Alevi Haber Ajansi

Prof. Dr. Karatay: Kadın cinayetleri münferit değil, Türkiye şiddette birinci sırada -VİDEO

PİRHA- Munzur Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülnaz Karatay, kadın cinayetlerinin münferit olmadığını belirterek, “OECD ülkeleri arasında Türkiye şu anda şiddet sıralamasında birinci sırada yer alıyor” dedi. Karatay, Dersim’le ilgili olarak ise, “Kuşkusuz inanç alanından kaynaklı kadının hareket alanı biraz daha geniş ancak Dersim’de de tablonun çok parlak olmadığını söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı. 

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Munzur Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülnaz Karatay’la kadın mücadelesini, kadına yönelik şiddeti, Türkiye’de ve Dersim’de kadınların sorunlarını konuştuk.

“KADINLARIN SAĞLIK, EĞİTİM, ÜREME, EKONOMİK HAKLARINI YETERİNCE TARTIŞAMIYORUZ”

Toplumun katmanları arasında, örneğin cinsler arasında meydana gelen şiddetin genel barış ortamından ayrı düşünülemeyeceğinin altını çizen Karatay, “Esasında kadınlara yönelik şiddet, bir yaşam hakkı ihlalidir. Anayasanın 17. ve 50. maddelerinde tanımlanmış olan doğal olmayan ölüme karşı insanları ayrıcalıksız, ayrımsız bir şekilde koruyan yasaların ihlali demektir kadına şiddet. Dolayısıyla toplumsal bir suç türü olarak tanımlanması gerekiyor. Biz bugün aslında kadına şiddeti konuşurken varlık yokluk sorununu konuşuyoruz. Oysa kadın mücadelesinin tarihine baktığımızda patlama noktasının emek mücadelesi olduğunu görüyoruz. O günlerden bugüne Clara Zetkin’lerden bugüne, daha geri bir noktadan tartışıyoruz meseleyi. Kadının yaşam hakkı üzerinden tartışıyoruz. Bunu tartıştığımız için de bugün kadının sağlık hakkını, eğitim hakkını ücretsiz ev işçisi olarak çalışan kadınların hakkını, üreme haklarını, ekonomik haklarını yeterince tartışamıyoruz, çünkü hala biz varlık noktasında sorunlar yaşıyoruz” dedi.

“KADIN CİNAYETLERİ MÜNFERİT DEĞİL”

Kadın cinayetlerinin aylık seyrine bakıldığında ayda 30, 40, 50 kadının öldürülmesinin aslında bir kadın kırımına işaret ettiğini, bunların münferit olmadığını, sistematik bir hal aldığını, son 10 yıldaki verilere göre yüzde 1400 artış olduğunu belirten Karatay, ihmal ve istismar meselesi konusunda da şunları dile getirdi:

“Tabii ki cinayetler dışında bir de ihmal istismar meselesi var. Toplum gündemini çokça meşgul eden, kriz düzeyinde yaşanan bir şey. Artık evlerimiz, sokak, kampüsler, güvenli alan olmaktan her geçen gün uzaklaşıyor. Neredeyse kampüslerde her beş kadından biri ihmal, istismar kurbanı ve bu alanlarda üniversitelerin tutum belgeleri yok. Çok az üniversitede ihmali, istismarı, kadına şiddeti önleyen tutum belgesi var. Bunların da ne kadar kararlılıkla uygulandığı büyük bir sorun. Bu yüzden içinde bulunduğumuz koşullarda kadına şiddet çok yönetilemez bir hal aldı. Sözleşmeler işe yaramıyor. Örneğin Türkiye 1986 yılında kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesine dair CEDAW Sözleşmesi’ne imza atmış. Bunun dışında İLO sözleşmeleri var. İLO, kadının doğrudan ayrımcılığa uğramasını, ihmal istismarını önleyen bir sözleşme. Uluslararası sözleşmelerimiz var. Türk Medeni Kanunu var. Ceza hukuku var. Buna rağmen kadına şiddet tercihen önlenemez bir boyutta.”

“TÜRKİYE, ŞİDDET SIRALAMASINDA BİRİNCİ SIRADA”

Şiddetin öğrenilen bir şey olduğunu, öğrenilerek yaygınlaşan bir şeyin aynı zamanda önlenebilir de olduğuna vurgu yapan Karatay, “Buna rağmen neden önlenemiyor? Neden bu konuda herkeste stratejik bir sessizlik gözlemleniyor. Bu sorunun cevaplarını oluşturmadan bir çözüm için de adım atmakta zorlanıyoruz. Kadın mücadelesi ne yazık ki 21. yüzyılın ilk çeyreğinde, cumhuriyetin ikinci yüzyılını kutladığımız bugünlerde hala kadının yaşam hakkı diyor. Bizim bugün modern demokrasilerde olduğu gibi kadının çok farklı düzeyde ikinci üçüncü kuşak haklarını konuşmamız gerekirken Türkiye’de ne yazık ki kadın haklarını çok geri bir noktadan tartışıyoruz. Toplumun yarısını oluşturan kadınlara siz haklarını ne kadar garanti edebiliyorsanız ne kadar teminat yaratabiliyorsanız ne kadar güvenli alan oluşturabiliyorsanız o kadar gelişmiş bir ülke olduğunuza ilişkin birtakım göstergeler ortaya koymuş oluyorsunuz. Ama OECD ülkeleri arasında Türkiye şu anda şiddet sıralamasında birinci sırada yer alıyor” dedi.

“KURU KURUYA TEMSİLİN ANLAMI YOK”

Prof. Dr. Gülnaz Karatay, bu şiddet sarmalından nasıl çıkılacağına dair ise şunları söyledi:

“Bakanlık diyor ki bu, siyaset üstü bir alan. Bu, siyaset üstü bir alan olamaz. Kadına şiddetin önlenmesi için sözün bizzat siyaset üzerinden kurulması gerekli. Bu anlamda politik mücadele çok önemli. Politik mücadeleyi örerken de kesinlikle kadın perspektifinden görmek gerekiyor. Çünkü failden bu sorunun çözümünü beklemek çok akılcı bir yaklaşım değil. O yüzden kadınların muhakkak politik mücadele içerisinde daha fazla sandalye işgal etmeleri ve kendilerine alan açmaları gerekir. Temsili düzeyde değil gerçekten nüfusun yarısıyız.

Tabii ki temsilin de bir anlamı var. Yani temsil ne üzerinden olmalı? Kadının her türlü alanda dışlanmışlığını ortadan kaldıracak, ekonomik, sosyal, kültürel haklarını ön plana çıkarabilecek, bu anlamda mevzuatların uygulanması yönünde baskı oluşturabilecek ya da yeni mevzuatlar oluşturabilecek, İstanbul Sözleşmesi’ne bir an önce dönülmesi için politik alanları etkili bir şekilde kullanacak bir temsilden bahsediyoruz. Kuru kuruya temsilin anlamı yok.”

“KADIN HAREKETİ YÜKSELİŞTE AMA BİRLEŞİRSE DAHA ETKİLİ SONUÇ ALIR”

Türkiye’de, tıpkı doğa hareketleri gibi kadın hareketiyle ilgili bir yükselişin olduğunu vurgulayan Karatay, “Kadınlar gerçekten çok ciddi inisiyatifler alıyorlar. Türkiye’deki kadın hareketinin belki de en önemli handikabı çok parçalı ve mikro ilerliyor olması. Bunların daha bütünlüklü, daha kapsamlı bir mücadeleye dönüşmesi gerekiyor. Örneğin Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu çok etkili veriler yayınlıyor. Her bir vakayı raporluyor ama bunlar daha bütünlüklü bir hal alırsa yani birleşebilirse bu örgütlerin gücünün daha etkili sonuç alacağını düşünüyorum” dedi.

“DERSİM’DE DE KADIN AÇISINDAN TABLO O KADAR PARLAK DEĞİL”

Kadın sorununu ve mücadelesini Dersim toplumu açısından da değerlendiren Munzur Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülnaz Karatay, konuyla ilgili şunları belirtti:

“Dersim’de de tablonun çok da parlak olmadığını söyleyebiliriz. Kuşkusuz inanç alanından kaynaklı kadının hareket alanı biraz daha geniş. Kadına yönelik cinsiyetçi kodlar biraz daha gerilemiş durumda. Dersim’de kadın açısından yaşam biraz daha kolay ama sorunlarımız yok mudur? Elbette bu alanda da sorunlar var. Örneğin ekonomik sorunları var kadınlarımızın, istismar vakaları var. Kaynakları farklı farklı olan ihmal, istismar vakaları var. Kadının kendini ifade edebileceği alanlar sınırlı. Ev içinde yoksullukla bağlantılı bazı sorunlarımız artmaya başladı. Bütün bunlar tabii ki kadın üzerinde yük demek. Hatta bazı konularda örneğin ihmal, istismar konusunda toplum çok gerilimli bir hal almış durumda. Bunların bir an önce nedenlerinin doğru bir şekilde anlaşılması ve üzerine gidilmesi gerekiyor. Bu anlamda kentte de bir örgütlülük var. İş gören bir örgütlülük var. Bu çalışmalar iyi bir şekilde sürüyor diye düşünüyorum”

Nuray ATMACA/DERSİM

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak