Alevi Haber Ajansi

Rayber’in torunu Doğan: Büyük dedem, Rayber’in sofrasına haram diye oturmazmış-VİDEO

PİRHA – Ailesi Dersim sürgünü olan Menşure Doğan, Seyit Rıza’nın oğlu İbrahim’in yanısıra Alişer ve Zarife’nin katledilmesinde rol oynayan Rayber’in torunu. Rayber, Seyit Rıza’nın kardeşinin oğlu. “Büyük dedem Seyid Ağa, Rayber’in sofrasına haram diye oturmazmış” diyen Menşure Doğan, aynı zamanda Seyit Rıza’nın yeğeni. Doğan, dedesi Rayber hakkında büyüklerinden duyduklarını PİRHA’ya anlattı. 

Dersim direnişinin önderlerinden olan Alişer, devletin baş hedefleri arasındaydı. Devlet daha önceden satın aldığı Rayber’i bu arada devreye sokar. Rayber kendisini kanıtlamak ve güven oluşturmak için 15 gün boyunca direnişe katılır.

Rayber direnişini Ağdat Tujik Dağı eteklerinde yöneten Alişer ile sık sık görüşüyordu. O bölgeyi terketmek üzere olan Alişer ve eşi Zarife, terketmeden bir gün önce, Rayber ve 8 kişi tarafından katledildi.

Rayber, Seyit Rıza’nın oğlu İbrahim’in 1933’te Sin baskını sırasında öldürülmesinin şüphelisiydi aynı zamanda. Dolayısıyla, amcasının kendisinden bir gün mutlaka hesap soracağını bilerek yaşayan Rayber çıkış yolunu devletle işbirliği yapmakta bulmuştu. Devlet de bu zorunluluğu para ve övgülerle destekleyerek Rayber ve Zeynel Top gibilerini devletin muhbiri ve milisi haline getirmişti.

Zeynel ve Rayber, çiftin kesik başlarını ve Alişer’e ait kitap, yazı ve şiir tomarını ve değerli eşyalarını Alpdoğan Paşa’ya teslim edip, ödüllerini aldı.

Zeynel Top’un daha sonra devletle işbirliğinden vazgeçtiği, ancak Rayber’in göreve devam ettiği, buna rağmen 1938’de parasal anlaşmazlık sonucu devlet güçleri tarafından hem kendisinin hem de oğullarının öldürüldüğü tarihsel belgelerde yer alıyor.

İSMİNİN TÜRKÇESİ MENŞURE, KÜRTÇE MENSUR…

İsminin Türkçe Menşure Doğan olduğunu söyleyerek başlıyor. Kürtçe Mensur ya da Mensura olarak çağırdıklarını belirtiyor. “Bu ismi 38’de Çorum Sungurlu’da sürgüne giden annem orada tanıştığı arkadaşının ismini bana veriyor” diyor.

Sonra dedesi Rayber’i anlatıyor Menşure Doğan. Duruşun önemine vurgu yapıyor: “Acı bakımından herkes yaşamış acısını ama duruş olarak duruş çok çelişkili. Örneğin dedem farklı bir duruşta oluyor ama son zamanda öyle oluyor, nenem daha farklı bir duruşta. Kadının duruşu önemli tabi ki toplumda. Yoksa herkes değerlidir, herkes önemlidir insanın olaylar karşısındaki, zulümler karşısındaki duruşu çok önemlidir. Zaten bu ehlibeyte düşkünlüğümüz, Kerbela’yı sürekli anmamız oradaki Hüseyni duruş diyoruz inancımızda, Hüseyin’in bir menfaat için boyun eğmemesi, doğru bildiğini savunması. Alınacaksa canım gitsin, hatta ailesi feda ediliyor. Buna rağmen itaat konusunda haksız gördüğü, zalim gördüğü bir insana itaat etmiyor. Bizim için Hüseyin’in bu duruşu önemlidir.”

“RAYBER O DÖNEMDE AŞİRET KAVGALARI VE ZORBALIKLARININ BİR PARÇASI”

“Kendi ailemdeki çelişki orada diyorum, ben aynı zamanda Rayber’in torunuyum. Qopo Rayber diye söyledikleri” diyen Doğan devam ediyor:

“Tabii Rayber biraz yaptığıyla hakikaten bizim tarafımızdan da affedilmiyor. Dua ederken, rahmet okurken ‘dedemize bu çelişkide acaba affedilsin isteyelim mi? diye soruluyor.  ‘Hayır’ diyoruz. Nenem affetmemiş ise biz de affetmeyiz. Ama çok uyduruk şeyler de yükleniyor. Sanki Rayber gökten düşmüş bir canavar. Bunun bir ailesi var. Bu köyünde nasıl yaşamış? Köylüleri bunu sevmiş mi, itmiş mi? Sevmişler. Çok saygıyla bahsediyorlar hala kendi yaşadığı köyünde. Çünkü olayların bilincinde değiller. Yani tamam bir insan öldürtülmüş, Rayber’in eliyle, Rayber kazanılıyor devlet tarafından. Alişer Koçgiri’den gelen bir önder. Hem kendi milletinin okumuş aydın insanı. Hem inanç bakımından, hem etnik açıdan bu yörenin insanı. Bu toplumdan gitmeler zaten. Dersim üzerinde sayılıyor Koçgiri. O sevgisinden, o gönülden yol gösterici. O nitelikle geliyor ama devlet bunu Rayber’e nasıl gösteriyor ‘Rayber siz toplumunuzda sevilen insanlarsınız. Bu adam orada kötülükler yapmış, buraya size gelmiş ve size de sebep olacak. Koçgiri’ye sebep olmuş, Dersim’e de sebep olacak. Çünkü bu bir ajandır, devlete zarar veriyor. Sizin bu fakir fukaraya da zarar verecek. Seyit Rıza’yı ikna et bununla yoldaş olmasın’ gibisinden.

Dedem önce Seyit Rıza’nın bir sözünü kırmaz asla. Saygısızlık yapmaz kendi amcasına. Seyit Rıza’nın ağabeyinin oğludur, Seyid Ağa’nın oğludur. Mesela hala ineğimiz bile yani bizim dönemimizin ineğidir köylüler söylerken “manga ke Rayber’ya” yani “Rayber’in ailesinin ineğidir” derler. Rayber çoktan gitmiş, kitaplar canavar olarak anlatıyor. Yaptığı hatayı kabul ediyorum aklamak için bunu söylemiyorum kesinlikle ben daha affetmemişim gönlümde. Ama önceki yaşamıyla kendini sevdiren saydıran birisi.”

Menşure Doğan’a göre o dönemde aşiret kavgaları ve yapılan zorbalıkların bir parçası Rayber. Menşure Doğan Rayber’in o dönemde rahat yaşamanın zaafına düştüğünü kaydediyor ve ekliyor:

“DERSİMLİLER KORUNMA AMAÇLI SİLAHLANIYORLAR”

“Kendi olanakları buna yetmiyorsa sağa sola tabi biraz daha gözü açıklık yapıp daha refah yaşamak istiyor. Yaradılış olarak da öyle bir tipmiş. Babam da anlatırdı. Saçları, giyimi kendince öyle bir tip. Yani o dönemin ağalarından farklı bir yapı. Bunlar hakikaten bir ocak sahipleri. Bazıları da şey olarak kaydediyorlar. Seyit Rıza için bu son dönemde böyle laflar çıktı işte “tikmedir” falan “ocak sahibi değil” gibi. Oysa bunlar Şeyh Ahmed Dede Ocağı’ndan. Malatya’dan gelip yerleşiyorlar. Abasan Aşiretinin içine onların büyüğü gibi sayılıyor ama Abasanlı değildir. Aşira Babu denirdi. Ezbeta Babu denirdi. Şıx Amed’ten gelen böyle bir Rayberlik var. Laf olsun diye değil. Hakikaten Rayberlik var. İnanç yönüyle de ocak sahibi oldukları için kaç aşiretin rayberlikleri bunlarda.”

Seyit Rıza’nın aydınlandıkça devletin onlara ne yapmaya çalıştığını anladığını ve köylerin kendini savunmak için silahlandığını söylüyor. “Ama nasıl silah öyle bir düzenli ordu gibi orduya karşı isyan edelim diye değil kendimizi koruyalım. Yani korunma amaçlı” diyor.

İHANETİN HEDİYESİ: GRAMAFON

Seyit Rıza’nın Atatürk’ün davetini kabul etmediğini hatırlatan Doğan, ” Dedem de Seyit Rıza için diyor ki ‘Bu kuru kafa. Buna biz uyarsak gittikçe yoksullaşacağız, hiçbir şeye sahip olamayacağız. Atatürk memleketin ağalarını, ileri gelenlerini çağırırken Diyap Ağasıdır, Mıçe Ağasıdır onlar hem mebus oluyorlar hem teklifi kabul ediyorlar. Dedem buna karşı çıkıyor. Diyorum ya paraya da zaafları var, lüks yaşama da var ve tabi ‘Neden başkası liderlik durumunda oluyor, ben geride kalayım?’ onun zaafları da var” diye belirtiyor. Atatürk’ün davetiyle gittiklerini ve onları oyaladıklarını ifade eden Doğan hediyelerle birlikte döndüklerini aktarıyor ve devam ediyor:

“Hatta annem anlatırdı ‘biz çocuktuk, bilmezdik’ diyor. Gramafon ilk kez dedemin evinde. Hemen her şey diyebilirim o gönderilen hediyeler içerisinde. Oradaki ilk kez gördüğü şeyleri ilk kez Rayber’in evinde görüyorlar. Plakları, hoparlörleri bir ses çıkardı mı herkes önce korkarmış. Böyle hepsi birbirine duyuruyor millet bu hediyeyi görmeye geliyor. Velhasıl tabii bunlar cazip geliyor. Onun için Rayber’in neyle uğraştığının hangi ateşin içine düştüğünün farkında, bilincinde değildir. Çünkü Alişer’i önce Rayber’in evinde bir ay nenem diyor ‘biz ağırladık, misafir ettik’. Devlet ondan sonra yöneliyor. Bakıyor ki Rayber böyle şeylere düşkündür. “Rayber’i tarafımıza geçireceğiz” diyorlar. Nenem bunu fark eder etmez amcasına haber veriyor. Der ki “tanrı misafiri bir aydır buradadır.” Nenem Seyit Rıza’ya diyor ki ‘Durmadan bize paşalar gelip gidiyor. Biz bunu saklamak korumak zorundayız.’ Çünkü Rayber öyle ikna oluyor ki ‘Evet bu bize zarar veriyor. Yoksa biz paşalarla oturup kalkacağız. Paşalar çok sık geliyorlar ve Rayber’le konuşuyorlar. Seyit Rıza hemen çakıyor davayı ‘Evet demek ki Alişer için.’ Annem kendi çocukluk gözüyle Zarife hatunu da anlatır. Kibarlığını, nezaketini, sevgisini anlatır.”

MENŞURE’NİN NENESİ…

Menşure Doğan Nenesini ise şöyle anlatıyor:

“Rayber’in babası Seyit Rıza’nın Ağabeyi Seyid Ağa’nın evinde 38’den çok önceleri cem tutulurmuş. Ama Rayber’in bu kelepir şeylerini duydukça onu haram kabul ediyor babası. Onun sofrasında yemez. Nenem Seyid Ağa’nın hizmetini bizzat kendi yapar. Rayber’in haramını yemez, haram kabul eder. Artık kendi taliplerine taraf gidiyor Hozat’ta Feratanlar içerisinde. Orada vefat ediyor orada kalıyor. Rayber kendi başına kalınca kendini daha rahat hissedince devletin bu paşalarıyla alış verişi de daha çoğalıyor. Nenem sadece amcası ne diyorsa ona itibar ediyor. Rayber’in kendisini inciten yanlarına çok rağbeti yoktur nenemin. Yani itici bakıyor ona. Sürekli kendi gözetiminde tutuyor ama Rayber’i. Öyle de güçlü bir kişiliği vardır. Köydeki köylülerin üzerinde de önemli bir saygınlığı var nenemin. Rayber’i atarlar nenemi atmazlar. Çünkü nenem 120 yıl yaşadı. Benimle yaşadı, çocukluğumuz onun kucağında geçmiş. Fakir fukara anası diye bahsederlerdi. Çünkü 12 ocağın insanları üç ay boyunca bu canın evinde kalıyor, hizmetini o yapıyor. O kadar çelişkili Rayber’le.”

(HABER MERKEZİ)

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak