PİRHA- PSAKD Genel Merkezi Danışma Kurulu toplantısının sonuç bildirgesi yayınlandı. Bildirgede, devletin Alevilere yönelik sistematik yok sayma politikasının KHK’ler ile yasallaştırıldığına vurgu yapılarak, “Bu yasa ve kararname gelenekselleşmiş devlet politikası gereği önceden planlanan, Alevi toplumunu bölen, imhasını hedefleyen, kazanılmış haklarını yok sayan bir darbedir” denildi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Merkezi’nin, 2-3-4 Aralık 2022 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirdiği danışma kurulu toplantısının sonuç bildirgesi yayımlandı.
Dünyada ve ülkedeki siyasal gelişmeler, iktidarın Alevi politikaları ve Aleviler başta olmak üzere tüm dostlarıyla birlikte asimilasyon politikalarını nasıl karşılayacağına dair kapsamlı değerlendirmelerin yapıldığı danışma kurulunda, 20 yıllık AKP iktidarın ürettiği ekonomik ve siyasal krizi yönetememe durumuna geldiğine dikkat çekilerek, 2023 genel seçimleri yaklaşırken kamuoyunda torba yasa olarak çıkarılan kararnamelerin devletin Alevilere yönelik sistematik yok sayma politikasının yasallaştırılmış hali olduğu ifade edildi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği 16. Dönem 3. Danışma Kurulu’nun sonuç bildirgesi şöyle:
“AKP’NİN MÜJDELERİ: İNKAR VE ASİMİLASYON”
1- Emperyalist ülkelerin yaratmış oldukları ekonomik ve siyasal krizin bütün faturasını yine ezilen, yoksul, emekçi halklara çıkarmaktadır. Halklar yoksullaştırılmakta, işsizlik katlanarak büyümekte, güvencesiz, esnek çalışma her iş kolunda yaygınlaşmakta, tek güvence güvencesizlik olarak normalleştirilmektedir. Kadına yönelik sistematik şiddet, gençliğin geleceksizleştirilmesi, doğanın talanı, canlı cansız tüm varlıkların imha politikası boyutlanmaktadır. Ekonomik krizin sonucu çıkarılan bölgesel savaşlarla halklar daha büyük felaketlerle karşı karşıya bırakılmakta ve kriz başka bir boyutta derinleşmektedir. Dünyada hakim hale getirilmek istenen emperyalist paylaşım politikaları sonucunda başta Afganistan, İran, Irak ve Suriye olmak üzere bir çok ülkede halklar zorunlu göçe tabi tutulmaktadır.
Halklar her geçen gün yoksullaşırken yaşam hakları tehdit edilmektedir. Bu savaşın sonucunda ülkemiz de yaygın bir insan göçü ile karşı karşıya kalmakta, halkımız açlık ve sefaleti kader gibi kabullenme noktasına getirilmektedir.
2- 20 yıllık AKP iktidarı ürettiği ekonomik ve siyasal krizi yönetememe durumuna gelmiş, klikler arasındaki dalaş keskinleşmiştir. Bu krizi kendi lehine kullanma noktasındaki ustalığını her yeni gün bir “açılım” ve “müjdeler” yalanı ile sürdürmektedir. Bu müjdeler daha fazla baskı daha fazla şiddet, daha fazla imha, daha fazla inkar, daha fazla asimilasyon politikası demektir. Anayasal güvencemiz olan düşünce ve ifade özgürlüğü, gösteri ve yürüyüş hakkı, örgütlenme hakkı gibi en temel insan hakları baskı, şiddet ve inkar politikasıyla yasaklanmaktadır.
AKP iktidarı siyasal ve ekonomik krizini örtbas etmek için ülkemizde iç gerilimi tırmandırmakta, nefret söylemleri ve baskılarını yoğunlaştırmaktadır. Komşu ülkelerle düşman, kendi halkı ile sorunlu bir iktidar ile karşı karşıya kalınmaktadır. Operasyonlarla savaşın tarafı olmaktadır. Aleviler olarak Savaşa karşı Barışı her koşulda savunduk ve bundan sonra da barışta ısrar etme tavrımızı sürdüreceğiz. Barışı savunan bir toplum olarak her türlü savaşa karşı olduğumuzu buradan belirtmek istiyoruz.
“KARARNAME ALEVİLERİN İMHASINI HEDEFLEYEN DARBEDİR”
3- Cumhuriyetin ikinci yüzyılına sayılı günler kala, ülkemizin en temel sorunları çözümsüz bırakılmaktadır. AKP iktidarının 20 yıllık pratiği içinde zaman zaman büyük algı operasyonları ile başlatmış olduğu Kürt, Alevi, Roman vb. açılımları her seferinde fiyasko ile sonuçlanmıştır. Toplumun her kesiminin temel sorunları artarak devam etmektedir. 2009- 2010 yıllarında yapılan Alevi çalıştaylarında kurumlarımız tarafından ortaya konulan çözüm önerileri ve talepleri dikkate alınmamıştır. 2023 genel seçimleri yaklaşırken yeni bir algı ve aldatma politikası ile kamuoyunda torba yasası ve Cumhurbaşkanı tarafından gece yarısı çıkarılan kanun hükmünde kararname, devletin Alevilere yönelik sistematik yok sayma politikasının yasallaştırılmasıdır. Bu yasa ve kararname gelenekselleşmiş devlet politikası gereği önceden planlanan, Alevi toplumunu bölen, imhasını hedefleyen, kazanılmış haklarını yok sayan bir darbedir.
4- Alevi örgütlerimizin uzun mücadeleler sonucunda kazanmış olduğu hukuksal kazanımlarını yok sayan bir anlayışla karşı karşıyayız. Cemevlerimizin ibadethane olarak kabul edilmesine yönelik kazandığımız AİHM ve iç hukuktaki davalarımıza rağmen, inanç merkezimiz olan Cemevleri ibadethane olarak kabul edilmemekte, Alevi inancı ve inanç merkezlerimiz yasal olarak yok sayılmaktadır. Bu kararname ve çıkarılan torba yasa, Alevilerin kazanımlarının tasfiyesidir. Bu yasalarla uzun yıllar dişimizle, tırnağımızla var ettiğimiz kurumlarımıza kayyum atanmasının önü açılmak istenmektedir.
“CEM İBADETİMİZ, CEMEVLERİ İBADETHANEMİZDİR”
5- Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kurulan ” Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” ile Alevi inancımız yok sayılmakta, Alevilik basit bir kültür öğesi olarak gösterilmektedir. Mürşit, Pir, Rehber, Talip örgütlenmesi ile yolunu sürdüren Aleviler, ocaklarımız üzerinden inancını sürdürmektedir. Alevi kurumlarını Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı olan bir daire başkanlığına bağlamak Alevi inancını tanımamak ve haddini bilmemektedir. ALEVİLER VARDIR, ALEVİLİK HAKTIR, CEM İBADETİMİZ, CEMEVLERİ İBADETHANEMİZDİR.
6- Alevi örgütlerimiz ve yol ulularımız ile birlikte torba yasa ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesine karşı yürütmüş olduğumuz çalışmalar ve mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir. Ulusal ve uluslararası hukuk nezdinde yürüteceğimiz mücadelenin yanında, emek- demokrasi güçleri ve halkımız ile birlikte fiili, meşru ve haklı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
MADIMAK KATLİAMININ 30. YILI ANMALARI
7- Aleviler olarak, Cumhuriyetin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olması için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu anlamda Alevilerin demokratik talepleri olan Eşit yurttaşlık, eşit haklar ve laiklik mücadelesini tüm Alevi örgütleri olarak sonuna kadar devam ettireceğiz. Alevi örgütleri olarak sorunlarımızın çözümü ve taleplerini karşılamak, ülkemizin ihtiyacı olan toplumuzun tüm kesimlerinin katılımı ile demokratik bir anayasa hazırlanmalıdır.
8- Sivas/Madımak Katliamı’nın 30. yılı nedeniyle ülkemizde yaşanılan tüm katliamları bilince çıkaracak, bir yıl boyunca devam edecek anma etkinlikleri yapılmasına karar verilmiştir. Bu nedenle arşiv çalışmaları ile toplumsal hafızayı hatırlatacak ve bir daha katliamların yaşanmaması için birlik ve dayanışma ağımızı geliştireceğiz.
MARAŞ KATLİAMI VE BÜYÜK ALEVİ KURULTAYI
9- 26 Ocak 2023 tarihinde Ankara Adliyesi’nde görülecek olan ve zamanaşımı tehlikesi bulunan Madımak Katliamı davası duruşmasına tüm kamuoyunu duyarlı olmaya, destek ve dayanışma için duruşma günü Ankara Adliyesi’nde bulunmaya davet ediyoruz.
10) Maraş Katliamı’nın 44. yıldönümü nedeniyle tüm şubelerimizin kendi bulundukları bölgelerde anma etkinlikleri yapılmasına, 24 Aralık 2022 tarihinde ise Maraş’ta, tüm Alevi kurumları ile birlikte ortak anma etkinliği yapılacaktır.
Tüm bu amaçlar doğrultusunda, 25 Aralık 2022 Pazar günü İstanbul Yenikapı’da Aleviler ve bu yola gönül veren canlarımız ile birlikte demokratik, laik bir ülke talebiyle “Büyük Alevi Kurultayı” yapılacaktır. Bu büyük buluşmaya tüm canlarımızı ve dostlarımızı davet ediyoruz.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.