Alevi Haber Ajansi

Özgür Özel: Lanet olsun düzeninize de sarayınıza da!-VİDEO

PİRHA – CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. 12 yıl sonra Gezi eylemlerine katılanların tutuklanmasını eleştiren Özel, “Gezicilerin o günkü tavrı değil, bugünkü tavrı sorgulanıyor. O gün geziye giden, gezide kahramanlık hikayeleri anlatan Tamer Karadağlı, bugün Devlet Tiyatroları’nın başına atandı” dedi. Özel, Bolu otel yangını sebebiyle de iktidarı “Yazıklar olsun partinizin çıkarına da, lanet olsun düzeninize de sarayınıza da” sözleriyle eleştirdi.

Özgür Özel’in, Meclis grup toplantı salonuna girdiği anlarda “Kurtuluş yok, tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganı atıldı.

Özel’in konuşması öncesinde, Bolu’daki otelde yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.

Grup toplantısında ayrıca bir süre önce DEVA Partisi’nden istifa eden Manisa Milletvekili Selma Aliye Kavaf, CHP’ye katıldı. Böylece CHP’nin milletvekili sayısı 131 oldu.

“PARTİ KONGRESİ, ÜLKENİN YASININ ÖNÜNE GEÇEBİLDİ!”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yaptığı konuşmada şu konulara değindi:

“Geçen hafta hepimizin yüreğini dağlayan bir süreçte ne partiye katılım ne grup toplantısı düşünebilirdik. Tereddüt etmeden toplantımızı iptal ettik. Grubumuzu Kartalkaya’ya gönderdik. Biz de Kartalkaya’ya doğru hareket ettik. Rakamın 60’ın üzerinde olduğunu biliyorduk, ama yetkililer açıklasın dedik. Biz bunu öğrendikten saatler sonra gerçek rakamlar açıklandı. Neyi bekliyorlardı? Rakam 78, 36’sı çocuk ve beklediğimiz bir partinin Ankara İl Kongresi. Başka bir partinin rozet töreni. O an hepimiz nasıl bir muhataplık içinde olduğumuzu anladık. Bir partinin kongresinin bir ülkenin yasının önüne geçebildiğini öğrendik.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak sorumlular kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun, görevi, makamı, mevkii ne olursa olsun, kimin nesi olursa olsun hakkaniyetli, şeffaf bir soruşturma yürütülerek cezalandırılmasına taraftık, halen daha tarafız. Ama bir yandan algı operasyonu yapmaya çalışanlar, yangından 36 saat sonra belediyemizi zan altında bırakmak için 2007 tarihli AK Parti döneminde verilen bir belgeyi servis ettiler. Bu rezillikleri ortaya çıkınca bu kez cepheden doğru haber versin diye Gazi’nin kurdurduğu Anadolu Ajansı’nı hepimizin maaşlarını vergileriyle ödediğimiz TRT’mizi alet ederek yangın, otelin dışında, otelle bağlantısı olmayan 70 metrekarelik kafeteryayı yangının çıktığı ve Bolu Belediyesi’nin ruhsat verdiği lokanta diye anlatarak, servis ederek yeni bir algı operasyonuna giriştiler.

Bize kapalı zarf içinde mahcup ifadelerle savunmalar yollayan genel müdürlere şunu söylüyorum: Dünyanın hiçbir yerinde kamu yayıncılığı bir siyasi partinin aparatına dönüştürülemez. Bu ayıbın altında kalırsınız, tekrarlamayın. Gerçek; Bolu Belediyesi’nin geçen ay, bir ay önce 9 kriterden sekizini tutturmayan otele uygunluk belgesi vermemesidir. Gerçek; 2007 yılında AK Partili belediyenin verdiği uygunluk belgesiyle 2019’a kadar kanunda yazmadığı, görevi olmadığı için AK Parti Belediyesi’nin 12 yıl o oteli denetlememiş olmasıdır. Gerçek; söz konusu alanın Milli Park olması, Milli Park alanına yangın söndürmeye bile gitmenin belediye tarafından izne tabi olması, oraya girişin bile yasak olması, söz konusu bölgenin turizm bölgesi olması, otele işyeri açma ve çalışma ruhsatını Bolu Valiliği’ne bağlı İl Özel İdaresi’nin otele turizm işletme belgesini Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın vermesidir. Ve bir sorun tespit edildiğinde otelin faaliyetini durduracak olanın da, bizzat Turizm ve Kültür Bakanlığı olmasıdır.

Yine de Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu ülkenin adaletine onların görevlendirdiği bilirkişilerin şahsi ve mesleki namuslarına, onurlarına güveneceğimizi söyledik. İşte 7 kişilik bir bilirkişi heyeti görevlendirildi. 2,5 gün gece gündüz çalıştılar. Ellerinde resmi görevlendirme belgesi, jandarma tutanağıyla otelde çalıştılar. Jandarma’nın gözetiminde otelin güvenlik kayıtlarını incelediler. Yangının 4. kattan çıktığını, nasıl yayıldığını, eksiklikleri her şeyi not ettiler.

“ADALETİ ÇALMANIZA İZİN VERMEDİK”

Bilirkişi heyetinin hazırladığı rapora müdahale etmeye çalıştılar. Çıkan raporu kabul etmemişler, ‘Bakanlığı çıkarın, Bolu Belediyesini ekleyin, yangının lokantadan çıktığını yazın’ demişler.

O raporu ben aldım, ilgili sayfalarını sosyal medyadan paylaştım. Adalet Bakanı’nı aradım telefona çıkamadı. Cumhurbaşkanı Yardımcısına ulaştım, suçlu olmayanlara suç atmaya çalışıyorlar. Elinden geleni yapacağını söyledi, kendisinin insafına emanet ettim. Telefonlarına çıkmayan Bakan ‘korsan rapor’ demeye kalktı. Yalan diyemiyor, korsan diyor.

Yetkilendirilmemiş biri rapor yazarsa korsan olur. Bu 7 kişi Bolu Başsavcılığı tarafından belirlenen bilirkişiler. Onların raporuna korsan diyemezsin. Adalete karşı korsanlık faaliyeti yürüten Adalet Bakanı’ndan başkası değildir. Rapor korsan olmadığına göre ele geçiriliş yöntemine korsan diyor olabilir. Zorla ele geçirilirse ona korsanlık denebilir. Facianın sorumlularını belirten bu rapor kimsenin malı değildir ki ele geçirişimiz korsanlık olsun. Adaleti çalmanıza izin vermedik.

“LANET OLSUN DÜZENİNİZE DE SARAYINIZA DA”

Şimdi ’10 gün içinde suçlular ortaya çıkar’ diyen İçişleri Bakanı’na da her çıktığında ‘sorumlulardan hesap sorulacak’ diyen Erdoğan’a da şunu söylüyorum: Sayın Erdoğan, hepimiz üzüldük ama siz yürütmenin başındasınız. Hepimizin içi yanıyor ama bu iki bakanı da atayan sizsiniz. Birbirlerini suçlayan, birbirlerini yalanlayan ve atadıkları, atadıkları şirketin, yetkilendirdikleri şirketin iki yılda bir gidip yangın güvenliği yaptığı, 15 Aralık tarihinde denetlettirdiğiniz ve ‘eksik tespit edilmedi’ diye görevlendirilen şirketten yetki belgesi almış bu insanlar bir ay sonra cayır cayır yanıyorsa o otelde halen daha neyi bekliyorsunuz?

Ben size söyleyeyim neyi bekliyorsunuz. Normalde istifa etmesi lazım. Bütün partiniz, bütün ülke bunu bekliyor. Ülkenin içinin rahatlaması, partinin de hiç olmazsa bu yükü sırtından atması lazım. Ama istifa etmiyor.

Ne kamu vicdanı önemli onlar için, ne kamunun çıkarı. Varsa yoksa partinin, sarayın, bu düzenin çıkarı. Yazıklar olsun partinizin çıkarına da, lanet olsun düzeninize de sarayınıza da. İşte böyle günlerden geçiyoruz ve bir yandan da ülkeye neler yaşatılıyor, neler oluyor, bunları bir konuşmak, bir hatırlamak lazım.

“YAPILAN ORGANİZE MESELENİN FARKINDAYIZ”

Bu arada yeni bir cadı avıyla karşı karşıyayız. 12 yıl önce daha doğrusu son birkaç ayda köşelerde yazdırılıp, son birkaç haftada toplumun apolitik kesimlerinin bile dikkatini çeken, öyle ya meşhur sanatçılar, onların bir menajeri, sanatçıya ‘bende çalışırsan dizide oynarsın, yetkini bana verirsen’ diye baskılar olmuş. Bunlar üzerinde bir tartışma başlamış. Herkes oraya bakarken yok ya, ‘ben o işlerle ilgilenmiyorum. Sen 12 yıl önce geziye gittin mi? Sen 12 yıl önce sende çalışanlara ‘hadi Gezi’ye gidin’ diye telefon açtın mı’ diye gezi soruşturması başlatmak. Biraz, bir süredir anlattığım bu kötücül aklın sizlerin yan komşularına evlatlarınızın sırada oturan arkadaşlarına bugün fabrika servisinde yan yana giden iki işçiden yanında oturana ya 12 yıl sonra geziye gidenlerden hesap soruyorlar. Demek ki hiç bu işlere girmemek lazım. Ne yapılırsa yapılsın susmak, sinmek lazım. Çıkıp da sokaklara dökülünce 12 yıl sonra bile kapıya gelebiliyorlar hissini yaratmak için yapılan organize bir meselenin hepimiz farkındayız. Ve şimdi geziye gidenlerden hesap sorulmuyor arkadaşlar. Gezicilerin o günkü tavrı değil, bugünkü tavrı sorgulanıyor. O gün geziye giden, gezide kahramanlık hikayeleri anlatan Tamer Karadağlı, bugün Devlet Tiyatroları’nın başına atandı. O gün Gezi’de olan sonra saraya yanlayan Yavuz Bingöl’e kimse hesap sormuyor. Bugün sorulan hesap geziye gidenlerin o günkü tavrına değil, bugünkü tavrınadır. ‘Senin Gezicin terörist, benim Gezicim milli’ diyen, böyle bir iğrenç akla hesap sorulmayacağını sanan bir kötü ruhla karşı karşıyayız. Ve bir yandan bunlar ortada dururken diğer taraftan Gezide bulunanlara ‘siz devleti yıkmaya kalktınız’ diyenlere açıkça hatırlatmak istiyorum.

“EY SAYIN BAHÇELİ!”

Bahçeli dün Ekrem Başkan’ıma 4 sayfa yazmış. Dört sayfa. Bugün sayfalarca hakaret, istifa. Ben Bahçeli’nin söylediği, bana söylediği her şeyi yırtıp atarım. Ama bugün iki şey söylemiş onu tarih önünde cevapsız bırakmam. Bir, 15 Temmuz’dan ders almayanlara sesleniyormuş Sayın Bahçeli. Yüreğiniz yetiyorsa çıkın sokağa da görelim. Ateşle oynama merakınız nüksettiyse deneyin ve boyunuzun ölçüsünü alalım. 15 Temmuz akşamı ders almayanlara yüreğiniz yetiyorsa yine çıkın sokağa diyor.

Bakın, birazcık utanmak, kurumsal hafıza hiç olmazsa bir ar olur, bu lafları etmez de unutulsun diye tarihe bırakırsın.

İnanmayan burada oturan bütün basın emekçilerine söylüyorum. An itibariyle MHP’nin internet sitesinde bu bildiri var. Bakın Devlet Bahçeli ne diyor?

‘Halkın sokağa daveti, Türk askeri ile muhtemel bir çatışma içine girmesi vahim bir tehlike olarak önümüzde durmaktadır.’

Devlet Bahçeli söylüyor: ‘Bilhassa milliyetçi ülkücü hareketin provokasyon ve ajitasyonlara karşı teyakkuzuyla birlikte sokaklara çıkarak iç savaş şartlarına hizmet etmesi düşünülemeyecektir. Hiçbir dava arkadaşım, karanlık sürecin tarafı olmayacaktır.’

Ey Sayın Bahçeli! ‘15 Temmuz akşamı sokaklarda dersinizi verdik’ diyorsun ya. 15 Temmuz’da FETÖ’ye dersini veren kahramanlara saygıyla önünde eğiliyorum. O iradenin arkasında duran bir tanesi bile darbeci Fettullah’tan medet ummayan, en rahatsız olduğu Erdoğan’a bile darbe yapıldığında demokrasiyi savunan kahraman Cumhuriyet Halk Partililerin yediği yakasına döktüğü senin yediğinden fazladır. Onların yakasına döktüğü senin yediğinden fazladır. Sen mi sokakta hesap sormuştun?”

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak