PİRHA – Eğitim-Sen, depremin yaşandığı illerde biran önce okulların açılması gerektiğini açıkladı. Genel Başkan Prof. Dr. Nejla Kurul, “Depremin olduğu kentlerde eğitim, çocukların gelişim düzeyleri, ilgileri, anadilleri ve kültürleri dikkate alınarak sürdürülmelidir” dedi.
Deprem felaketi nedeniyle açılışı ertelenen okullar, bugün yeniden eğitime başladı. Ancak, depremden etkilenen 11 ildeki çocukların eğitimi 1 Mart’ta başlayacak.
Eğitim-öğretim yılının ikinci yarısı başlarken, gelişmeleri değerlendirmek üzere, Eğitim Sen yöneticileri, genel merkez binasında basın açıklaması düzenledi. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul “Depremin yaralarını sağlıklı, güvenli kentler ve okullar iyileştirir!” diyerek depremzede çocuklar için eğitime ara verilmesini eleştirdi.
3 MİLYON 646 BİN 59 ÖĞRENCİNİN EĞİTİMİ AKSADI!
Prof. Dr. Nejla Kurul, ‘Deprem Travması Yaşayan Çocuklara Nasıl Yaklaşılmalı?’ konulu bir de kitapçık hazırladıklarını belirterek şu açıklamayı yaptı:
“Depremin kederinin ortaya çıkardığı hareketsiz kalma halini aşmak ve iyileşmeyi hızlandırmak için örgün eğitimdeki 17,5 milyon öğrencinin, bir milyon 200 binin üzerindeki eğitim emekçisinin ‘Bir şey yapmalı!’ diyerek evlerinden çıkması ve okullarda buluşması önemlidir. Okuldaki karşılaşmaların, depremden etkilenen yurttaşlarla dayanışmanın, yaşadığımız felaketin nedenlerini ve sonuçlarını çözümlemenin, ne yapmak gerektiğini tartışmanın depremin yarattığı acıyı iyileştiren bir etkisi olacaktır.
Deprem bölgesinde toplam 12 bin 550 okulda; 3 milyon 646 bin 59 öğrenci eğitim görmektedir. Bölgede görev yapan öğretmen sayısı ise 209 bin 719’dur. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 19 Şubat 2023’te yaptığı açıklamaya göre, 54 bin 882 öğrenci naklini diğer kentlere aldırmıştır.
Deprem felaketinin ardından yarıyılın başında zilin çalmasıyla okulun ilk gününde anlatılacak konu, ‘Deprem öldürmez bina öldürür’ sözünün içerdiği anlam olmalıdır. Depremler doğa olaylarıdır. Depremi afete dönüştüren, kâr ve rant odaklı kentsel ekonomik politikalar yoluyla insan eliyle yapılmış yapılardır.”
“KONTEYNER OKULLARIN HAZIRLANMASI GEREKMEKTEDİR”
“Yaşamın her anında ve her yerinde öğrenme devam eder, ancak okul binaları temel eğitim ortamlarıdır. Bu nedenle kentlerdeki tüm binaların ve okul binalarının hasar belirleme çalışmalarının bir an evvel tamamlanması ve güvenli okullara geçiş için çalışmalara başlanması gerekmektedir. Depremin olduğu 10 ilde okul binalarının durumu hakkında MEB’in açıklamasına göre 20 bin 688 eğitim kurumu binasının 23’ü yıkılmıştır, 83 bina ise ağır hasarlıdır. MEB’in açıklamasında hasar almamış bina sayısına yer verilmemiştir. Rakamlar okul binalarında hasar düzeyinin orta-hafif hasarlı olduğunu gösterse bile öğrenciler ve eğitim emekçileri orta hasarlı ve az hasarlı binalara giremeyecekleri için 1 Mart’a dek hasar almamış okulların ve konteyner okulların hazırlanması gerekmektedir.
İstanbul Valiliği, 19 Şubat günü, İstanbul genelinde 93 riskli okul hakkında tahliye kararı alarak 51 bin 995 öğrenci ve 2 bin 765 öğretmenin depreme karşı güvenli okullarda eğitimlerine devam edeceklerini açıklamıştır. Bu açıklama aynı zamanda 17 Ağustos 1999 depreminden sonra okul binaları için yeterli önlemin alınmadığının da bir itirafı olmuştur.”
“DEPREMDEN KORUNABİLECEĞİMİZ, ÇOCUKLARA İYİ ANLATILMALIDIR”
Eğitim-Sen açıklamasında kent ve eğitim yönetimi planlamasının nasıl yürütülmesi gerektiğine ilişkin görüş ve önerileriler de paylaşıldı. 13 Maddelik öneride şu ifadelere yer verildi:
“-Siyasal iktidarın depremi ‘kader’ olarak açıklaması kabul edilemez. Depremin sonuçlarının böyle açıklanması, suç ve ağır ihmalin üstünün örtülmeye çalışılmasından ibarettir. Depremin acı sonuçları karşısında, bilimsel ve laik eğitimin bir gereği olarak depremin bir doğa olayı olduğu ve ondan korunabileceğimiz, halka ve çocuklara iyi anlatılmalıdır.
–Deprem sonrası ağır yıkımın nedenleri, öncelikle kapitalizmin kâr hırsına dayalı konut üretimi anlayışında ve iktidardaki siyasal partilerin müteahhitlerle kurduğu çıkar ilişkisinde aranmalıdır. Okullarda bu konuların anlatıldığı etkin ve eyleyen bir yurttaşlık eğitimi olmalıdır.
–Deprem bölgesindeki yurttaşlar, hangi toplumsal sınıftan, cinsiyet, cinsel kimlik ve yönelimden, etnik aidiyetten ve inançtan, siyasal görüşten olursa olsun ayrım gözetmeksizin her türlü sosyal politika, yardım ve destekten yararlanmalı, her yerde insan yaşamından, toplumdan ve doğadan yana sosyal ve ekonomik politikalar yaşama geçirilmelidir.
–Depremin olduğu kentlerde, deprem felaketinin etkilerinin uzunca bir zaman dilimine yayılabileceği öngörülerek kent merkezinde ve kırsal alanda yaşayan yurttaşların temiz su, güvenli gıda, barınma, ısınma, giyim, elektrik ve iletişim gibi temel gereksinmelerinin karşılanması gerekmektedir.
–Kimi tarikat ve cemaatlerin deprem bölgesindeki çocukları aldıklarına ilişkin iddialar bulunmaktadır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 10 ilde yıkıma neden olan depremlerden etkilenen refakatçisi olmayan bin 464, tedavisi devam eden 759 çocuğun olduğunu bildirmiştir. Demokratik kitle örgütlerinin katılımını ve denetimini içeren katılımcı mekanizmalar oluşturularak çocukların durumu izlenmeli ve bu konu hakkında kamuoyu sıklıkla bilgilendirilmelidir.
–Deprem illerinin dışında kalan okul binalarının sağlıklı, güvenli ve dayanıklı olup olmadığı düzenli bir biçimde denetlenmelidir.
–Deprem bölgesinden diğer kentlere doğru yurttaşların, öğrencilerin, eğitim emekçilerinin göçü başlamıştır ve devam edecektir. Göç hareketi konusunda kamuoyu düzenli ve sürekli biçimde bilgilendirilmelidir.
–Depremin yaşandığı kentlerden diğer kentlere nakil aldıran öğrencilerin mutlaka okula erişimi sağlanmalıdır. Bu çocukların psikososyal destek almaları için çalışmalar yürütülmelidir.
-Depremden etkilenmemiş illerdeki psikososyal destek hizmetleri, okulların durumu ve ihtiyaçları gözetilerek psikolojik danışmanlar tarafından belirlenmeli ve uygulanmalıdır.
–Depremin olduğu kentlerde eğitim, çocukların gelişim düzeyleri, ilgileri ve yetenekleri, anadilleri ve kültürleri dikkate alınarak eğitim süreci, psikososyal destek, kendini çeşitli yollarla ifade etme ve oyun-ilgileri odaklı olarak sürdürülmelidir.
–Deprem bölgesinde yıkımı ağır biçimde yaşamış eğitim emekçilerinin istekleri halinde diğer kentlere tayini için çalışmalar eşit, adil ve hakkaniyetli biçimde sürdürülmelidir.
–Sendikamıza üyelerimizden, il, ilçe ve okul yöneticilerinin deprem hakkında konuşulmamasını telkin eden talimatlar verdiklerine ilişkin çeşitli şikâyetler iletilmektedir. Bugünkü deprem felaketinin acı sonuçları, yaratılan suskunluk sarmalı nedeniyle çok büyüktür. Okullarda öğretmenler ve öğrencilerin kendini ifade hakkı yaşama geçirilmelidir.
–Eğitim programları, başta deprem felaketi olmak üzere, artan doğa yıkımı, yangınlar, su baskınları gibi afetler, kötü kentleşme, insan hakları bilincinin yitimi, demokrasinin kaybı, eşitsiz ve adaletsiz gelir bölüşümü gibi ekonomik ve sosyal sorunları ve çözümleri kapsayacak biçimde yeniden gözden geçirilmelidir. Eğitim fakülteleri eğitim programları da bu bağlamda yenilenmelidir. Eğitim programlarına dair tüm çalışmalara, ILO-UNESCO ortak belgesi olan Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi’nde ifade edildiği gibi eğitim sendikalarının demokratik katılımı sağlanmalıdır.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.