PİRHA – Dede Haşim Kızılveren ile Nazım Elmas, ikincisi yapılan ocakzadeler toplantısına dair görüşlerini açıkladı. Toplum için en büyük tehlikeyi Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın oluşturduğunu söyleyen dedeler, Suriye’deki gelişmeler için de kamuoyu yaratılması gerektiğini vurguladı.
Ocakzadeler toplantısının ikincisi 18 Aralık’ta Garip Dede Dergahında yapıldı. Katılımın bir hayli yüksek olduğu toplantıya dair konuşan dede ve pirler, birlik olmanın önemine vurgu yaptı.
Toplantı öncesi görüşlerini almak üzere mikrofon uzattığımız Baba Mansur Ocağına mensup Dede Haşim Kızılveren, ocakzadelerin sorumluluklarına değindi. Dede Kızılveren, “Yol adına söz kurulup, gayret edip çaba harcanıyorsa tabii ki bizim önceliğimizdir. Yolumuzu yaşatmak için pirlerin, anaların bir araya gelmesi çok değerlidir. Gençlere bu inancı ve yolu güzel bir anlatımla taşımamız gerekiyor. Aynı zamanda Alevi toplumu da dedelerin bu gayret ve çabalarını göz ardı etmemeli. Talip ile pirlerin tekrardan bütünleşmesi için toplumun da çaba harcaması gerekir diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“CEMEVİ BAŞKANLIĞI BİZE HAKARETTİR”
Dede Haşim Kızılveren, ocakzadeler olarak öncelikli konuşulması gereken konunun, devlet tarafınca yöneltilen asimilasyon olduğunu söyledi. Kızılveren, ocak sisteminin, Alevi inancı için büyük önem arz ettiğinin altını çizdi. Dede Kızılveren, özellikle Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın faaliyetlerine işaret ederek şunları söyledi:
“Pirler olarak Ortadoğu’da olan savaşları görebiliyoruz. Bizim de bunları yaşamayacağımız malum. Ama Yol’umuzun, inancımızın tartışması gereken unsurlar, ocaklar üzerinde tekrardan bir araya gelip ocak birliğini kurmak ve pir talip döngüsünü oluşturmaktır.
Bu devlet içerisinde Alevi toplumunun da hakları var. Bir devlet, kendince Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığını kurup ‘Gelin size başkanlık kurdum, geçin burada inancınızı yaşayın’ demesi aslında bize hakarettir. Benim inancım kadim bir inanç, aynı zamanda evrenseldir. Bu inancı sadece bir ‘kültür’ olarak değerlendirmek bize zuldür. Bu Yol’a ikrar vermiş dedelerin, ocaklar içerisinde konumunu korumaları gerekir diye düşünüyorum. Ocak rızalığı olmadan kopuş olmaması gerekiyor. Ama ne yazık ki bazen ikrardan dönülüp dünya malı ağır basıyor ve içimizden kopup gidenler oluyor. O kişiler bir an önce ocaklarına dönsünler diyorum. Bu Yol rızalık yoludur. Mekan rızasız, Yol da sahipsiz değildir.”
“MASUM İNSANLARIN ÖLÜMÜNE KARŞIYIZ”
Haşim Kızılveren, Suriye’deki rejim değişikliği ardından yaşananlara da değindi. Dede Haşim Kızılveren, ocakzadelerin Suriye konusunda yapması gerekenleri ise şu sözlerle anlattı:
“Toplumsal olarak biz, 72 milleti bir nazardan gördüğümüz gibi dün söylediğimizi bugün yeniden söylüyoruz; dün Suriye’de çıkan savaşlarda masum insanların ölümüne karşı olduğumuz gibi bugün de aynı şekilde dile getirmek zorundayız. Suriye’de yaşanan zulmün bir an önce sükunete bağlanması gerekir. Orada azınlıkta olan toplumların haklarının korunması gerekiyor. Aksi takdirde nice Kerbelaların yaşanacağı kesindir. Bunlar tamamıyla yaşanmaması gereken durumlar. İnsanlık adına paylaşacağımız bir lokma ise barış, kardeşlik, dostluk içerisinde yaşanmalı ve yaşatılmalıdır.”
“UMARIM OCAK SİSTEMİNE DÖNÜK BİR KAPI ARALANIR”
Habibler Cemevinde hizmet yürüten Ağuçan Ocağı mensubu Nazım Elmas da ocakzadelerin daha sık bir araya gelip süreç değerlendirmesinde bulunması gerektiğini söyledi. Aleviliğin temelinin ocak sistemine dayandığını vurgulayan Elmas, ikinci dedeler toplantısı ardından somut kararların çıkması gerektiğini de sözlerine ekledi. Dede Nazım Elmas, ozakzadelerin birlik kararına dair “Umarım Anadolu Aleviliğinin temelini oturtabilecek ocak sistemini burada az da olsa hatırlatmaya, yaşamaya yönelik bir kapı aralanır. Dolayısıyla Aleviliği biraz daha kendi özüne, benliğine, gelenekselleşmiş inanç ritüellerini Anadolu’da olduğu gibi buralarda da yaşatmaya vesile oluruz” yorumunu yaptı.
ALEVİLERİN ÖNCELİKLİ GÜNDEMİ!
Aleviler için bugün en can alıcı toplumsal konuların başında Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı olduğunu söyleyen Nazım Elmas, mevcut tehlikelere de işaret etti. Dede Elmas, şu yorumda bulundu:
“Aleviliği kendilerine benzeştirmek gibi bir durum söz konusu. Aleviliği yüzyıllar boyunca kendi doğruları, gelenekleriyle bugünlere getirdik. Dolayısıyla bu tarz bir kuruma ihtiyacımız yok. Birilerinin bizi yönlendirmek ya da bizi tariflendirmesi gibi bir duruma ihtiyacımız yok. Biz kim olduğumuzu, neyi nerede, nasıl yapacağımızı da biliyoruz. Birileri bizi tariflendirmesin, bizim adımıza söz kurmasın. İnanç olarak Aleviliği kabul etmeyen bir anlayış var. Bu konunun Alevilerin öncelikli gündemi olmasını dilerim. Bu gelişme çok tehlikeli bir durum diye ifade edebilirim.”
“SURİYE’DE OLANLARI DÜNYA KAMUOYUNA BİLDİRMELİYİZ”
Nazım Elmas, Suriye’de rejimin yıkılması ardından yaşananlara da değindi. Elmas, Alevi toplumu nezdinde yapılması gerekenlere ise şu sözlerle açıklık getirdi:
“Aleviler, her zaman mazlum toplumların yanında yer almayı kendilerine ilke edinmiştir. Şu anda Suriye’de Aleviler üstünde bir baskı var. Bağnaz, gerici, yobaz bir anlayış, özellikle orada Alevi toplumu üzerinde korkunç baskı uygulayıp, katliamlar işliyor kanaatindeyiz. Şu anda belki bir silahlı gücümüz yok, fiili anlamda müdahale edecek bir gücümüz de olmayabilir ama düşüncelerimizi ifade edip dünya kamuoyuna yaşananları bildirip, baskının azaltılmasına yönelik bir çaba sarf edebilir miyiz bilemiyorum ama dünyanın gözü de şu an oranın üzerinde. Hemen hemen bütün dünyaya hakim olan güçlerin de buna katkı sunduğu kanaatindeyim. Orada yaşanan bu zulmü bir Kerbela gibi düşünmek lazım.”
Devrim FINDIK-Eren GÜVEN/İSTANBUL
Yoruma kapalı.