PİRHA – Pir Vedat Tekten, ÇEDES projesini “Yoğun bir beyin yıkama programı” sözleriyle tarif etti. Tekten, projeye karşı mücadele yürütülmesi gerektiğini de vurgulayarak “Meydanı bu yobazlara bırakmamalıyız” dedi.
Ağuçan Ocağı mensubu Pir Vedat Tekten, ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)’ projesi hakkında görüşlerini PİRHA ile paylaştı.
“Eğitimi dinselleştirme amacıyla yürürlüğe konulan proje” sözleriyle tanımlanan ÇEDES programı dahilinde Milli Eğitim bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında protokoller imzalandı.
Yapılan anlaşmaların sonucunda pedagojik eğitimi bulunmayan imamlar, İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere çeşitli illerde görevlendirildi.
“CUMHURİYETİ YOK SAYAN, İHVANCI BİR ZİHNİYET”
Laik eğitim anlayışına temelden aykırılıklar içeren ÇEDES projesi, Alevi toplumunca da tepkiyle karşılandı.
Pir Vedat Tekten, projenin iptal edilmesi için “Her alanda karşılarına dikilerek meydanı bu yobazlara bırakmamalıyız” diyerek şu açıklamayı yaptı:
“Türkiye jeopolitik konumu nedeniyle tarih boyunca Dünya siyasetinin kalbinin attığı bir coğrafyadır. Özellikle soğuk savaş döneminde batı bloğunun en uç noktası olması nedeniyle emperyalizmin hakimiyet kurma isteği her dönem kendini hissettirmiştir. Kurtuluş Savaşı ve sonrasında gerçekleştirilen ‘Anadolu devrimi’ emperyalist bloğun, bu coğrafya üzerindeki planlarını daha titizlikle yapması gereğini getirmiştir. Güney Asya ile başlayan ‘Yeşil Hilal’ projesi Ortadoğu ve Anadolu’yu kapsayan ‘BOP’ projesi ile bölge halklarının yaşamına dayatılmıştır. Amaç kontrolleri altında bir ‘Ilımlı İslam’ kuşatması yaratmak ve yükselen ‘Ulus Devlet’ yapılanmasını bastırmaktır. Bu planlarını 1950 yılından başlayarak adım adım hayata geçirmiş ve işbirlikçi hükümetler vasıtasıyla da gerçekleştirmeyi başarmışlardır. Ilımlı İslam planı zamanla halkları şiddetle baskılayan ‘Radikal İslam’ planına dönüşmüş, Afganistan Taliban’a, Ortadoğu El Kaide, IŞİD ve türevlerine, Kuzey Afrika ise bunların karışımı terörist İslamcı akımların kontrollerine terk edilmiştir. Tüm bu yapıların örgütleyicisi ve komutası olarak ‘İhvan’ örgütünü görmekteyiz. İslam coğrafyasının tek demokratik laik(!) Cumhuriyeti olan Türkiye Cumhuriyeti de son 20 yılda Cumhuriyeti yok sayan, ilkelerini horlayan ihvancı bir zihniyet ile yönetilerek bugünlere gelmiştir.
“BU UYGULAMALAR KARŞISINDA CEPHE OLUŞTURMALIYIZ”
Özellikle son seçim sonuçlarından güç alan Bu ihvancı zihniyet ‘Cumhuriyetin ikinci yüzyılı’ aldatması ile aslında ‘Şeriatın birinci yüzyılı’ programlaması yapmaktadır. Bu planlamaya zemin olacak şekilde zaten Cumhuriyet kurumları çökertilmiş, ordu bloke edilmiş, hukuk sistemi emir ile çalışır hale getirilmiş, adalet kavramı ortadan kaldırılmış, eğitim tamamen din eksenli hale dönüştürülmüştü. Yeni dönemde ileri bir adım olarak okullara imam ya da tarikat şeyhlerini göndererek çocuklarımıza daha yoğun bir beyin yıkama programının uygulanmasını başlatmışlardır. Bu ve buna benzer pek çok uygulama uygulanmak üzere sırada bekletilmektedir. Halkın %50’sinin hilafına yapılan bu uygulamalar karşısında biz Aleviler ve tüm muhalif kesimler, asgari müştereklerde ortaklaşarak bir ‘Cephe’ oluşturmalıyız. Her alanda karşılarına dikilerek meydanı bu yobazlara bırakmamalıyız. Ödenecek bedel neyse baş göz üstüne.”
Eren GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.