PİRHA- Ozan Leşgeri, Anadolu’da Alevilere yapılan katliamların Kerbela’da yapılanlardan çok daha derin olduğunu vurgulayarak, “Günümüzün Yezidleri bize öyle Yezidlik yapıyor ki bırakın geçmiştekileri, biz günümüzdeki Yezid’e bakalım” yorumunda bulundu. Leşgeri, 25 Aralık’ta İstanbul’da yapılacak Büyük Alevi Kurultayı’nın önemine de dikkat çekti.
Kocaleşger Ocağı evlatlarından Dede Ozan Leşgeri (Hüsnü İyidoğan) Maraş Katliamı’nın üzerinden 44 yıl geçtiğini belirterek, “Ömrümüz boyu unutulmaması gereken bir katliam Maraş” dedi.
Ozan Leşgeri, 19 Aralık 1978 yılında yapılan Maraş Katliamı’nda yakın köylüsü Öğretmen Süleyman Metin’in, eşi ve iki kızı ile birlikte yakılarak katledildiğini belirterek, “Alevi toplumu 1474 yıldır Kerbela’da Hüseyin için gözyaşı döküyor. Bütün cemlerimizde ‘Hüseyin’ adı artık bayraklaşmış durumda. Her Hüseyin adı anıldığında Aleviler ağlamaklı oluyor. Oysa Anadolu’da Alevilere yapılan katliamlar Kerbela’yı da geçer” ifadelerini kullandı.
“DEVLETİN İŞİ BU MUDUR?”
Aynı zamanda dedelik hizmeti de yürüten Ozan Leşgeri, Maraş Katliamı’nın aydınlatılması gerektiğini vurgulayarak, “Zamanın Yezid’inin, devlet eliyle Maraş’ta başlatmış olduğu o hunharca katliamda gebe kadınların karınlarına bıçak sokularak ceninlerin ortaya saçıldığı bir katliamdan bahsediyoruz. Maraş’ta yüzlerce canımız öldü ve halen bugüne kadar aydınlatılamadı, aydınlatmıyorlar. Oysa devletin işi bu mudur?” diye sordu.
Devletin her dine, inanca eşit mesafede olması gerektiğine işaret eden Leşgeri, günümüz asimilasyonunu ise şöyle özetledi:
“Osmanlı, Sünni inancı devletin resmi dini yaptı, bugün Türkiye Cumhuriyeti’ndeki resmi din de Sünni inanışa göre yapılmış durumda. Ve 1950’den sonra Sünni erk, çok büyük bir güç kazandığı için tekrar Türkmenlere, Alevilere, Alevi Kürtlere baskılara devam etmiş.
Selçuklu asmış, kesmiş, yüzmüş ama Aleviliği, Kızılbaşlığı bitirememiş bir türlü. Sürekli ayaklanmalar olmuş. Devletin kendi koymuş olduğu anayasal düzene ‘Yok efendim bu yanlış’ dediğin zaman düşman oluyorsun. Dolayısıyla Aleviler de yanlışı kabul etmedikleri için kendilerine bir Yol kurmuşlar. Buna da bizler ‘Alevi Yol’u’ diyoruz. Bu Yol’a ikrar verdin mi dönmek de olmaz. Alevi Yol kurucuları öylesine bir Yol kurmuşlar ki ‘ben Aleviyim’ demekle Alevi olunmuyor. İçtiğin o ahta, verdiğin söze sadık kalacaksın.
Asimilasyonun en büyük ayağı ise Abdülhamit Hamidiye Alaylarını kurduğu gibi İstanbul’da aşiret okulları kuruyor. Buraya da Sünni imamları koyuyorlar. Bunların hedefi ‘asıp kesmekle olmaz’ deyip bütün Alevi köylerine devlet görevlilerini gönderelim ve Alevi fakir çocuklarını toplayalım yönünde oluyor. Ailelere ‘Çocuğunuzu İstanbul’da okutacağız ve dolayısıyla yetişkin, münevver adam olacak bunlar’ diyorlar. Aleviler de buna seviniyor ancak kurulan tuzaktan haberleri yok.
“BİRÇOK ALEVİ KÖYÜ SÜNNİLEŞTİ”
Bugün Anadolu’da birçok köy Alevi iken böylelikle Sünni olmuştur. Örneğin yanı başımızda Yakup Abdal ve yanındaki Tekke Köyü Alevi köyleriymiş ancak bu dediğim şekilde asimile edilip sünnileştirilmiş. Bunun en büyük örneği de Pir Sultan’dadır.
Hafik’in Sofular köyünde Pir Sultan’ın talipleri vardır. Devlet yetkilileri bu köye giderek Pir Sultan’ın talibinin oğlunu almak istiyor. O fukara da bilmiyor ne olacağını ve gelip talibinden himmet istiyor. Pir Sultan’a ‘Ben İstanbul’a gideceğim, okuyacağım’ diyor. Pir Sultan da öngörüsü yüksek bir insan olduğu için işi anlıyor ve diyor ki ‘Tamam ben himmet veririm, sen de gider İstanbul’da okursun. Ama gelir ilk beni asarsın’ diyor. Ve ilerleyen yıllarda o çocuk köyüne dönüyor ve Pir Sultan’ı asıyor.”
“GÜNÜMÜZÜN YEZİTLERİ BİZE ÖYLE BİR YEZİTLİK YAPIYOR Kİ”
Ozan Leşgeri, 25 Aralık’ta İstanbul’da yapılacak Büyük Alevi Kurultayı’nın önemine de değindi. Leşgeri, Alevi dedelerinin, devlet tarafından maaşa bağlanması konusunu sert dille eleştirdi.
Leşgeri, Yenikapı’da yapılacak kurultaya dair şunları söyledi:
“Eğer Alevi örgütleri böyle bir karara talip olmasalardı bir Alevi dedesi olarak tepkimi gösterirdim. Hocalar, üretmeden, kamuya hiçbir faydası olmadan 20 bin lira maaş alıyor. Emek harcamadan maaş almak ne demektir? Bu tezgah geçmişte de birkaç kez denendi ama olmadı. Şimdi AKP hükümeti tarafından tekrar sahneleniyor. Alevi toplumu Kültür Bakanlığı’na bağlı bir daire başkanlığı ile yönetilemez. İkincisi, bıraksınlar Aleviler kendi kendilerini yönetebilir, kendi ibadetlerini, kendi cenaze ve cem erkanlarını yapabilir. Bıraksınlar Aleviler kendi kendilerini yönetsinler. Bizim imam dedeye ihtiyacımız yok. Devletten maaş alacak dedeye ihtiyacımız yok. Öncelikle dede dediğin emek verecek. Alevi dedesi kendini halkına adaması lazım. Hangi Alevi dedesi gider devletten maaş alırsa zıkkım haram yemiş olur. Haram olsun o dedeye. Dede Alevi toplumunun ruhani önderidir. Alevi toplumunda ‘Dede’ demek yüce, münevver insan demektir. Günümüzün Yezidleri bize öyle bir Yezidlik yapıyor ki bırakın geçmiştekileri, biz günümüzdeki Yezid’e bakalım.”
Eren GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.