PİRHA-Roman Hakları Derneği Başkanı Yücel Tutal, çocukların eğitim alanında yaşadıkları ayrımcılığa dair konuştu. Tutal, pandemi süresince çocukların eğitime ulaşamadıklarını belirterek, “Öğrencilerin en büyük şikayetleri, okullardaki öğretmenlerin kendilerine olan davranışları oluyor. Ayrımcılığı ve ön yargıyı da ortadan kaldırmamız gerekiyor” dedi.
Roman Hafıza Çalışmaları Derneği (Romani Godi) pandemide Romanların yaşadığı sorunlara ilişkin kapsamlı bir raporu 13 Temmuz’da kamuoyu ile paylaşmıştı. Raporda, pandemi süreciyle birlikte Roman çocukların, yoksulluktan eğitim alamaz duruma geldiğine vurgu yapılmıştı.
Romani Godi’nin hazırladığı raporda, pandemiyle birlikte ailelerin çocuklarının okul ihtiyaçlarını gideremediğine vurgu yapılarak, “Roman çocukların en az yarısı, uzaktan eğitime katılabilecek teknolojik cihaza sahip değildi ya da internete erişimi yoktu. Roman çocuklarda okul terki arttı” bilgisi öne çıktı.
“İSTİHDAM ALANI ÇOK DARALDI”
Roman Hakları Derneği Başkanı Yücel Tutal da uzun yıllardır Ankara’nın Kale Mahallesi’ndeki dezavantajlı çocukların eğitimi için çalışma yürütüyor. Tutal, dernekleri bünyesinde oluşturdukları “Hayal Evi” projesi dahilinde çok sayıda aileye ulaşarak çocukların eğitimi konusunda yön veren bir pozisyona geldiklerinin altını çizdi. Ancak Altındağ ilçesindeki Roman nüfusunun yaşadığı zorluklara dikkat çeken Tutal, “2000’li yılların başı itibariyle burası göç vermeye başladı. Kentsel dönüşüm yıkımları çok fazla. İstihdam alanı çok daraldı. Artık insanlar geldikleri yerlere geri dönüyor ya da farklı yerlere gitmeye başladılar. Bohçacılığın artık cazip bir getirisinin olmaması sebebiyle buradaki göç hızlandı. Ama yine de Kale Mahallesi’nin yaklaşık 3800 kişilik nüfusunun neredeyse 2000 civarını Romanlar oluşturmakta” dedi.
“2 YIL BOYUNCA EĞİTİMDEN HİÇ YARARLANAMADILAR “
Romani Godi’nin raporunda, pandemi sürecinde Roman çocukların eğitimden uzaklaştırılmasına vurgu yapılırken Yücel Tutal da bu sorunun nedenlerini değerlendirdi. Roman Hakları Derneği bünyesinde çocukların eğitimini destekleyen projeler yürüttüklerini belirten Tutal, şunları söyledi:
“Nerede kötü bir olay varsa bundan en çok etkilenen her zaman dezavantajlı gruplar olmuştur. Bunların başında olan topluluklardan birisi de Romanlar. Dolayısıyla pandemide, depremde ve savaşlarda en çok etkilenenler hep Romanlar oldu. Pandeminin eğitim ayağında gerçekten Roman mahallelerinde durum içler acısıydı. En büyük sorunlardan birisi uzaktan eğitim oldu. Uzaktan eğitim için en önemli şey internet ve bilgisayardı. Ama Roman çocukların ne interneti ne de bilgisayarları vardı. Çocuklar sadece babalarının telefonlarından internetleri yettiği ölçüde yararlanabilirler. Pandeminin hemen ardından öğretmen ve ailelerle yapmış olduğumuz araştırmada pandemide sürekli derslere katılan sadece bir çocuk vardı. O 2 yıl boyunca çocuklar eğitimden hiç yararlanamadılar. Bizim yaptığımız Hayal Evi çalışmasına gelen 3. 4. sınıf öğrencilerinin dahi okuma yazma bilmediklerini görebilmiştik.”
“OKULLARDA ROMAN ÇOCUKLARA YÖNELİK AYRIM VAR”
Romani Godi raporunda pandemi sürecinde dezavantajlı grupların daha fazla yoksullaştığı, Romanların da bu toplumların başında yer aldığı belirtildi. Eğitim alanının maddi odaklı olması nedeniyle yoksullaşan toplumlar, bu alan da geri pozisyona düştü. Yücel Tutal, bu temelde Ankara’nın Kale Mahallesi’ndeki eğitimin durumunu şu sözlerle değerlendirdi:
“Romanlardaki eğitim durumu maalesef çok çok düşük. Şöyle söyleyeyim; Türkiye’deki Roman nüfusu 5 milyon. Şu anda üniversite okuyan 50 çocuk yoktur. Liseye devam konusunda çok ciddi problemler var. İlkokula başlama yaşlarının ya çok yüksek olduğunu ya da düzensiz yürüdüğünü görüyoruz. Özellikle ilkokuldan ortaokula ya da ortaokuldan liseye geçiş dönemlerinde ciddi kırılmaların olduğunu biliyoruz. Tabii ki eğitimin paralı olması; daha doğrusu parasız ancak parayla desteklenmesi gerektiğini bütün araştırmalar ortaya koyuyor. Biliyorsunuz ki Romanların büyük çoğunluğu günübirlik çalışan insanlar. Pandemide insanlar çalışamadıkları için para da kazanamadılar. Örneğin Roman Hakları Derneği’nin normalde hiç alanı olmasa da pandemi döneminde erzak dağıtmak zorunda kaldık. Çünkü hiç görmediğim şeylere şahit oldum. Dört zeytin, küçük bir parça peynir için insanlar her türlü riski göze alarak sıraya girip o yardımlardan yararlanmaya çalıştılar. Maalesef halen okullarda Roman çocuklara yönelik ayrımlar var. Çocukların en büyük şikayetleri, okullardaki öğretmenlerin kendilerine olan davranışları konusu. Okul ismi söylemeyeceğim ama örneğin bir velimize ‘Çocuğunu buradan al. Bu okulda senin çocuğun yapamaz” denilerek Roman çocuklarının yoğun olarak gittiği okullara götürmesi tarif ediliyor. Türkiye’nin birçok yerinde birçok öğretmenin uyguladığı bir tutum bu.
“ÖNCELİKLE AYRIMCILIK VE ÖN YARGI ORTADAN KALDIRILMALI”
Ben aslen Çanakkale Bigalıyım. 8 yıl önce memleketimde çocuklarımı okutmaya çalıştım. Okul başladıktan bir hafta sonra çocukların sürekli aynı 3 dersi gördüğünü fark ettim. Bu durumu öğretmene sordum. ‘Siz, resim, müzik, beden dersi dışında ders yapmıyor musunuz?’ dedim. ‘Başka ders yapsak ne olacak? Bu çocuklar ya müzisyen olacak ya da sepetçi. Ne diye uğraşalım? Onları da yormayalım kendimizi de yormayalım” cevabı ile karşı karşıya kalabiliyoruz. Yine bir okulda Roman çocukların sadece bir sınıfta olduğuna rastladık. Okula gerçekten durum öyle mi diye gittik. Okula girdiğimizde nöbetçi öğrenciye ‘Roman sınıfı nerede?’ diye sorulduğunda çocuk direkt sınıfı gösterdi. Sınıfa gittiğimizde kara tahta ve eski sıralar vardı. Ama diğer sınıflara baktığımızda pırıl pırıldı, bilgisayarlar dahi vardı. Müdüre neden böyle bir şey yaptığını sorduk. Seviye tespit sınavına göre yerleştirdiğini söyledi. ‘Bütün çocukların Roman olması tuhaf değil mi? Başka başarısız çocuk yok mu?’ diye belirttim. Seviye tespit sınavı ile çocukların bir sınıfa yerleştirilmesinin yasak olduğunu söyledim. Ben de geçmişte satranç antrenörlüğü yaparak okullarda çalıştığım süreçte bunu biliyordum. Sınıfların dağıtılmaması takdirde basına haberdar edeceğimizi söyledik ve bir gün sonrasında sınıflar dağıtıldı. Benzer durumlara elimizden geldiğince müdahale ediyoruz ama bizim duymadığımız kim bilir kaç olay vardır böyle. Evet bizlerin rol model eksikliği olabilir, eğitime gerekli desteği veremiyoruz, bunun çok farkındayız. Çocuklarımızı çok erken yaşta evlendiriyoruz. Bunlara yönelik çalışmalarımız da var. Ama bir taraftan da Milli Eğitim Bakanlığı’nın, devletin de bize destek olması gerektiğinin altını çiziyoruz. Özellikle ayrımcılığın ve ön yargının ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar yapılması gerektiğini söylemek istiyorum.”
“TOPLUMSAL BİR HAREKET LAZIM”
Yücel Tutal, Roman çocukların eğitimi önündeki dezavantajı ortadan kaldırmak adına yapılması gerekenleri de sıraladı. Tutal, “Şayet eğitimi düzeltmek istiyorsak sadece eğitimi değil istihdamı, barınmayı, sağlığı, ayrımcılığı ve ön yargıyı da ortadan kaldırmamız gerekiyor” dedi.
Tutal şöyle devam etti:
“Topyekün bir hareket olması gerekiyor. Bu tek başına devletin çözebileceği bir sorun değil toplumsal bir sorun. Bir zamanlar hani bütün çocuklar okula denilmişti işte onun gibi toplumsal bir hareket lazım. Ayrıca takip sisteminin de çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu işin gerçekten ciddi alınması gerekir. Hani İşte ‘biz açılım yaptık’ deyip bitmemesi gerekiyor. ‘Roman strateji eylem planı çıkarttık’ denildi ama işlemedikten sonra onu çıkarmış olmanızın bir anlamı yok. Ve bizim her eğitimde, her toplantıda, her bir araya geldiğimizde söylediğimiz bir şey var; çözümü arıyorsak eğer bizsiz çözüm olmaz. Sorunun mağdurları olan bizler sorunun ve çözümün içinde olmak zorundayız.”
Eren GÜVEN-Buse Nehir DEMİR/ANKARA
Yoruma kapalı.