PİRHA- PSAKD Örgütlenme Sekreteri Özgür Kaplan ve ABF Genel Sekreteri Ali Aktaş, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ‘Alevilik’ adı altında onlarca kişinin ‘Alevi Dedesi’ gibi gösterilerek hizmet pasaportuyla yurt dışına gönderilmesine tepki göstererek, yapılanın asimilasyon projesi olduğunu söylediler.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 2018 yılında görevlendirme adı altında aralarında çocukların da bulunduğu yüzlerce kişinin Alevi Dedesi vasfı taşımamasına rağmen dönemin kamu yöneticileri ile Diyanet yetkilileri tarafından ‘Dede’ oldukları onaylanarak yurt dışına gitmelerinin önünün açıldığı ve gri hizmet pasaportuyla yurt dışına gönderilen bu kişilerden bir kısmının ülkeye dönmediği ortaya çıkmıştı.
Aralarında çocukların da bulunduğu kişilerin ‘Alevi Dedesi’, ‘Alevi uzmanı’ vasfı taşımamasına rağmen dönemin kamu yöneticileri ile Diyanet yetkilileri tarafından gri hizmet pasaportuyla yurt dışına gönderilmelerine Alevi örgütlerinden tepkiler devam ediyor.
PİRHA’ya konuşan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Örgütlenme Sekreteri Özgür Kaplan ve Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Ali Aktaş, Diyanet’in güdümündeki Alevi kurumların veya kişilerin bu asimilasyona hizmet ettiğini ifade ettiler.
“ORAYA GİDEN ALEVİLERİ ALEVİ OLARAK GÖRMÜYORUZ”
Diyanet İşleri Başkanlığı’na bakışlarının belli olduğunu ve kapatılmasını istediklerini söyleyen Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Örgütlenme Sekreteri Özgür Kaplan, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın varlığından rahatsızız. Diyanet İşleri Başkanlığı açık ve aleni bir şekilde sünniliğin misyonerlik kurumudur. Kapatılması bizim yıllardır talep ettiğimiz bir şey. Madımak’ın müze yapılması, Alevi köylerine Cami yapılmaması gibi. Biz Alevilerin yıllardır talepleridir bunlar. Diyanet İşleri Başkanlığı son zamanlarda gündeme gelen gri pasaport ile ilgili sözde Alevilerle işbirliği yapıp, Avrupa’ya insan göndererek misyonerlik faaliyeti yürütüyor. Biz bu şekilde oraya giden Alevileri Alevi olarak görmüyoruz. Onlar bizce sadece biyolojik alevilerdir. Gerçek Alevi değillerdir” şeklinde konuştu.
“BİZİM GÖZÜMÜZDE ONLAR ALEVİ DEĞİL”
Diyanet İşleri Başkanlığı ile Alevilik konusunda iş tutanların Alevi örgütlerinin muhatabı olamayacağını söyleyen Kaplan, “Bu yolda yürüyen, bedel ödeyen biri olması lazım. Çünkü Alevilik bedel ödenerek yürünen bir yoldur aynı zamanda. 15 yaşında bir çocuğu ‘Alevi uzmanı’ olarak gönderiyorlar. ‘Keramet taçta değil baştadır’ diye bir söz var. Ancak burada niyet önemlidir. Diyanet İşleri Başkanlığı anlaşıldığı üzere kendine yeni bir kuşak yetiştiriyor. O yüzden de 15 yaşında daha posta oturmamış, içerisinde pişmemiş insanları ‘Dede’ diye gönderiyor. Bizim gözümüzde onlar Dede de değildir, Alevi de değildir. Biz onları kurum olarak da muhatap almayız. Diyanet İşleri Başkanlığı ile Alevilik konusunda iş tutanlar bizim muhatabımız olamazlar. Bizim Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu müsahiplik örgütümüz de bu durumun farkında olan arkadaşlarımızdır. Başından beri bunun farkındayız. Başından bu yana da bu misyonerlik faaliyetlerini karşı dik durdular, dik duracaklardır da buna inanıyoruz” dedi.
“MADIMAK’I KUŞATANLAR ŞİMDİ İSE ALEVİLİĞİ KUŞATMAK İSTİYORLAR”
“Gri pasaportluların sağa sola gitmesi, gezmesi kayadan bir toz parçası alır ancak” diyen Kaplan, Diyanet ile iş tutmanın Aleviliğe ihanet etmek işe eş değer olduğuna vurgu yaparak, “Alevi halkı, gençleri kimin kendilerine hangi amaçla yaklaştığını biliyor, farkındalar. Çünkü bizim artık güçlü örgütlerimiz var, yayınlarımız var. Bu anlamda da birbirimizden haberdarız. Bizim açımızdan herhangi bir etkisi olmayacaktır ama yapılanlar çok çirkin, ihanettir bu. Bu Seyit Rıza’yı gammazlayanlarla aynı ihanettir. Pir Sultan’ı idama götüren ihanet neyse bu yapılanlar da aynı davranıştır. Bunlar kesinlikle bizim muhatabımız olamaz dikkate de almıyoruz. 2000’li yılların başından bu yana Cem Vakfı eliyle Avrupa’ya insan gönderiyorlar. Tamamen Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Avrupa ayağı üzerinden ve Diyanet’in gölge kurumları olan sözde Aleviler üzerinden yapılıyor bu iş. O gün Madımak Oteli’ni kuşatan alçaklar bugün misyonerlik faaliyeti ile kuşatmayı devam ettiriyorlar. Bizi zayıflatmak istiyorlar. Şialaştırmaya, başka bir şeye dönüştürmeye çalışıyorlar. Bizi Aleviliğin özünden koparmaya çalışıyorlar. Biz kurum olarak ve Alevi halkı olarak tüm bu yapılanların farkındayız. Kimin ne olduğu ortaya çıkıyor. Nafile uğraşıyorlar” diye belirtti.
“YAPILAN BİR NEVİ AJANLIK FAALİYETİDİR”
Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Sekreteri Ali Aktaş ise devlet imkanları ile insan kaçakçılığına Diyanet İşleri Başkanlığının da dahil olduğuna işaret ederek, “Gri pasaport meselesi AKP’li belediyeler tarafından yapılan bir olaydır. Bunun diğer bir adı da insan kaçakçılığı. İnsanları, belediyeleri kullanarak yurtdışına gönderiyorlar. İlgili belediyeler yanlarındaki derneklerle yurtdışına ajanlarını gönderip, bir takım bilgileri öğrenip tekrar geri gelmelerini, bilgileri buraya aktarmalarını istiyorlar. Eğitim çalışması adı altında gidiliyor ama bir nevi ajanlık faaliyetidir. Buradaki sözde Alevi bir dernek AKP’li belediyelerle bağlantı kuruyor para karşılığı 20 bin euroya kadar para istiyorlar ve karşılığında gri pasaport veriyorlar. Gidenlerin çoğu dönmüyor” ifadelerini kullandı.
“BU İŞLERİN HEPSİ DEVLET ELİYLE YAPILIYOR”
Diyanet İşleri Başkanlığı ve onun güdümündeki Alevi kurumlarının eli ile dönem dönem bir takım kişilerin Avrupa’ya gönderildiğini belirten Aktaş, bu yöntem ile Diyanet’in kendi Alevisini yaratmaya çalıştığına işaret etti. Aktaş, “Her dönem Alevilik ile ilgisi olmayan bir takım kişiler gönderiliyor. Diyanetle işbirliği halinde bu işlemler gerçekleştiriliyor. Diyanet kendi Alevi toplumunu yaratmaya çalışıyor. Alevileri asimile etmek istiyor. Bizim toplumumuzda ‘Dede’ deyince akan sular durur. Ama günümüzde Dedelik makamı da bir noktada eski geleneğinden uzaklaştı. Tabii ki herkesi aynı kefeye koyamayız. Bu gitme işlemlerini Cem Vakfı gibi devlete yakın kurumlar yapıyor. Bu kurumlar tamamen devletin Alevisi olmuş olan kurumlardır. 4 tane sözde Alevi olan kurum bu işi yapmış. 3 tane kurumun adı söyleniyor 4’üncüsü söylenmiyor. 4’üncüyü hatırlamadıklarını söylüyorlar. 15 yaşında bir çocuk ‘Alevi uzmanı’ diye götürülüyor. 15 yaşında bir çocuk annesinin babasının iradesi altındadır. Reşit bile değil bu çocuk, nasıl Alevi uzmanı olabilir? Bu çocuğa gri pasaportu nasıl vermişler? Belli ki devlet yetkilileri de bu işin içinde, devlet eliyle yapılmış işler bunlar” diye vurguladı.
Melis CİDDİOĞLU/ANKARA
Yoruma kapalı.