PİRHA-Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Çeşme Şube Cemevi Başkanı Sedat Mutlu, Alevi kurumlarının, Alevilerin haklarını ve taleplerini dile getirmede eksik olduğunu ve parçalı duruş sergilediklerini söyledi. Mutlu, “Alevilerin hak ve talepleri konusunda ortak ses olmaz isek geldiğimiz bu ortamda bizler de yok olmaya doğru gideceğiz” dedi.
PSAKD Çeşme Şube Cemevi Başkanı Sedat Mutlu, Alevi kurumlarının farklı talepler, istekler ve düşünceler ile hareket etmesinin Alevi toplumuna bir şey kazandırmayacağını belirtti. Mutlu, fikir birliği ile Alevilerin hak ve taleplerinin tek bir ağızdan dile getirilmesini vurguladı.
“ŞEHİRDE HAYAT ŞARTLARI İBADETİN ŞEKLİNİ, ZAMANINI BELİRLEYEBİLİYOR”
Çeşme’de ilk inanç örgütlenmesinin temelinin büyük zorluklarla atıldığını belirten ve o sürecin içinde olan Mutlu, “Buradaki Aleviler bir çatı altında toplanalım dediklerinde bundan 16 yıl önce, 4 arkadaşımızın başlattığı bir kıvılcım ile süreç başladı. Beşinci toplantıda dernek kurulması kararı ile hangi kurum çatısı altında olunacak araştırmasına başlandı. Bir çok kuruma gittik. Bizimle dalga geçer gibi konuşan kurumlar da oldu, ciddiye alanlar da oldu. Bunu Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’ne aktardık. Bizim düşüncemize en yakın olan kurumdu. Sıkıntılar yaşadı, toplanamadı, programlı çalışamadı” dedi.
“İbadeti yapabilmek için yaşamanız gerekiyor” diye konuşan Mutlu şunları söyledi:
“Sahil kesiminde olduğumuz için buranın belli bir sezonu var. Nisan başından Ekim’in sonuna kadar insanlar çalışmak zorundalar. Hayat şartları ibadetin şeklini, zamanını ve saatini belirlemede etkili oluyor. Yaz sezonunda 4 ay buraya uğrayamıyoruz. Bu yolda inancı olan, Yol’u seven ve kendini adamış insanlarımız her zaman burada hazır. Kadınlar burada söz sahibi. Yönetimde, toplantılarda, etkinliklerde ve eylemlerde varlar. Birçok kurumda bu durum sıkıntı. Kadının olduğu yerde her şey olur. Gençliğimiz çok az. Büyük bir kesimi dışarılara okumaya gidiyorlar.”
“CEMLERİMİZ ARTTI, İNSANLARIN ALEVİLİĞE BAKIŞI DEĞİŞTİ”
“İnanca ara verip mesafe uzayınca toplaması zor oluyor” diyen Mutlu, son zamanlarda cemlerinin arttığını, senede bir yapılan cemlerinin artık ayda iki kez yapılmaya başlandığının altının çizerek şunları belirtti:
“Buna rağmen iyi sonuçlar alıyoruz. Son 2-3 yıldır insanlarımızın Aleviliğe bakış açısı bile değişti. Cem yapma sayımız yükselmeye başladı. Senede bir iken, şimdi ise ayda iki kere oluyor. Alevilik kurallarını ciddi anlamda burada işletiriz. İşleyen o ritüelleri, gereksinimleri, cemin anlamını anlatarak gitmeye çalışıyoruz. Cem yapmaya belli bir süre ara vermiş insan grubuyuz. Hala o mistik havanın içine girmeye çalışıyor insan. Bir şeye ara verip mesafe uzayınca toplaması zor oluyor. Hedefimiz kısa sürede nitelikli, kaliteli, bu işe gönülden bağlı bir toplum yaratmak. Var olanın ortaya çıkmasını sağlamak istiyoruz.”
“ALEVİ KURUMLARINA SORMAK GEREKİR, İÇİMİZDE GERÇEKTEN ALEVİ VAR MI?”
Sadece Aleviliğin değil bununla birlikte diğer halklar ve inançların da dillerinin, kültürünün yok edildiğine dikkat çeken Mutlu şöyle devam etti:
“Alevi kurumlarındaki şube yönetimlerinden şube başkanına, üst kurul delegesinden genel başkana kadar sorulması gereken soru şu: İçimizde Alevi var mı? Ya da bu koca toplulukta ne kadar Alevi var? Dağları yanıyorsa bir insanın Alevi olmasına gerek yok, insan olarak buna tepki vermesi gerekiyor. Toplum içinde sorunlar, asimilasyon, dini ve gerici faşist bir baskı varsa orada insanlık devreye giriyor. Bu sadece ‘Alevilik kültürü yozlaşıyor onu kurtarayım’ ile olmuyor. Başka kültürler de gidiyor. Karadeniz’de 40’a yakın dil varken, bu dillerin bir tanesi kullanılmıyor. Bu Anadolu coğrafyasında yaşayan insanların kültürü. Doğu’da, Güneydoğu’da bir yığın katliam yaşanıyor. Katliam derken akla hemen bir insanın katledilmesi geliyor. Kültürümüz, dillerimizi, doğamız katlediliyor. Kültürümüz oyularak içimize Hınzır Paşa’lar yerleştirilmiş. Binlerce Muaviye’si olan bir kültür haline gelmişiz” dedi.
“ALEVİLİK, İSLAM KÜLTÜRÜ İLE AT BAŞI YARIŞMAYA GİDEN BİR HAL ALDI”
“Bizim cemlerimizde neden başlar örtülsün ki?” sorusunu yönelten Mutlu, Aleviliğin, ibadetin de baskın olan inanca göre şekillendiğini vurgulayarak şunları dile getirdi:
“Bizler tamamen yozlaştık. Alevilik şimdi İslam kültürü ile at başı yarışmaya giden bir hal aldı. Cemevi kutsaldı çünkü cami de kutsal olduğu için kutsaldır. Ceme girerken başlarınızı örtün çünkü camiye gidilirken başlar örtünür algısı var. Bizim cemlerimizde neden başlar örtülsün ki? Hani biz candık içeri girdiğimizde tek insandık. Bakıyoruz cemlerde kadın erkek ayrı oturuyor. Biz de onlara göre şekilleniyoruz. İki ayrı bölgeden gelen dede anlaşmakta sıkıntı çekiyor. Bu bölgede yaşayanların en büyük sıkıntısı bu. Amasya’nın köyünde yaşayan bir Alevinin böyle bir sorunu yok. Çünkü orada yaşayan bir dedesi, zakiri, 12 hizmeti var. Taliplerin dedesi belli. Ama burada Amasya’dan, Çorum’dan gelen, Tokat’tan gelenin ayrı piri var. Hepsinin ayrı bir süreği var. Çeşme kozmopolitik bir yer ve her kesimden insan var. Bu bir güzelliktir ama çatışma haline getirmek yanlış.”
“ALEVİ KURUMLARI ARTIK FARKLILIKLARI BIRAKIP ORTAK SES YÜKSELTMELİ”
“Aleviler artık Alevi olmalı” diye konuşan Mutlu, son olarak şu çağrıda bulundu:
“Alevi kurumlarına pirimizin çağrısını yapmak gerekir. Bir olalım, diri olalım, iri olalım. Birlik olmaz isek geldiğimiz bu ortamda bizler de yok olmaya doğru gideceğiz. Aleviler artık Alevi olmalı. Onlarca Alevi kurumu var. Hepsinin düşüncesi, isteği, talebi farklı. Bunu oturup bir çatı altında Alevilerin temel sorunlarını tartışacak bir platform oluşturmalıyız. Karşı taraf olan devletten bir talebimiz olacaksa da bu genel olmalı. Benim özgür bir vatandaş olarak kendimi ifade etme hakkım olmalı. Bir Alevi olarak kendi inancımı yaşayabileceğim ortam olmalı. Zorunlu din derslerinde benim çocuğum asimile edilmemeli. Çocuklarımız ilkokulda namaz kılmakla görevlendirilmemeli, yaşamadığı inancı mecbur yaşamaya bırakılmamalı.”
Ersin ÖZGÜL-Hüseyin Yaşar SEZGİN
ÇEŞME
Yoruma kapalı.