PİRHA- Kureyşan Ocağı Pirlerinden Hamza Takmaz, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Tunceli İl Jandarma Komutanlığı’nda cami temeli atma görüntülerini ve sözlerini ‘zulüm’ olarak değerlendirdi. Takmaz, “Tarikat, Diyanet, Tunceli Cemevi ve Munzur Üniversitesi eliyle Dersim’de asimilasyon devam ediyor. Anaokulunda başlayan zorunlu din dersleri yetmedi şimdi de kışlalara tek inancın ibadethanesi açıyorlar. Bir tek inancın ibadetini toplumun farklı kesimlerine dayatmak zulümdür” dedi.
Dersim’de 27 Ağustos’ta Tunceli İl Jandarma Komutanlığı’ndaki caminin temel atma töreni yapıldı. Törene katılan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Şehirlerin medenileşmesinde en büyük pay camilerdir. İnşallah burada bizim hocalarımız, lojmanlarda oturan kardeşlerimizin ya da bu bölgede oturan kardeşlerimizin çocuklarına ders verecekler” ifadelerini kullanmıştı.
Kureyşan Ocağı pirlerinden Hamza Takmaz, Dersim’de çok sayıda camiye rağmen bir cami daha yapılmasına ve Diyanet Başkanının konuşmasına tepki gösterdi.
“ERBAŞ’IN DERSİM ZİYARETLERİ BUGÜNE İŞARETTİ”
Takmaz, Erbaş’ın daha önce Tunceli Cemevi’nde yaptığı toplantıyı hatırlatarak, “Dersim’de Aleviliğin dönüştürülmesi, farklılaştırılması için çok çaba harcanıyor. Erbaş, uzun yıllardır dönem dönem Dersim’e gelerek bugünlerin işaretini vermişti. Fakat buna karşı çok fazla sesimizi duyuramamıştık. Erbaş’ın ziyaretinden sonra Munzur Üniversitesi adeta tarikatların ve cemaatlerin merkezi haline geldi. Rektör eliyle Dersim’de hiç tabanı, hiçbir örgütlenmesi olmayan sadece oradaki memurlar tarafından açılan vakıflar ve cemaatlerin evleri oluşmaya başladı. Dersim’in kültürüne, doğasına, diline yönelik asimilasyon ve yok sayma politikalarının bir yenisi de o dönem Munzur Üniversitesi’nde Tunceli Müftülüğü’nce açılan ‘Hz. Ali Diyanet Gençlik Merkezi’ açılması eklenmişti” dedi.
TARİKATLAR, TUNCELİ CEMEVİ, MUNZUR ÜNİVERSİTESİ
Dersim’e yönelik bu yönelimlerin 1980 darbesindeki tahribatlarına değinen Takmaz, “Kenan Güven döneminde Kuran kursları, her köye bir cami, imam hatipler gibi kurumlar ile gençlerimiz bir asimilasyon içine çekildi. O dönemki gençlerin bir çoğu kurtulsa da geride kalanlar bu asimilasyonun bir parçası olarak hizmet etmeye devam ettiler. Yine Gülen Cemaati açtığı kreş, yurt, özel kolej gibi kurumlaşmalarla bunu başka boyuta taşıdı. Günümüzde de farklı tarikatlar, Diyanet yapılanmaları ve Munzur Üniversitesi öncülüğünde bu politika devam ediyor. Buna ek olarak da Tunceli Cemevi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Tunceli şubesi gibi çalışarak valilik, üniversite, Diyanet, birçok tarikat ve cemaatle işbirliği yaparak Dersim’i kendi köklerinden koparmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.
“DERSİM KIZILBAŞ ŞEHRİDİR, BU YAPILAN ZULÜMDÜR”
Dersim’e yönelik tekçi politikaların kabul edilmeyeceğini sözlerine ekleyen Hamza Takmaz, şöyle devam etti:
“Kışlalarda bir tek kendi inandıkları inanca dahil insanlar mı var? Anaokulunda başlayan zorunlu din dersleri yetmedi şimdi de kışlalara tek inancın ibadethanesini açıyorlar. Bir tek inancın ibadetini toplumun farklı kesimlerine dayatmak zulümdür. Dersim evliyaların, Kızılbaşların, Alevilerin yurdudur. Bu politikayı yürütenler kışlalarda cemevi açacak mı? Ya da cem ibadeti yapmaya izin verecek mi? Buradaki insanların hepsi tek bir inanca mı mensup? Medeniyeti getireceğine adalet getir. Kişilerin inancına sözüm yok. Bu siyaset toplumu bölüyor. Toplumun değer yargıları hiçe sayılıyor. Dersimliler bugün de aslında kendilerine dayatılan bu asimilasyon tek tipleştirme, Sünnileştirme projelerine karşı bir direnç gösterecektir. Çıksınlar Dersim merkeze sorsunlar bakalım kaç tanesi bu politikalara ‘evet’ diyecek. Bunun adı açıkça zulümdür, kabul etmeyeceğiz.”
PİRHA/İZMİR
Yoruma kapalı.