Alevi Haber Ajansi

Ressam Şenol Yorozlu: Her toplumsal olaya tavrımı sanat ile ifade ediyorum-VİDEO

PİRHA- Sivas Katliamı gibi birçok toplumsal olaya sanatıyla eleştirel bakabilmenin birçok örneğini sergileyen Ressam Şenol Yorozlu, “Ben her toplumsal olayda resimlerim ile buna cevap vermeye çalıştım. Bu topluma aitim ve her toplumsal olaydan sorumluyum. Ben tavrımı sanat ile ifade ediyorum” dedi.

50 yıldan fazla sanat hayatıyla toplumsal olaylara gözlemleriyle kavramsal düşünceyi tuvallerine aktaran Ressam Şenol Yorozlu, bu olaylara eleştirel bakabilmenin örneklerini eserlerinde çokça sergilemiş.

Ülkenin karanlık tarihine damgasını vuran yedi darbeyi gören ve kendisini ‘darbe kuşağı çocuğu’ olarak adlandıran Yorozlu, ayrıca 1993 yılında Sivas Madımak otelinde katledilen 33 kişinin anısına düzenlenen galeride ayrıca bulunarak katliama yönelik tepkisini sanat ile buluşturmuş.

Kendinin topluma ait olduğunu ve güncelle birlikte tarihi her toplumsal olaydan sorumlu olduğunu kaydeden Yorozlu, bu tavrını ise sanatı ile ifade ettiği dile getiriyor.

Yorozlu sokakta, otobüste, dolmuşta, sinemada, doğada, pazarda topladığı her şeyi karikatür, makale, yazı ve fotoğraf olarak biriktirerek toplumdan böyle beslendiğini ve kaynaklarını tekrar gözden geçirerek masaya yatırdığını ifade etti.

Kavramsal düşünceyi tuvallere aktaran Ressam Şenol Yorozlu 10 yıl aradan sonra İstanbul’da açacağıizleyicilere tarihsel, estetik ve düşünsel anlamda yeniden yeni kapılar aralıyor.

Brieflyart’ta 06 Ocak 2023’te açılacak olan sergi, Salı-Cumartesi günleri saat 10:00 – 18:00, Pazar günleri 13:00 – 18:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

“7 DARBE GÖRDÜM; TOPLUM BU DARBELERDEN YARA ALDI”

-Öncelikle yıllar sonra bir sergi yapıyorsunuz. Ve 42 yıl önce gerçekleştirilen 12 Eylül darbesine bir atıfta bulunuyorsunuz. Yıllar sonra böyle bir konu ve isimle sanatseverle buluşmanızın nedeni nedir? 

Şenol Yorozlu: Biliyorsunuz 12 Eylül darbesi oldu ve Türkiye’de başka şeyler olmaya başladı. Bugün yaşanan şeyler o öykünün ürünleridir. Ve bugün yaşanan rezillikleri görüyoruz. Ve ben bunlarla son derece ilgiliyim. Yetmiş iki yaşındayım ve yedi tane darbe gördüm. İlk darbe kelimesini 1o yaşında iken  1960 darbesinde duydum. Tabi anlamıyorduk. O sırada sinemada bir Fransız filmi oynuyordu. Film bir anne ve babanın gayrimeşru ilişkisini anlatıyor. Çocuk, her seferinde o anne babanın ilişkisinden darbe alıyor. Film bittiğinde babam filmden hiçbir şey anlamadığını söyledi. Ben o zaman fark ettim. Yani film başka bir şey söylüyor. Ben bu darbelerin bu ülkeyi çok zarar verdiğini düşünüyorum. Çünkü biz vatandaş olarak bunları hissettik. İçeride olanlar başka türlü hissetti, dışarıda kalanlar yani başka türlü darbe aldı. Herkes bir şekilde bu darbelerden yara aldı. Ben bunların izini sürüyorum. Ve o yüzden ben alışılmış sanatın dışında sanat yapıyorum. Her darbe bu ülkeyi ekonomik, kültürel yaşamdan insan ilişkilerine kadar çokça geriye götürdü. Ben kendime ‘darbeler kuşağı çocuğu’ diyorum. Ortadoğu uzmanı ve CIA’nın Türkiye Şefi Paul Henze, 12 Eylül darbesini ABD Başkanı Jimmy Carter’a “bizim çocuklar başardı” diyerek üflemişti. Bunu unutmamak gerekir.

“RESİM GALERİLERİM ENGELLEMEYE ÇALIŞILDI”

-Bu darbenin size ve sanatınızı icra etmenize dair yansımaları nasıl oldu? O dönemde ülkede miydiniz? 

Şenol Yorozlu: 17 yaşından itibaren bütün darbeleri gördüm. Belirli zamanlarda İsveç’e gelip gitmelerim oldu. Ben sanatımda ülkemden besleniyorum. İsveç’te besleneceğim bir sanat yoktu. Darbe zamanlarında politik ve anarşik tavırlı resimler yapıyordum. Darbenin benimde sanatıma müdahalesi elbette dolaylı oldu. Resim galerisi açtığım yerin sahipleri ve çalışanları bir takım garip insanların sergiye gelerek, ‘Bu adamın sergisini niye açıyorsunuz?’ dediklerini söylüyorlardı. Yıllar sonra karşılaştığım bir tanıdığım bu garip insanların kendine gelerek resim galerimin yapılmaması için uğraştıklarını söylemişti.

“BEN TOPLUMA OLAYLARDAN SORUMLUYUM; SİVAS BANA ÖLÜMÜ ÇAĞRIŞTIRIYOR”

-Sivas Katliamı başta olmak üzere toplumsal hafızamızda derin yaralar bırakan olaylarla ilgili ortak çalışmalarda yer aldınız. Resimlerinizin gelecekteki benliğimizde nasıl bir yer edinmesini istersiniz?

Şenol Yorozlu: O dönem Sivas’ta 32 insan katledilmişti ve yakılmıştı. Madımak’ı unutmamak gerekiyordu. Gayrimüslim bir arkadaşımız bu etkinliğe 32 sanatçı arkadaşı davet etti. Her sanatçının resmi sergilendi. Aziz Nesin’i de yakacaklardı biliyorsunuz. Meşale karanlığı aydınlatandır. O gün her sanatçıya meşale verdiler ve o her sanatçı resimlerini yaktı. Sivas Madımak’ta yakılanların aileleri ile tanıştık. O resimler İstanbul Beşiktaş Belediyesi’nin resim sergisinde sergilendi. Ben her toplumsal olayda resimlerim ile buna cevap vermeye çalıştım. Ben bu topluma aitim ve her toplumsal olaydan sorumluyum. Ben tavrımı sanat ile ifade ediyorum. Sivas bana hep ölümü çağrıştırıyor.

“BESLENDİĞİM KAYNAK TOPLUMDUR, SÜREKLİ GÖZLERİM”

-Şiir ya da farklı sanat disiplinleri eserlerinizde sizi besliyor mu? Yoksa beslendiğiniz kaynak resim sanatının tarihsel birikimi mi?

Ben şiiri çok severim. Çokça sevdiğim şair de var. Hem Türkiye, hem batı hem de Ortadoğu sanat tarihini çok biliyorum. Benim beslenmem şöyledir; toplumu sürekli gözlerim. Yürürken, otururken herhangi bir şeyden konu çıkartırım. Ona göre beslendiğim kaynakları toplarım gözden geçirim. Örneğin Nazım Hikmet’in Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanı’nın çalışmalarını yaptım. Çok etkilendiğim bir konudur ve hala okurum. Her coğrafyanın sanatı farklı ve sanat tarihi müthiş zengin. Sanat bir ifade şeklidir, duvara asılan bir süs değildir. Dekor nesnesi hiç değildir. Benim sanattan para kazanmak gibi derdim yok. Sanatı paraya alet edemem.

BAYRAKLARIN KARANLIK YÜZÜ

Dünyadaki tüm bayrakları içeren bir çalışma yaptım. Pink Flooyd’un ‘The dark side of the moon (Ayın Karanlık Yüzü)’ adlı albümü alarak ‘The dark of the flags (Bayrakların Karanlık Yüzü)’  olarak sanatımda işledim. Bayrak bir toplumu temsil eder. Bayrağı olan her ülkenin bir karanlık yüzü vardı ve bu çalışmayı sergiledim. Bir tane isim katılmadı, satılmadı. Bayraklar bilindiği dalgalanır. Güneş altında kalarak dalgalanan şeyi siyah leke olarak gördüm. Dikkatli bakınca bir çağrışım yaptı. Bir silaha, tabancaya benziyordu. Bu sergiyi öyle hazırladım. Dijital teknik kullandım. Bu resimleri büyüterek stantlara astık.

“GENÇ RESSAMLAR SERGİ AÇACAK YER BULAMIYORLAR; BESLEMEK GEREKİR”

-Türkiye’de resim sanatının sergilenmesi ve eğitim konusunda yaygınlaşmasında imkanlar sizce ne düzeydedir?

Tabi ben eğitmen değilim lakin tecrübemden yola çıkarak istenilen boyutta olduğunu söyleyemem. Resim galerileri para üzerine kurulmuş bir iş yeridir ve sanatçılara baskı yaparlar. Baskı ise, ‘Üstadım güzel ve büyük ebatlı ama biz bunları satamıyoruz’ gibisinden olur. Bu bir bahanedir. Ben bu yüzden çokça galeriyi açmaktan vazgeçtim, bazılarında ise koleksiyoner birkaç arkadaşımın baskı ile peki açacağım dedim. Etrafımda bir sürü çok yetenekli genç sanatçı arkadaşım var. Sergi açacak yer bulamıyorlar. Çok yetenekli olmakta yeterli değil, onu beslemek gerekiyor. Toprağa bir tohum atarsınız ve su vermezseniz gelişmez. Sürekli belli zamanlarda ona su vereceksiniz. Yani kendinizi besleyeceksiniz.

Benim birde karikatür geçmişim var. Dünya öykülerinde ödül aldım. Karikatür çok az şeyle çok şeyi anlatabilen bir sanat.

Dünyanın iyi olmasını istiyorum. İyilik güzelliktir, sevgidir. Bizim zamanımızda çiçek çocukları vardır. Savaşma seviş diyordu. Bununla ilgili bir karikatür yaptım ve dünya çapında bir ödül aldım. Nedir, neyi paylaşamıyoruz?”

Ersin ÖZGÜL/İZMİR

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak