PİRHA- AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kurulacağı açıklanan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı Alevi federasyonları ve konfederasyonları bir darbe, Alevi inancına müdahale olarak görürken, Şahkulu Sultan Vakfı yönetiminde yer alan Prof. Dr. Ali Yaman olumlu fakat yetersiz bir adım olduğunu savunuyor. Yaman, şunu da ekliyor: Her cemevini oraya bağlayamazsınız. Aleviler tarafından da bu kabul görmez zaten. Ama kurumları yok sayarak değil. Kurumlar ile istişare halinde yapılmalı” diyor.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Şahkulu Sultan Dergahı’ndaki toplu açılış töreninde duyurduğu “Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” tartışılmaya devam ediyor. Kültür Bakanlığı’na bağlı olarak kurulacağı açıklanan başkanlıkta talep edenlere kadro verileceği de söylendi. Şahkulu Sultan Vakfı yönetiminde yer alan Prof. Dr. Ali Yaman, duyurulduktan sonra tartışma yaratan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na ilişkin PİRHA‘ya açıklamalarda bulundu.
Alevi kurumları ve Alevi toplumu, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı eliyle dedelerin yönlendirileceği, cemevlerine kayyım atanabileceği, asimilasyonu daha da hızlandıracağı gerekçesiyle iktidarın bu projesine karşı çıkıyor.
7 Alevi çatı örgütü, iktidarın bu girişimlerini bir darbe olarak nitelendirirken, Prof. Dr. Ali Yaman, olumlu olduğunu iddia ediyor.
“DEVLET BİR KURUMLAŞMAYA GİDİYOR, 1585 CEMEVİNİ ZİYARET ETMİŞLER”
Kendisine yönelik bazı eleştirilerin geldiğini ifade eden Yaman, uzun yıllar Alevilik ile ilgili çalışmalar yaptığını belirterek, şunları söyledi:
“Bazı federasyon başkanı arkadaşlar beni hemen başkan yapmışlar zaten. Böyle olmaz. Somut bazı şeyler olması lazım. Alevilik ile ilgili yıllardır çalışan bir akademisyen olarak bana herkes soru soruyor. Bu olayda da devlet böyle bir kurumlaşmaya gidiyor. 1585 cemevini ziyaret etmişler. Bu hazırlıklar ile uğraşan bir devlet söz konusu. Bürokrat değilim benim ne dahlim olabilir? Kerbela’ya dedelerin götürüleceği söyleniyor ben de fikrimi ifade ediyorum. Götürülmese daha iyi olur dedim. Ama bazı dedeler istemiş bunu. İlgili kişiler böyle bir adım atınca da sanki bizim bunda bir dahlimiz varmış gibi görünüyor. Devlet bunları yaparken neden benim fikrimi esas alsın ki? Kendi program ve planları ne ise o çerçevede kurumlaşma yapıyorlar. Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu’na daha önce danışmanlık da yaptım. Alevi kurumlarının hepsinde de görev almış birisiyim. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki Türkiye’yi mahkum eden din dersleri kararında benim de ismim var.”
“BÜTÜN CEMEVLERİNİN BAŞKANLIĞA BAĞLANACAĞI SÖZ KONUSU DEĞİL”
Yaman, başkanlığın Kültür Bakanlığı’na bağlanacağına yönelik eleştirilere ise şunları söyledi:
“Diyanete bağlansa Aleviler kabul etmiyor. Diyanet de Alevileri istemiyor. O zaman Diyanet seçeneği ortadan kalkıyor. Cumhurbaşkanlığı’na bağlansa “Cumhurbaşkanı Alevileri kendisine bağladı” derler. Geriye ya Devlet Bakanlığı ya da Kültür Bakanlığı kalıyor. Açıklamaya bakıldığı zaman da zaten isteğe bağlı olduğu belirtiliyor. Bütün cemevlerinin bu kuruma bağlanacağı yönünde bir durum söz konusu değil. İsteyen cemevi imar, bakım, onarım, personel maaşı vs. ile ilgili bu kurum ile ilişki kurarsa kendisiyle bağlantı kurulacak.
Olumlu bir şey varsa “Bunlar olumlu” dersin. Detaylar açıklandıktan sonra ben de söylerim bunu. Bugüne kadar yazdığım yazılar ortada. Ahmet Hamdi Akseki camisinin açılışını en ağır şekilde eleştiren bir akademisyenim. Eğitim-Sen üyesiyim. Detaylar ortaya çıktıktan sonra olumlu yönler varsa bunu söylemek zorundayım. Burada devlet meselesi söz konusu. İmar planlarında yer ayrılması kötü bir şey mi? Böyle bir adımın atılması yararlı bir şeydir. Zaten Alevi toplumunun mustarip olduğu bir durum. Elektrik ve su paraları için her kurum ayrı ayrı gidip dava açıyor. Bütün kurumlara muafiyet tanınması kötü bir şey değil. Detaylar ortaya çıktıktan sonra daha iyi anlayabiliriz. Ortada yasalaşmış bir şey yok. Ne söylesek afaki oluyor.”
“ALEVİ KURUMLARINI YOK SAYARAK OLMAZ”
Her cemevinin başkanlığa bağlanamayacağını, Alevilerin de bunu kabul etmeyeceğini belirten Yaman, “Cemevlerinin bir ihtiyacı olduğunda başvurulabilecek bir kurum olarak görünüyor. İsteğe bağlı olduğu belirtiliyor. Her cemevini oraya bağlayamazsınız. Aleviler tarafından da bu kabul görmez zaten. Başka bir hükümet de gelse böyle bir düzenlemenin yapılması gerekiyor. Ama kurumları yok sayarak değil. Kurumlar ile istişare halinde yapılmalı. Cemevleri artık kurumsallaştı. Cemevlerinin yasal olarak sorunlarının yavaş da olsa çözülmesi kaçınılmaz. Atılacak adımları görmek lazım. Bakanlar Kurulu’nda alınan karar ile bazı dergahların ödediği kiralar kaldırılmış. Keşke bu adımlar daha önce atılsaydı. Şu anda da olsa atılan adım olumlu ise bunu söylemek gerek. Tamamen karşı çıkılmamalı diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“ŞU ANKİ ADIM YETERSİZ AMA DAHA İYİ NOKTAYA GETİRİLMELİ”
“Diyanet sadece Alevileri ilgilendiren bir sorun değil” diyen Prof. Dr. Ali Yaman, Sünni vatandaşlar ile de müzakere edilmesi gerektiğini kaydetti. Yaman sözlerini şöyle sürdürdü:
“Alevilik inanç eğitimiyle ilgili bir şeylerin kurulmasını beklerdim kurumlardan ama maalesef böyle bir şey gelmiyor. Mesela şu başkanlığa alternatif olarak ne öneriyor? Diyanet kalksın diyorlar. Kendileriyle konuştuklarımız da “Diyanet kalkmaz” diyorlar. Kalkmaz ise niye istiyorsun? B planın yok mu senin? Türkiye’de herkes biliyor ki, Diyanet kalkmaz. O zaman Alevi toplumu “Diyanet kalksın” diye diye, giderek inancından, kimliğinden mi uzaklaşacak? Neden cemevlerinde bu eğitimi yapamıyorsun? Eğitim alanına Aleviliğin mutlaka dahil olması gerekir. Aleviler kendi hedeflerini doğru olarak ortaya koymalı ve kendi alanlarının sınırları içerisinde kalmalıdır. Diyanetin kaldırılması konusu Sünniler ile de müzakere yürütülmesi gereken bir mesele. Eğitim ile ilgili herhangi bir talep görmüyorum. Diyanetin kaldırılmasını ben de savunuyorum. Bu haliyle toplumun tüm kesimlerine hizmet götürmeyen bir kurumdur. Şu anki adım yetersiz ama daha iyi noktaya getirilmesi için sürece müdahil olunmalı.”
Barış KOP / İSTANBUL
Yoruma kapalı.