Alevi Haber Ajansi

Prof. Poyraz: Aleviler o kadar çok ‘biz eşitiz’ dedi ki, kadına yönelik eşitsizlik kapatıldı (1)-VİDEO

PİRHA-PSAKD Kadın Meclisi’nin 5-6-7 Kasım tarihlerinde Antalya’da düzenlediği çalıştayda “Eşikten Bu Yana Kadınlar” başlıklı seminer veren Prof. Dr. Bedriye Poyraz, “Sadece Alevilikte değil tarihsel olarak toplumlara baktığımızda kadın ve erkeğin eşit olduğu bir dönem, bir toplum yok. Sadece gelişmiş demokratik ülkelerde kadın mücadelesi ve demokratik mücadele ile birlikte kadın haklarının verildiği ve birlikte hakların alındığı, kadınların durumunun iyileştiği toplumlar var” dedi. 

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Kadın Meclisi’nin 5-6-7 Kasım tarihlerinde Antalya’da düzenlediği çalıştayda “Eşikten Bu Yana Kadınlar” başlıklı seminer veren Prof. Dr. Bedriye Poyraz, Türkiye’deki kadın hareketlerine uzun yıllar tanıklık ettiğini belirterek, Alevi kadınların böyle bir çalıştayda bir araya gelmesinin kadın mücadelesi açısından büyük önem taşıdığını aktardı. Poyraz Alevi toplumunun tarihine de değinerek Alevi kadınların erkek egemen sistem içerisinde iki kat daha fazla sömürüldüklerini, dışlandıklarını, haksızlığa uğradıklarını vurguladı.

“İNANÇ MESELESİNİ TOPLUMSAL HAYATTAN AYIRMAMIZ GEREKİYOR”

Alevilik inancında kadının eşit sayıldığını ve böyle ileri bir anlayışın, felsefenin başka inançlarda olmadığını dile getiren Poyraz; “Kadın hareketi ile ilgili Alevi toplumu ve Alevi örgütleri buna uygun bir yaklaşım sergileyemiyorlar ne yazık ki. Söz konusu Alevilik olunca toplumsal hayatı ve inancı ikiye ayırmamız gerekiyor. Bu çok önemli bir şey. Neden? Çünkü biz inanç ve toplumsal hayatı birbirine karıştırıyoruz. İnançta söylenen sözleri sanki gündelik hayatımızda uyguluyormuşuz gibi tekrarlayıp duruyoruz. Bunu tekrarlamakta belki sakınca yok ama bunu toplumsal hayatta tekrarladıkça evde, çalışma hayatımızda, örgütlerde kadına yönelik haksızlıkları, eşitsizlikleri görmüyoruz. Sorunları kapatıyoruz, örtüyoruz, bulanıklaştırıyoruz” dedi.

“HİÇBİR TOPLUMDA KADIN VE ERKEK EŞİT OLMADI”

Kadın-erkek eşitsizliğinin içinde yaşadığımız sistemden bağımsız düşünülemeyeceğini ifade eden ve toplumların tarihsel sürecine değinen Poyraz sözlerine şu şekilde devam etti:

“Yaş ortalamamız gereği Alevilerin kırsal alanda yaşadığı dönemi çoğumuz biliyoruz, hatırlıyoruz. Biz köylerde yaşarken ya da annelerimiz, babalarımız yaşarken hiçbirimiz ‘Alevilikte kadın erkek eşittir’ diye bir laf duymuyorduk. Çünkü eşitlik diye bir şey söz konusu değildi. Sadece Alevilikte değil tarihsel olarak toplumlara baktığımızda kadın ve erkeğin eşit olduğu bir dönem yok, bir toplum yok. Sadece gelişmiş demokratik ülkelerde, batılı ülkelerde kadın mücadelesi ve demokratik mücadele ile birlikte kadın haklarının verildiği ve birlikte hakların alındığı, kadınların durumunun iyileştiği toplumlar var. Dolayısıyla hiçbir toplumda kadın ve erkek eşit olmadı. Aleviler uzayda mı yaşıyor ya da Mars’tan mı geldi ki, Alevilik toplumsal yapının dışında kalsın? Zaten kadın-erkek eşitliği meselesi modern bir kavram. Yani cep telefonu olmadığı bir dönemde, ben telefonla konuşuyorum demek gibi bir şey.

Dolayısıyla Alevi toplumu olarak öncelikle bunun farkına varmamız lazım. Alevi toplumunda kadın-erkek eşit değil. Önce bunu bileceğiz, önce bunu fark edeceğiz. Bunu fark etmeden devam edemeyiz. Alevi toplumunun yoğun olarak yaşadığı yerlere baktığımızda kadın-erkek eşit diye bir şey söz konusu değil. Kız çocukları son derece ayrımcılığa uğruyor. Sünnilikle Aleviliği karşılaştırıp biz eşitiz diyemeyiz. Bu eşitlik sadece başımızı örtmediğimiz için. Başını örtmemek önemli bir şey olabilir elbet küçümsenecek bir şey değil ama bu kadın-erkek eşitliği için yeterli bir kriter değil.”

“ALEVİLER ‘EŞİTİZ’ DİYEREK EŞİTSİZLİKLERİN ÜSTÜNÜ ÖRTÜYOR”

Alevilik inancının gerici inançlarla karşılaştırmasının yapılarak ilerici gösterilmesinin yanlış olduğunu kaydeden Poyraz, “Alevi toplumunda kadın-erkek eşitsizliğini bir türlü görmüyoruz. Köyden baktığımızda kız çocukları dövülüyor, haksızlığa uğruyor, mal mülk bölüşümü konusunda hakkı verilmiyor. Kızlar hem tarlada çalışıyor hem evde çalışıyor hem çocuk doğuruyor hem çocuk büyütüyor vs. Peki neden ‘biz de can var, erkek dişi sorulmaz’ lafına bu kadar sarılıyoruz? Çünkü Aleviler köyden çok zor koşullarda geldiler, çok sıkıntılar yaşadılar, kötü işlerde çalıştılar ve ilk defa Sünni toplumla fiziksel olarak temas içine girdiler. Onların evlerinde temizlikçi olarak çalışmak zorunda kaldılar, bu süreçte de çok büyük aşağılanmalara muhatap oldular. Bu aşağılamaların en can acıtıcı olanlarından bir tanesi de mum söndü hikayesi. Aleviler bundan çok acı duydular, örselendiler. Buna karşı olarak da hemen inanca sarıldılar. Çünkü inançta cem birlikte yapılıyor, semah birlikte dönülüyor. Ve hemen dediler ki, biz de kadın-erkek yok bizde can var, biz eşitiz. Sert bir ayrımcılığa karşı, bu kadar haksızlığa karşı bunu söylemenin bir sakıncası yok. Ama bunu o kadar çok kullandınız ki, o kadar çok söylediniz ki bütün eşitsizliklerin üstünü hep örtünüz, kapattınız, muğlaklaştırdınız. O kadar büyük haksızlıklara sebep oluyorsunuz ki bunun farkında değilsiniz” ifadelerini kullandı.

“KENTLERE GÖÇÜN YAŞANMASINDAN SONRA ALEVİ KADINLAR İKİ KAT FAZLA AYRIMCILIĞA UĞRADI”

Kadın erkek eşitliği kavramının modernizmle birlikte geliştiğini ve hayatımıza girdiğini vurgulayan Poyraz şunları aktardı:

“Tıpkı cep telefonu gibi öğrenmemiz gerekiyor, farkına varmamız gerekiyor, ona göre davranmamız gerekiyor. Bu kırılganlığımız nedeniyle bize hakaret edildiği için, aşağılandığımız için ‘biz de dişi erkek yok, can var’ dedik ama yeter. Bir yerde durmamız gerekiyor. Burada kendi kız kardeşimize, kendi kadınımıza, kendi eşimize, yoldaşımıza büyük bir haksızlık yapıyoruz ve bu haksızlığın farkında değiliz. Alevi kadınlar kentlere geldikten sonra daha şiddetli şeyler yaşadılar. Çoğunlukla evlere temizliğe gittiler ama temizlik yaptıkları ev onların yaptığı yemeği yemedi ve katmerli olarak haksızlığa uğradılar, aşağılandılar. Dolayısıyla Alevi kadınlar en az erkeklerin iki katı daha fazla ayrımcılığa uğradılar. O nedenle kadınların uğradığı ayrımcılığı görmek, anlamak, kavramak sadece kadınlar için yapılacak bir şey değil, Aleviler içinde yapılması gereken bir şey. Elbette Aleviler kentlerde veya köylerde eğer imkanları varsa kız çocuğunu da okutuyor ama eğer imkânı yoksa sadece erkek çocuğunu okutuyor ve hatta kız çocukları atölyelerde, orada, burada çalışarak erkek kardeşlerini okutuyorlar.”

“KADINLAR ARTIK EZİLDİKLERİNİN FARKINA VARIYOR VE SES ÇIKARIYORLAR”

Kadınların aleyhine olan eşitsiz durumun her alanda giderek büyüdüğünü söyleyen Poyraz, “Mesela Alevi bir kenti olan Dersim’de kadının okur yazarlığı Türkiye standartlarına göre oldukça iyi bir durumda ama Alevi kadınlar şiddete uğruyorlar, öldürülüyorlar. Alevi kadınlar haksızlığa uğruyorlar, maldan mülkten pay alamıyorlar. Dolayısıyla Alevi kadınlar toplumsal, gündelik hayatta eşit değiller. O nedenle yapmamız gereken tarihsel olarak baktığımızda kadınlar kendi adına Tanrı’ya bir dua bile edememişler düşünebiliyor musunuz? Tanrı’ya dua edebilmek için bile bir erkek aracıya gerek duymuşlar. Ebetteki tek tek kadınlar çıkıyor ve diyor ki; bu savaşları biz çıkarmıyoruz, bu düzeni biz yürütmüyoruz, söz sahibi değiliz. Kadınlar ezildiklerinin farkına varıyorlar ve buna karşı çıkıyorlar artık” dedi.

Cebrail ARSLAN/ANTALYA

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak