PİRHA- Okullara imam atanmasıyla eğitimin tarikatlara teslim edilmek istendiğini söyleyen Yamanlar Cemevi Başkanı Mehmet Bozkurt, “Velilerin, sendikaların, kamuoyunun itirazını güçlü bir şekilde dillendirmek gerekir, çok geç olabilir” dedi.
AKP iktidarında eğitim politikaları, büyük oranda dini eğitim ve ‘tek din-mezhep’ öncelenerek oluşturuldu. Öğrencilerin ve velilerin tercihlerini görmezden gelen eğitim politikaları nedeniyle dini eğitimin ağırlığı, hemen her yıl katlanarak arttı.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından imzalanan, “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES)” kapsamında okullara “manevi danışmanlık” hizmeti adı altında imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu öğreticisi atanıyor. İlk olarak Eskişehir ve İzmir’de okullara atamalar yapılırken, proje kapsamında tüm illere buna benzer atamaların yapılması planlanıyor. Projeye eğitimciler, veliler ve demokratik kamuoyu tepki gösterirken, birçok kentte eylemler yapılıyor.
İzmir Alevi Kültür Derneği Yamanlar Cemevi Başkanı Mehmet Bozkurt, çocukların ÇEDES ve benzeri projelerle siyasi iktidarın siyasal-ideolojik hedeflerinin parçası haline getirildiğini ifade ederek, bu süreçte güçlü bir itirazın örgütlenmesi çağrısında bulundu.
“BİLİMSEL EĞİTİMDEN ESER KALMADI”
Protokolün AKP’nin uzun zamandır eğitime yaptığı müdahalenin resmiyet kazanmış hali olduğunu dile getiren Bozkurt, “AKP’nin 21 yıllık iktidarında bilimsel eğitimden eser kalmadı. Din dersi, zorunlu ders kapsamına alındı. Şimdi de manevi danışmanlık atandı. Başarılı öğrencinin zorunlu din dersi zayıf ise bu onun başarısını etkiliyor ve engelliyor. Başarılı olmak için zorunlu din dersi ret edilemiyor. Çocukları bu psikolojiye sokmak, bunu onlara dayatmak bir etki bırakıyor. Bu bilimsel eğitimin önüne geçiyor. Bu dindar ve kindar dedikleri nesli yetiştirmenin bir uygulamasıdır. Bunu engellemek bir tek Alevilerin görevi değil, geleceğini önemseyen herkesin görevi olmalı” diye konuştu.
“KARŞI KOYUŞU, TEPKİYİ YÜKSELTMEK GEREKİR”
Bozkurt, ilk etapta İzmir ve Eskişehir’in seçilmesini bu şehirlerin demokrat yapısından kaynaklandığını ifade etti. AKP’nin kendi siyasal ideolojisini kalıcılaştırmak istediğini dile getiren Bozkurt, “İktidar halkları bastırarak, sokak eylemlerini yasaklayarak bu tür örgütlemenin önüne geçti. Nitekim başarılı oldu. Bu tür dayatmayla çocuklarımızın geleceği elinden alınmış oldu. Mutlaka hiç gecikmeden alanlara çıkarak bu karşı koyuşu ve tepkiyi yükseltmek lazım. İzmir, Eskişehir ve Tekirdağ’ın pilot bölge olarak seçilmesi manidardır. Demokrasinin az da olsa yerleştiği bu bölgelerin dokusu bozulmak isteniyor. Bu gidişata dur demenin bir yolunu bulmalıyız” dedi.
“ÇOK GEÇ OLABİLİR, ÖRGÜTLÜ TEPKİYİ YÜKSELTMELİYİZ”
Eğitim sendikaları, Alevi örgütleri, demokratik kitle örgütleri ile bu hamlelere karşı örgütlü karşı koyuşun hayati önem taşıdığını söyleyen Bozkurt şöyle devam etti:
Sosyal devletlerde eğitim bakanlıkları çocukları anaokulundan meslek edinene kadar sahipleniyor. Yatkın olduğu yöne yönlendirerek hayata kazandırıyor, işini teslim ediyor. Cemevleri bu konuda görev üstelenebilir. Gençlerden, çocuklardan kindar nesil yetiştirilmesine müsaade etmeyeceğiz. Cemaatlerin bu tuzakları ile bazı şeyler için çok geç olabilir. Bir an önce bir araya gelerek bu protokole karşı koymalıyız.”
PİRHA/İZMİR
Yoruma kapalı.