PİRHA-Mersin Cemevi Başkanı ve Seyit Sabun Ocağı Piri Hasan Kılavuz, Alevilerin kente göç ile birlikte özellikle Hakk’a uğurlama erkanlarını yürütmede zorlandıklarını ve Sünni inancın tesiri altında kaldıklarını ifade ederek, “Buna korkunç bir şekilde girdiler” diye belirtti. Mezarlıklara ilişkinde değerlendirmede bulunan Kılavuz, “Alevi mezar taşının başında bir Alevi devriyesi yazılması lazım ki, uzun zaman sonra o mezarın bir Alevi mezarı olup olmadığı belirlensin” dedi.
Yüzyıllar boyunca baskı ve asimilasyon politikalarına tabi tutulan Alevi inancında en büyük tahribatın yaşandığı erkanların başında Hakk’a uğurlama erkanı geliyor. Yaşamı boyunca Alevi inancına göre yaşayan Alevi yurttaşlar, bazı cemevlerinde harem-selamlık şekilde ve Sünni içtihatlara göre Hakk’a uğurlanıyor.
Mersin Cemevi Başkanı ve Seyit Sabun Ocağı Piri Hasan Kılavuz, Hakk’a uğurlama erkanına ve Alevi yurttaşların mezarlarına dair değerlendirmede bulundu.
Her inancın belli ritüellerinin olduğunu aktaran Kılavuz, “Nedir değişimiş ritüeller? Doğum ve ölüm. Ama bir gerçek var. Doğumdaki sevinçle ölümdeki matem, ağıt, ağlama, kaybetmenin acısı hiçbir zaman değişmemiştir. Hakk’a kavuşma günü onun en büyük bayramıdır” dedi.
Alevilerin kente göç ile birlikte özellikle Hakk’a uğurlama erkanlarını yürütmede zorlandıklarını ve hakim inancın tesiri altında kaldıklarını ifade eden Kılavuz, “Bu korkunç bir şekilde girdiler. Hakk’a yürüme erkanlarını tamamen unuttular” diye belirtti.
“HAKK’A UĞURLAMA ERKANI SAZLA, SÖZLE OLUR”
Pir Kılavuz, köyde geçmişte yapılan Hakk’a uğurlama erkanına dair şunları söyledi:
“Bir süre içerisinde tabii bu değişmiştir, ama bizim yerleşim yeri ve köylerimizde en önemli usul ve adet Hakk’a yürüyenlere yapılan hizmettir. Büyük bir hizmettir. Büyük bir erkandır. Çünkü divandır aynı zamanda. Ruhunu teslim ederken bile veyahut da teslim etmeden, son anda son dakikalarına kadar başınıza dururlar, nasihat ederler. Sazdır, sözdür. Bir isteğin var mı? En çok neyi seviyordu? Onlar söylenirdi, onlar yapılırdı. Teslim ettikten sonra seyitleri, pirleri, hizmet ehilleri tarafından o yıkanırdı, kefenlenirdi. Bütün hizmetler yapılırdı. Ondan sonra da en başta da aile bireylerine en yakın çocukları, akrabaları ne varsa onların omuzları üzerinde kabristana götürülürdü.
Mezar başında ‘Hakk rahmet eylesin. Kusur ve noksanlıkları af olsun, buraya gelen bütün hizmet sahiplerinin de hizmetleri kabul olsun’ dualarını yapılır, ondan sonra da kefenlenir. Kefenlemenin de şartı yok. Ama aile birilerinin sevdikleri veyahut da onu genişken geçtiğinde sevdiği bir eşyası, bir şeyi vardı. Onu da kefenle birlikte tabutun içine koyarlar.
Bir meyit gömülürken baş tarafı kalktığı zaman güneşe bakacak şekilde mezarlar kazılır. Alevi mezarlarının tümünün baş tarafı hep güneşe bakar. Meyit tabuttan kalktığı zaman ilk gördüğünüz yer güneş olacak şekilde indirilir. Kıble, kıbleyle alakası yok. Öyle bir şey yoktur. Alevi dedesi ve seyyidi hangi duayı bilirse onu okurdu. Yoksa mezar başında çıkıp da telkin verip altındaki kişi Sünnileştirilmez. Sünni İslam imamları, camilerden çıkıp da bizim köylere yayılmaya başlayınca köylerimize de kentlerdeki gibi Sünnileşme başladı.”
Mezarlıklara ilişkinde değerlendirme yapan Kılavuz, Alevi mezarlıklarına gidildiği zaman bugün Türkiye’de çoğu yerde mezar başlarında arapça ayetlerin yazıldığının görüleceğine işaret etti.
“ALEVİ OZANLARINDAN, AŞIKLARINDAN BİR BEYİT MEZARA İŞLENİR”
Son dönemlerde mermer furyası çıkınca mermerciler tarafından El Fatiha yazıldığını vurgulayan Kılavuz, “Ama Alevi mezar taşının başında bir Alevi devriyesi olur. Böyle bir devriyesini yazılması lazım. Ki baktığın zaman uzun zaman sonra o mezarın bir Alevi mezarı olup olmadığı belirlensin. Bir işarettir adeta o. Ya bir teslim taşı resmi vardır, ya bir devriyeden dörtlük vardır; Pir Sultan’dır, Güfrani’dir, Kul Himet’tendir. Alevi ozanlarından, aşıklarından bir beyit oraya işlenir. Veyahut da mezarın başına bağlama resmi çizilebilir” ifadelerine yer verdi.
“BAŞUCUNDA AĞAÇ OLMALI”
“Ağaç konusu da çok önemlidir” diyerek sözlerini sürdüren Kılavuz, “Çünkü bizim büyüklerimiz diyor ki yazın ortasında güneşin sıcaklığı altında bırakmayın. Başucunda bir ağaç da olmalı. Alevi mezar daha kabristanın başında giderken bir Alevi mezarlığının çağrışımı olmalı. O çağrışım henüz daha yok. Mezarlıkların girişlerinde beyitler, dörtlükler olursa, daha girişte oranın Alevi mezarlığı olduğu, Alevilerin burada olduğu açık belli olur. Ama büyük kentlerde iç içe olan mezarlıklarda Sünni mıdır, Alevi midir belli olması için de o mezarın başındaki mezar sahiplerinin kendi gelenek ve göreneklerini o mezar taşına işlemeleri lazım” ifadelerini kullandı.
Diren KESER/MERSİN
Yoruma kapalı.