ABD merkezli Ulusal Kadın Çalışmaları Birliği, Türkiye’de akademisyenlere karşı yürütülen süreç hakkında endişeli olduklarını ifade eden bir mektup yayımladı.
Ulusal Kadın Çalışmaları Birliği İdari Komite Üyeleri 21 Aralık’ta yayımladıkları mektupta, Türkiye’de akademisyenlere yönelik sürdürülen ”korkutucu ve eşi benzeri görülmemiş saldırılar” olarak nitelendirdikleri süreç hakkında endişelerini dile getirdiler.
Mektupta, ”Barış Bildirisi” olarak adlandırılan ”Bu Suça Ortak Olmayacağız Bildirisi”ne imzacı olan akademisyenlere yönelik tasfiyeler ve yurtdışı yasakları şu şekilde anlatılıyor:
”Geçtiğimiz yıl içerisinde, bir bildiriye imzacı olan akademisyenlere karşı hükümetin giriştiği misillemeler sebebiyle, ülkede akademik özgürlük konusundaki endişeler gittikçe büyüyor. ‘Barış bildirisi’’ adı verilen bu bildiri, Türk devleti ile Kürt gerilla örgütü PKK arasında geçmiş yıllarda yapılan barış görüşmelerinin devam etmesi talebini dile getiriyordu. Bildiri, aralarında uluslararası kamuoyunda tanınan feminist bilim insanları da bulunan iki bin kişi tarafından imzalandı.”
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE BÜYÜK DARBE
Mektup, ”Akademisyenlere yönelik saldırılar, Temmuz ayındaki darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal kapsamında hükümetin gittikçe otoriterleşmesi ile birlikte, artarak devam ediyor” şeklinde devam ediyor.
Hükümetin tüm dekan ve rektörlerin istifasını istediğine, rektör seçimlerinin doğrudan Cumhurbaşkanına bağlandığına ve bu süreçte on binlerce akademisyen ve öğretmenin açığa alındığına da değiniliyor.
Mektupta ifade özgürlüğüne büyük bir darbe vurulduğuna dikkat çekilirken; kapatılan ve faaliyet yapması yasaklanan yüzlerce medya kuruluşu ve sivil toplum kuruluşuna, cezaevinde bulunan 130 gazeteciye, muhalif milletvekillerinin tutuklanmasına da vurgu yapılıyor.
”AKADEMİK ÖZGÜRLÜĞE YÖNELİK SALDIRILARI KINIYORUZ”
Mektupta feministlerin ve LGBTİ aktivistlerinin ülkede kötüye giden politik atmosferin kadınları ve toplumsal cinsiyet normlarına uymayan bireyleri savunmasız durumda bırakmasından ötürü tedirgin olduklarını ifade ediyorlar.
Mektubun son cümlesinde; akademik özgürlük ve özerkliğe yönelik saldırılar kınanırken; Türkiyeli ve Türkiye’de çalışan akademisyenler ile dayanışma çağrısı yapıldı.
Yoruma kapalı.