PİRHA – Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde, Mimar Sinan Mahallesi’ndeki bir parfüm dolum deposunda çıkan yangında altı kadın işçi yaşamını yitirdi. Alevler, yanıcı kimyasalların etkisiyle kısa sürede büyüdü; içerideki kadınlar ve çocuklar kendilerini dışarı atamadı.
8 Kasım günü sabah saatlerinde başlayan yangın, mahalle sakinlerinin “önce patlama sesi duyduk” ifadeleriyle tarif ediliyor. Yangın kısa sürede tüm binayı sardı, itfaiye müdahalesi yetersiz kaldı.
Hayatını kaybedenlerin isimleri: Şengül Yılmaz (55), Tuğba Taşdemir (18), Nisa Taşdemir (17), Cansu Esatoğlu (16), Esma Gigan (65) ve Hanım Gülekin (65).
Hepsi kadındı. Üçü gencecik, ikisi çocuk yaşta.
KADINLAR BAĞIRIYORDU
Yangına ilk müdahale eden mahalleli, içerden gelen çığlıkları hâlâ unutamıyor:
“Bahçedeki hortumla koştuğumda içeriden kadın sesleri geliyordu. Dumanın içine giremedik. Bağırıyorlardı ama kimse yetişemedi.”
Mahalle sakinleri, binanın daha önce de şikâyet konusu olduğunu, “eski bir düğün salonundan bozma depo”da kimyasallarla çalışıldığını söylüyor.
BU BİR KAZA DEĞİL CİNAYET
Ortaya çıkan bilgiler bu yangının sadece bir “kaza” olmadığını gösteriyor.
Çalışanların CİMER’e yazdığı bir şikâyet dilekçesinde “iş güvenliği yok, kadın ve çocuklar sigortasız çalıştırılıyor” ifadeleri yer almış.
Tüm uyarılara rağmen işletme denetlenmemiş.
KADIN VE ÇOCUK EMEĞİ UCUZ HAYATLAR DAHA UCUZ
Yaşamını yitirenlerin çoğu, günübirlik ücretle çalışan sigortasız kadınlardı.16 yaşındaki Cansu Esatoğlu ve 17 yaşındaki Nisa Taşdemir okul çağında olmalarına rağmen aile bütçesine katkı için oradaydı.
55 yaşındaki Şengül Yılmaz yıllardır geçici işlerde çalışan bir kadındı. 65 yaşındaki Esma Gigan ve Hanım Gülekin ise emeklilik yaşını geçmiş, hâlâ çalışmak zorunda kalan kadınlardı.
Kadınların çoğu sabah evden “bugün erken döneriz” diyerek çıkmıştı. Hiçbiri dönemedi.
SANAYİ DEĞİL ÖLÜM BÖLGESİ
Dilovası, yıllardır sanayi atıkları, kimya tesisleri ve kontrolsüz üretim alanlarıyla gündemde.
Parfüm dolum deposunun da meskun mahal içinde, evlere sadece birkaç metre mesafede bulunduğu ortaya çıktı.
Uzmanlar, bu tür tesislerde kullanılan uçucu kimyasalların patlama riski taşıdığını, yerleşim alanlarında bulunmasının “ölüm daveti” olduğunu söylüyor. İş güvenliği uzmanları bu tür olayların “önlenebilir” olduğunu vurguluyor:
“Yangın merdiveni, havalandırma, uyarı sistemleri yok. Kadın ve çocuk işçilerin sigortasız çalıştırıldığı bir yerde yangın da, ölüm de kaçınılmaz.”
Valilik, bakanlıklar ve savcılık “soruşturma başlatıldı” açıklaması yaptı. Fakat kamuoyunun sorusu aynı: Bu insanlar neden oradaydı?
Dilovası’ndaki yangın, Türkiye’de kadın emeğinin nasıl ucuzlatıldığının, çocuk işçiliğin nasıl normalleştirildiğinin bir örneği.
Denetlenmeyen işyerleri, sigortasız istihdam, kontrolsüz kimyasal depolama…
Bu yangın bir binayı değil, bir düzenin vicdanını yaktı.
Altı kadının ismi artık sadece ölüm listesinde değil, emek mücadelesinin hafızasında da yerini aldı.
Yanıt bekleyen sorular hala ortada
O bina nasıl üretim izni aldı?
Çocuk işçileri kim çalıştırdı?
Denetim yapması gereken kurumlar neden sustu?
Cevaplar gecikirse bu yangın kapanmayacak.
Çünkü bu sadece bir parfüm deposu değil, bir kadın emeği mezarlığı.
HABER MERKEZİ
Yoruma kapalı.