bütün devlet olanaklarını, havuz medyası ile birlikte Diyaneti, polisi, kaymakamı, valisi, Aile Bakanlığı ile toplumu sarmaladı ve bir baskı sistemi ile onları kendine oy vermeye, biat etmeye yönlendirdi. Şimdi tersinden köy köy, mahalle mahalle gezebilecek ve gerçek anlamıyla toplumu dönüştürebilecek bir söyleme ihtiyacı var. Yani CHP’ye önereceğim ama olmayacak; tabii bir parlamento partisi olmaktan ziyade bir halk partisi; adında da ‘halk’ var, halk partisi olmayı tercih etmeli. Halkın içerisinde olmalı. Belki Sarıgül’ün kendisi iyi bir örnek değil ama Mustafa Sarıgül’ün insanlara dokunan, sahada kucaklaşan tarzı iyi bir tarzdır.
Bunu zaten Kürt hareketi yapıyor, sosyalistler de kısmen başarıyorlar. Kendi kesimleriyle sahici ilişkiler kuruyorlar. Meclis partisi olmaktan, bir halk partisine doğru gidişatın sinyali verilirse bence kitlelerin dönüşümü daha mümkün.
‘Ben bu ülkeden sıkıldım, gideceğim’ falan diyorsanız eğer sizin yeterince tuzunuz kuru demektir. Gidebilecek olanaklarınız vardır ya da ‘bu halktan bir şey olmaz’ gibi söylemleriniz varsa aslında siyaseti bilmiyorsunuz demektir. Şu anda olan şey şu; Türkiye bir ekonomik çöküntü içerisinde. Türkiye’nin çok büyük siyasal sorunları var ve bu siyasal sorunlar buradaki halk ile çözülecek. Halk, saray rejimi tarafından esir almış alınmış durumda. Tayyip Erdoğan veya saray rejimi oy çalmıyor, çaldığı şey bir kere halkın bilincidir. İkincisi ise seçimi çalıyor. Kendisinin uymak zorunda olmadığı bütün kuralları muhalefeti uymaya zorluyor.”
“SANDIKLA DOĞMADIK, SANDIKTA ÖLMEYECEĞİZ”
Sosyolog Veli Saçılık son olarak “Umutsuzluğa düşmemek lazım” diyerek şu mesajı verdi:
“Bu oyunu bozabilecek biziz demek gerekiyor ve buradan açıklanan şu anda %45 oy hiç az bir oy değil. Kılıçdaroğlu, Aleviler dışında oy alamaz’ dediklerinde alabileceğini gayet göstermiş durumda. Toplumun ekonomik, siyasal taleplerini karşılayan ama bunu mutlaka söylem bazında değil, sahaya inen boyutta olursa her şey değişmese bile bir şeyler değişecek. Umutsuz olarak hiçbir yere varılmadı. Biz sandıkla doğmadık, sandıkta ölmeyeceğiz. Toplumların karnı acıktıkça, özgürlüğe ihtiyacı oldukça hiçbir saray yerinde duramamıştır, bu saray rejimi de yerinde duramayacaktır. Seçimle değil, bu halkın ferasetiyle, kesinlikle yenilecektir. Ben buna çok inançlıyım, moralim hiç bozuk değil.”
Eren GÜVEN-Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.