Alevi Haber Ajansi

Prof. Dr. Vedat Bulut: Deprem bölgesi için en çok korkulan salgın hastalık koleradır-VİDEO

PİRHA – Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, depremin yaşandığı illerde su klorlamalarının eksik olduğunu belirterek ,“Sulardan kaynaklı bir takım salgın hastalıklar olabilir. Burada en çok korkulan da koleradır” uyarısında bulundu.

Maraş merkezli iki büyük deprem ve sonrasında yaşanan depremlerin yarattığı yıkımlar sonrasında birçok kentin altyapısı da bozuldu. Kanalizasyon sisteminin düzenli çalışmamasıyla birlikte şebeke sularındaki kirliliğe dikkat çeken bilim insanları, salgın hastalıkları konusunda uyarılarını sürdürüyor.

TTB Merkez Konseyi, konunun ciddiyeti nedeniyle Sağlık Bakanlığı ile bir kez daha görüşme talebinde bulunarak, “TTB’nin katkısı son derece kritik önemdedir” açıklamasını yaptı.

KOLERA TEDİRGİNLİĞİ!

“Salgın hastalıklar kapıda” diyen TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut, bir süredir uyuz vakalarının görünür olduğunun da altını çizdi. Öncelikle üst solunum enfeksiyonlarının artacağı uyarısını yapan Vedat Bulut, şu konulara dikkat çekti:

“Depremin yaşandığı bölgelerde toplu yaşam alanları var. Biz sadece geçici yerleşim alanlarından bahsetmiyoruz; o bölgede gözden kaçan bir sorun var. Aynı zamanda kentten köye göç oldu. 50 kişilik köyler şimdi 700 kişiye çıkmış durumda. Onun dışında bir de o bölgeden milyonlarca insan diğer illerdeki akrabalarının yanlarına yerleştiler ve bunların getirecekleri üst solunum enfeksiyonları, uyuz gibi kalabalık yaşama ait olan hastalıklar yayılır. Buna göre önlemler alınmalı ve ilaç sevkiyatı yapılmalı. Mesela su klorlamaları eksik. Halen Hatay’da, Adıyaman’da, Kahramanmaraş’ta güvenli içme suyu sağlanabilmiş değil. Bunun için de sulardan kaynaklı bir takım salgın hastalıklar olabilir. Burada en çok korkulan da koleradır. Henüz vaka görülmedi ama öyle bir vaka görüldüğü zaman hızla artacağını biliyoruz. Şu anda mevsim itibariyle zaten bir kısım ishal hastalıkları var, bunların yaygınlaşması mümkün. Bizler bunlara dikkat çekmek istedik.”

SAĞLIK EMEKÇİLERİ DE TEHLİKE ALTINDA!

Deprem bölgesinde çalışma yürüten sağlık çalışanları ve hekimlerin de salgın tehlikesi ile karşı karşıya kaldıklarını belirterek, “Barınma sorunları var ve bu sorunlar Sağlık Bakanlığı’ndaki koordinasyonsuzluk nedeniyle çözülemiyor” diyen Prof. Dr. Vedat Bulut sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:

“Örneğin 70 kişiyi dönüşümlü olarak bir yere gönderiyorlar, o 70 kişiyi çekmeden bir başka 70 kişi daha gönderince bu insanların kalacak yerleri de olmuyor. Çokça bilinen bir uygulamadır; deprem bölgelerinde sağlık çalışanları ve hekimler hızla diğerleri ile yer değiştirmelidir. Çünkü bu insanların da aileleri var. Kendileri de mağdur durumda ve bir de onlardan hizmet istemek çok uygun değil. Bunların hepsini bir arada aldığımızda sağlık hizmetleri aksıyor ve pek çok hastalık o bölgede söz konusu olacak. Örneğin hastane enfeksiyonları bekleniyor.”

“MOBİL HASTANE ÜNİTELERİ TÜRKİYE’DE BİR İHTİYAÇTIR”

Deprem yaşanan illerde beş yıldan önce yaraların sarılamayacağını belirten Bulut, şöyle devam etti:

“Çünkü bir takım binaların tekrar yapılması izolatörlerin yerleştirilmesi gerekiyor. Bölgede 5 bine yakın mühendis şu anda tüm binalarda hasar tespiti yapıyor. Çok daha önemlisi aile sağlığı merkezlerinin yapılandırılmasıdır. Yani 2. ve 3. basamak sağlık hizmetleri bir taraftan yapılandırılırken bu değişen nüfus yapısına bağlı olarak da kentten köye, kentten kente gibi göç durumu oradaki aile sağlığı merkezlerinin yapısını değiştirecek. Çünkü belli aile sağlığı merkezleri hiç kullanılamaz durumda ve orada nüfus da kalmamış durumda. O zaman bu aile sağlığı merkezlerini diğer taraflara kaydırmak gerekiyor. Koruyucu sağlığı bölgede sağlayabilirsek ki bunu sağlayabilmek 6 ay ya da bir yıl içinde olabilir.
Hastanelerin planlamasının yapılması lazım. Bunların da şehir hastaneleri gibi saçma, absürt bir yaklaşımla yapılmaması gerekir. Herkesin ulaşabileceği mesafede 400 ya da 600 yataklı hastaneler inşa etmek gerekir. Ama şu anda ani çözüm elbette ki gezici hastane üniteleri ile olacaktır. Mobil hastane üniteleri Türkiye’de bir ihtiyaçtır. 1996-97 yılından beri bu konuşulur. Hatta ‘7 bölgede 7 Gezici hastane hazır bekletilsin, Türkiye bir afet bölgesi, bu afet bölgelerine hızla ulaşılsın’ diye projeler üretildi. Ama bunlar da göz ardı edildi ve şimdi nasıl bunun büyük bir ihtiyaç olduğunu görüyoruz. İtalyanlar, Amerika Birleşik Devletleri ve hatta bir şirkete ait gemi, hastaneye çevrilerek Hatay’a getirildi. Devletin elinde birden fazla mobil hastane ünitesi zaten olmalıydı.”

“ÖNEMLİ BİR KAMU KUSURU VAR”

“Doğal afet, kötü yönetimler ile felakete dönüştü” diyen Vedat Bulut, Türkiye’nin birçok fay hattına sahip olduğunu, orman yangınları ya da sel baskınları riski taşıdığını belirterek şöyle devam etti:

“Yönetimsizlik, kamu kurumlarının zafiyet göstermesi, AFAD’ın, Kızılay’ın içine düşmüş olduğu durum nedeniyle bir felakete dönüştü bu deprem. Kaldı ki 2021 yılında Kahramanmaraş’ta bir deprem olacağı ile ilgili bir senaryonun raporu yapılmış ve bununla ilgili de AFAD’ın bir çalışması var. Yani bir tatbikat da yapılmış. Niçin kamu kurumları bu kadar hazırlıksız yakalandı? Burada çok önemli bir kamu kusuru var. Kamu kurumları çok daha hızlı hareket etmeliydi, belki o zaman on binlerce insan ölümü azalabilirdi.”

“ŞU ANDA DEVLETİN KIRINTISI YOK”

Geçmiş yıllarda yaşanan deprem ve sonrasındaki sağlık organizasyonlarına da işaret eden Vedat Bulut, şu bilgileri de paylaştı:

“1999 Kocaeli depremini örnek verelim. Hükümetin ömrü o zaman 2,5 aylıktı. Şu anda 21 yıllık bir iktidardan bahsediyoruz. Yunanistan’da bir tren kazasında bakan istifa edebiliyor, yani Türkiye’de maalesef böyle bir gelenek de oluşmuş değil. Bunun getirdiği aşırı derecede siyasi bir özgüven de var; ‘Nasıl olsa halktan bana tepki gelmez’ düşüncesi mevcut. 99 depreminin olduğu dönemde sağlık bakanlığının yine hizmeti vardı ama Kızılay Kızılay’dı ve dayanışmaya da engel olunmadı. Kocaeli ve Van depremine hatırlayalım, yüzlerce sivil toplum örgütü ve kurumun insanı oraya gönüllülükle gitti ve kurtarma, yemek, çadır hizmetleri gibi hizmetlere yardımcı oldular. Ama şu anda dayanışma ve yardımlaşmayı engelliyorlar. Giden malzemelere el konuluyor. Yurt dışından gelen yardımların bile yağma ve talan edildiğini görüyoruz. Yani aradaki fark geçmişte bir devlet olgusu vardı ama şu anda devletin kırıntısı yok.

Şu anda Hatay Sevgi Parkı’nda sağlık hizmetleri veren bir birimimiz var. Bir kadın reviri var. Ve onun dışında psikoterapi birimi var. Hatay Tabip Odası yıkılmış olduğu için oradaki hekimlerin hizmet alabilmesini sağlayabilecek bir birimimiz de mevcut. Belediyelerle yapılan işbirliği sonucu sorunlara çözüm getirilebiliyor ama merkezi yönetimle sorunlar büyük. Onlar genelde gönüllü çalışmaların olmamasını ya da görünür olmamasını istiyorlar, kendi zafiyetleri gözükmesin diye.”

Eren GÜVEN/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak