PİRHA – Prof. Dr. Kenan Engin, öğrencilere yönelik ayrımcılığı gündeme getirdiği gerekçesiyle Almanya’da Özel Akkon Üniversitesi’nden işten çıkarılmıştı. Hukuki süreç devam ettigi için bu konuda konuşmak istemediğini belirten Engin, üniversiteden uzaklaştırıldıktan sonra güçlü bir dayanışma gördüğünü söyledi. Engin, “Bir nevi mesele dünyanın birçok ülkesindeki akademisyenlerin gündemi haline geldi” dedi.
Almanya’nın farklı üniversitelerinde dersler veren Prof. Dr. Kenan Engin, 2018 yılından bu yana çalıştığı Özel Akkon Üniversitesi’nden 29 Temmuz 2024’te süresiz olarak işten çıkarıldı.
Almanya’da yayınlanan haberler ve basın açıklamalarına göre üniversite içinde öğrencilerin kendisine, nasıl ayrımcılığa uğradıklarına dair yaptığı başvuruları gündem yapan Kenan Engin’e üniversite yönetimi “Üniversitenin huzurunu bozuyorsun” diyerek önce uyardı ve nisan ayından itibaren çeşitli sınırlamalar getirdi. Önce üniversite Rektörü Prof. Dr. Andreas Bock ve Üniversite Müdürü Benjamin Kobelt tarafından ders vermesi durduruldu. Daha sonra başka bir bölüme gönderildi. Ardından ise verdiği bütün dersler iptal edildi.
Diğer öğretim üyeleri ve öğrencilerle temas kurması da yasaklanan Prof. Dr. Engin dayatılanları kabul etmediği için temmuz sonunda süresiz olarak işten çıkarıldı. Keyfi uygulamalara tepki gösteren Prof. Engin, İş Mahkemesi’ne başvurarak dava açtı. İlk olarak 9 Eylül’de görülmesi gereken dava, Engin’in avukatı rahatsızlandığı için başka bir tarihe ertelendi.
Konuya ilişkin bir basın açıklaması yapan Almanya Berlin Türk Cemiyeti Prof. Dr. Kenan Engin’in üniversitede ögrencilere karşı uygulanan ırkçı tutuma karşı koyması ve önlem alması gerektiğini söylemesi üniversitenin hoşuna gitmediği ve kendisine ‘sen bunları gündemleştirirsen, sen bunları konu edersen ortak çalışmamızın çok zemini kalmaz’ gibi bir tepkiyle tehdit edildiğini belirtti. Aynı zamanda hocalarını desteklemek isteyen ögrencilerin açtığı imza kampanyasının dikkate alınmadığı belirtiliyor.
Prof. Dr. Kenan Engin, sorularımızı yanıtladı.
PİRHA: Ayrımcılık ve nefret dili son yıllarda mülteciler üzerinden yükseliyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
KENAN ENGİN: Almanya genelinde zaten giderek artan sağcı bir eğilim var. Daha bugün itibariyle Almanya’daki Brandenburg eyaletindeki seçim sonuçlarını aldık. Sonuçlara bakılırsa Almanya’da gelişen sağ eğilimin ne boyutlarda olduğunu görmek mümkün. AfD seçimlerde epey oy aldı. Bu da ırkçı parti olarak bir nevi adlandırılıyor. Bunlar yüzde 30’un üzerinde oy aldılar. Bu oranla da ikinci parti durumuna geldiler. Çok az bir farkla birinci parti olamadılar. Önümüzdeki seçimlerde sağcı partinin iktidara gelmesi mümkün. Bu sağcı parti, tamamiyle ırkçı ve yabancı düşmanlığı üzerine, nefret söylemi üzerine oluşturulmuş bir politika izliyor. Bu söylemlerle Almanya’da yüzde 30’un üzerinde oy almak demek bu toplumun hangi yöne doğru sürüklendiğinin işaretidir. Evet giderek artan bir ırkçılık var. Bu ırkçılık da yabancı düşmanlığı üzerine kurulmuş bir ırkçılık.
“SÖYLEMLERLE SAĞ EĞİLİMİ DURDURMAK ÇOK MÜMKÜN DEĞİL”
-Siz de göç etmiş bir akademisyen olarak bu sorunun çözümünün ne olduğunu düşünüyorsunuz?
İşin doğrusu Almanya politikası da ciddi anlamda bir trajedi yaşıyor deyim yerindeyse. Çok ciddi bir çözüm önerileri, çok ciddi bir politik çözümleri yok. Çözümleri olsaydı zaten bu eğilim yıllardır devam eden bir eğilim, 2012-2013’lerden bu yana yani son 10 yılın eğilimi. Bilimsel dünyada da bilimle uğraşan insanların, akademisyenlerin, aydın kesimin ciddi sıkıntıları var bu konuda da. Onların da ciddi bir çözümleri yok. Şu ana kadar ki tek çözüm, tek önerilen şey AfD(Almanya İçin Alternatif Partisi) dediğimiz sağ partinin ne kadar ırkçı bir parti olduğunu söylemle dile getirerek bir nevi buna karşı önlem almaya çalıştılar, bunun gelişimini durdurmaya çalıştılar. Ama bu söylem partiyi Almanya’da giderek daha da güçlendirdi. Enteresan bir durum. Sol kesimden, sosyal demokrat kesimden veya normal insanlardan AfD’nin aldığı eleştiriler partiyi toplum içerisinde daha da popüler hale getirmeye başladı. Benim perspektifimden bakacak olursam şu aşamada bu sorunu durdurabilecek çok ciddi bir duruş Almanya’da göremiyorum maalesef. Şu an ki sosyal demokratlardan tutun Hristiyan demokratlara kadar oldukça pasif sadece AfD kültürüne göre oluşturulmuş bir söylem. Ve bu söylemle de sağ eğilimi durdurmanın çok mümkün olabileceğini düşünmüyorum. Daha gerçekçi, reel politikalar geliştirmek zorundalar. Reel politikaların temellerinden biri Doğu Almanya’da özellikle sağ eğilim çok güçlü, Doğu Almanya bir nevi Türkiye’nin doğu ve güneydoğusu diyelim. Yani her anlamda geri kalmış ekonomik yatırımlardan tutun da oradaki insanları Batı Almanya’daki insanlarla eşit görme noktasına kadar çok ciddi sıkıntılar var. Dolayısıyla da iktidarın veya güç odaklarının bu noktaya yönelmesi lazım. Bu şekilde belki sorun, bir nebze olsun çözülebilir. Ama bu da gerçekten bir çözüm müdür, işin doğrusu çok emin değilim.
“İNANILMAZ BİR DESTEK ALDIM, BİRÇOK ÜLKEDEKİ AKADEMİSYENLERİN GÜNDEMİ HALİNE GELDİ”
-Üniversiteden uzaklaştırıldıktan sonra nasıl bir dayanışma gördünüz?
İyi olan taraflardan biri üniversitenin bu tutumuna karşı üniversitedeki öğrencilerden, özellikle benim öğrencilerimden inanılmaz bir destek aldım. ‘Biz Profesör Engin’i geri istiyoruz, böyle şey olmaz’ diyerek inanılmaz bir baskı oluşturdular üniversite üzerinde. Üniversite de çok dinlemeyip yapmak istediğini yaptı. Sadece üniversite değil Almanya çapında da çeşitli üniversitelerde çalışan Alman akademisyenler, profesör arkadaşlar büyük bir imza kampanyası başlattılar. Beklenen 40-50 insanın imza atma düşüncesiydi ama bir anda yüzlerce hatta binleri bulan bir aktiviteye dönüştü. Şu an itibariyle toplam Avrupa’nın birçok ülkesi dahil Amerika ve Türkiye den 1000 yakın akademisyen dayanışma mektubunu imzaladı. İnanılmaz derecede bir destek. Bu tabi oldukça sevindirici bir durum. Sadece bununla kalmadı buradaki sendikalar, vakıflar da bu konuyla ilgili açıklamalar yaptılar. Özellikle Almanya’da göç alanında çalışma yürüten kuruluşlar var. Bunlar, böylesi bir şeyin kabul edilemeyeceğine dair resmi açıklamalar yaptılar. Aynı zamanda Türkiye’den buraya gelmiş Barış Akademisyenleri de bunun kabul edilebilecek bir yanı olmadığına dair açıklama yaptılar. Bir nevi mesele dünyanın birçok ülkesindeki akademisyenlerin gündemi haline geldi. Süreç devam ediyor bakalım hangi noktaya gidecek?
Devrim FINDIK/ALMANYA
İLGİLİ HABERLER
Prof. Dr. Kenan Engin, ayrımcılığa karşı çıktığı için Berlin’de çalıştığı üniversiten atıldı!
Yoruma kapalı.