Alevi Haber Ajansi

Pir İncesu: Seyit Rıza ve yoldaşları bir inanç adına darağacına gittiler ve bedelini ödediler -VİDEO

PİRHA- 15 Kasım 1937’de Seyit Rıza ve yol arkadaşlarının idam edilmesinin 86. yılı. PİRHA’ya konuşan DAD Adana Şubesi Eş Başkanı Pir Hüseyin İncesu, darağacına giderken bile biat etmeyen, boyun eğmeyen bir inancı, bir kültürü sonraki kuşaklara aktarmanın önemini vurguladı. İncesu, ekledi: Bugün biz kendi gerçekliğimizle yüzleşerek, sisteme entegre olmadan, sistemin karşısında yeni bir yol bulmamız gerekiyor.

Dersim’de 15 Kasım 1937’de Seyit Rıza ve yol arkadaşlarının Elazığ Buğday Meydanı’ında idam edilmesinin üzerinden 86 yıl geçti.

Seyit Rıza, Wusênê Seydi, Aliye Mirzê Sili, Hesen Ağa, Fındık Ağa, Resik Uşen ve Hesenê Ivraimê, Ankara’dan özel görevle gönderilen İhsan Sabri Çağlayangil’in denetiminde yapılan mahkeme sonucunda kendilerine savunma hakkı verilmeden Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edildiler.

“BİR İNANÇ, BİR TOPLUMSALLIK ADINA GİTTİLER VE BEDELLERİNİ ÖDEDİLER”

Seyit Rıza ve yol arkadaşlarının idam edilmesinin 86. yılına dair PİRHA’ya konuşan Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Adana Şubesi Eş Başkanı Pir Hüseyin İncesu, “Geçmişten, tarihten bugüne gelen sürece baktığımızda tekçi zihniyetin bize dayattığı asimilasyoncu, katliamcı sistemle birlikte bütün pirler, seyitler şahsında yoldaşları ve dava arkadaşları darağacına gittiler. Bir inanç, bir toplumsallık adına gittiler ve bedellerini ödediler” dedi.

“BİZ KENDİ HAKİKATİMİZE DAHA YENİ ULAŞIYORUZ”

Şimdi kendilerine düşen görevin, bu toplumsallığı darağacına giderken bile biat etmeyen, boyun eğmeyen bu inancı, kültürü sonraki kuşaklara aktarmak olduğunu vurgulayan ve ‘bu konuda yeterli miyiz’ sorusunu yönelten İncesu, sözlerini şöyle sürdürdü;

“Kendi adıma söyleyeyim, biz bugüne kadarki süreç içerisinde kendimizi tanıdıktan sonra hep resmi ideolojinin bize verdiği şeylerle eğitildik. Tabi bu bizim suçumuz mu? Eğitim politikasından ekonomisine kadar devletin bütün aygıtları bize bu resmi ideoloji temelinde yaklaştı. Bizim kimliğimizi, kişiliğimizi, dilimizi dahi unutturarak getirdi bize. Ne zaman ki bu konuda gözümüz açıldı, Alevi canların geçmişten bugüne kadar verdiği mücadeleye dokunup hissettiğimiz andan itibaren, tarihsel gerçekliğin bu olmadığının farkına vardığımızda da, biz kendi gerçek Raa Haq dediğimiz bu yola; evet biz yanlış yapmışız, yanlış yerdeymişiz. Biz kendi hakikatimize daha yeni ulaşıyoruz.”

“TOPLUMSAL HAFIZAMIZ TAPTAZE DURUYOR”

Bu hakikate ulaşmaya geç kalındığını ama bunun sadece kendilerinin suçu olmadığını, devlete de, ebeveynlere de bu konuda doğru eleştiri yapmak gerektiğini ifade eden İncesu, “Evet kendilerini gizlediler. Kimliklerini gizlediler. ‘Oğlum Türkçe öğren’ yani şehre gideceksin lazım olacak, dendi. Bunun gibi bir sürü şey” dedi.

İlkokul’da evlerinde Zazaca (Kırmancki) konuştukları için ertesi gün sınıfta meşe ağacıyla dayak yediklerini hatırlatan İncesu, “Biz böyle süreçlerden geliyoruz. Dolayısıyla toplumsal hafızamız taptaze duruyor. Yaşadıklarımızın hepsi gözümüzde bir şerit gibi gidip geliyor. Onun için biz kendi tarihsel köklerimize, tarihsel gerçekliğimize dönmeliyiz ve bu tarihsel gerçekliğimizin peşrevinde de doğru soruyla, doğru yerde, doğru zamanda söz kurarak bu mücadeleyi yürütmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“İNANCINI KAYBEDEN TOPLUMLAR BAŞKALAŞIRLAR”

İncesu, Dersim’in kendisi için ne ifade ettiğini ise şöyle dile getirdi:

“Eğer bir can girdiği toprağı bilmezse, kültürü bilmezse o can süreç içerisinde kendini de, kimliğini de, doğasını da unutur. Her can bulunduğu, doğduğu, büyüdüğü topraklara dönmelidir. Oranın kültürüyle, oranın inancıyla, doğasıyla haşir neşir olursa geçmişini unutmaz. Dilini kurtaran toplumların geleceği vardır. İnancını kaybeden toplumlar ise başkalaşırlar, başka bir topluluğa dönüşürler.”

“ONLAR BU YOLUN HAKİKATİNİ SÜRDÜLER”

Dersim’in Alevi Raa Haq inancının kutsal yeri ve 12 ocağın burada örgütlü olduğunu, onlar bu mücadeleyi vermemiş olsaydı bugün kimsenin kendine Alevi diyemeyeceğini söyleyen İncesu, “Onlar ki bu yolun hakikatini sürdüler, bedellerini ödediler, geri dönmediler ve biz de bugün onların mirası üzerinden kendimizi var etmişiz. Onun için Dersim coğrafyası bu anlamda önemlidir, değerlidir. Yeter ki bunu bilelim. Biz bunların tüm bu tekçi anlayışlarına, asimilasyoncu, katliamcı politikalarına bugüne kadar nasıl direndiysek, bugün de kendi gerçekliğimizle yüzleşerek, sisteme entegre olmadan, sistemin karşısında bizim yeni bir yol bulmamız gerekiyor” diye belirtti.

Eyüp HANOĞLU/DERSİM

İLGİLİ HABERLER:

DAD Adana Şubesi Dersim’i ziyaret etti: Ziyaretlerimize ikrar vererek yola çıkmak istedik

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak