PİRHA- İnsan Hakları Derneği Dersim Şube Eş Başkanı Nurşat Yeşil, hak ihlallerini durdurmanın tek yolunun örgütlenmek olduğunu vurgulayarak, “Bunun için tüm kesimlerin örgütlenip sesini duyurması gerekiyor” dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Dersim Şube Eş Başkanı Nurşat Yeşil, insan haklarında yaşanan sıkıntı ve ihallere dair sorularımızı yanıtladı.
“ASLINDA UZUN YILLARDIR ÜLKEDE İNSAN HAKLARIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
PİRHA- Türkiye insan hakları bakımından ağır ihlallerin yaşandığı bir ülke konumunda. Bu nasıl aşılır?
Nurşat Yeşil: Uzun yıllardır ülkede aslında ciddi hak ihlalleri ile karşı karşıyayız. Ama bu son 10 yıllık süreçte, 15 Temmuz sonrası hak ihlallerinin tavan yaptığı bir dönemi yaşıyoruz. Her kesime yönelik ciddi hak ihlalleri var.
15 Temmuz öncesi sadece bölgeye yönelik, Kürtlere yönelik ciddi bir hak ihlalleri olduğunu görmekle birlikte, 15 Temmuz’dan sonra bu hak ihlallerinin gittikçe genişlediğini ülkenin her tarafına yayıldığını görüyoruz. İşte kayyum uygulamaları önce doğuyla başladı. Ama son zamanlarda bu ülkenin geneline gelen bir uygulama şeklini aldı.
Türkiye’de halkların mücadeleleri sonucunda kazandıkları her şeyi maalesef zaman içerisinde bu haklar törpülene törpülene bugüne gelmiş bulunuyoruz.
Maalesef siyasal iktidarı desteklemeyen her kesim ülkedeki hak ihlallerinin hedefi haline geldi. Özellikle kadınlar her yönden ülkede hakları gasp edilen bir topluluk. Yine çocuk istismarları, çocuk hakları çok ciddi tehdit altında. Yani bu son zamanlarda MESEM projeleri var, çocuk işçi ölümleri var. Yine tabii ki hakkını arayan emekçiler ciddi hak ihlalleri ile karşı karşılaşıyorlar ve sokaklara çıkıp demokratik haklarını arayan bütün kesimler maalesef bu otoritelermiş iktidarın baskısı altında.
Bundan nasıl kurtulabiliriz? Tabii ki her yerde söylediğimiz gibi bu hak ihlallerinden kurtulmanın en önemli şeyi örgütlenmek. Yani tüm kesimlerin örgütlenip gerçekten sesini duyurması ve yüksek sesle hak talebini dile getirmesi gerekiyor.
“BARIŞ SÜRECİ, DEMOKRASİYİ İSTEME SÜRECİ OLMALIDIR”
Barış süreci insan hakları ihlallerinin azalmasında nasıl bir etki yaratır?
Geçen yıl 1 Ekim’de başlayan Kürt sorununun çözümüne yönelik bir barış süreci diyebileceğimiz bir süreci şu anda yaşıyoruz. Bu süreçler elbette ki insanların demokrasiyi talep etmek için, haklarını talep etmek için önemli süreçler. Tüm kesimlerin bundan faydalanması gerekiyor. Kadınların, çocukların, LGBTİ+’ların, işçilerin, emekçilerin, çevre aktivistlerinin, her kesimin daha yüksek sesle ülkedeki demokratikleşmeyi ciddi bir şekilde dile getirmesi gerekiyor ve kendi isteklerini yüksek sesle talep etmesi gerekiyor.
Şu anda yaşadığımız durum tamamen otoriterleşmiş bir siyasal iktidar ve bununla birlikte anayasal haklar rafa kaldırılmış, demokratik haklar rafa kaldırılmış bir haldir. Sistem topluma haklarını vermez. Zira sistem geniş hakları olan demokratik bir toplum istemez.
Bu yüzden de demokrasi talep eden kesimler, örgütlenerek daha yüksek sesle kendi taleplerini dile getirmesi gerekiyor. Yani hak verilmez alınır şiarı gerçekten önemli bir şiar ve o yüzden de örgütlenmek ve taleplerimizi daha güçlü bir şekilde dile getirmek zorundayız.
Bu tür süreçler belirsizlik taşıyan süreçlerdir. Bu süreçte çok daha derin insan hakları krizleri de yaşayabiliriz. Ama çok iyi bir şekilde demokrasiye de çevirebiliriz. Bu tamamen bizim, halkın elinde olan bir şey. Biz iktidarı neye zorlarsak iktidar da bu yönde adım atmak zorunda kalacaktır.
“HALKLAR ARASI BARIŞ KAVRAMI CİDDİ BİR ŞEKİLDE DİLLENDİRİLMESİ GEREKİYOR”
Bu yıl ki tema ‘Barış’ buna dair ne söylemek istersiniz?
Bu yıldan ziyade her yıl bizim için temel şey barış kavramıdır. Çünkü son 40 yıldır yaşadığımız çatışmalı süreçte çok fazla şey kaybettik. 40 yıllık çatışma süreci sonucunda yaşanan barış süreci, çatışmasızlık süreci elbette ki önemlidir. Ve gerek coğrafyamızda gerekse dünyanın birçok yerinde hala yaşanan savaşlar barış kavramının ne kadar önemli olduğunu bize gösteriyor. İşte Ukrayna-Rusya savaşı, işte Filistin’de yaşananlar, Suriye’de yaşananlar bu kavramın önemini gösteriyor.
O yüzden sadece bugün değil her dönem için barış kavramı dillendirilmelidir. Halklar arası barış kavramının da ciddi bir şekilde dillendirilmesi gerekiyor. Barış her dönem en önemli şiar olarak önümüzde duracak tabii ki.
Dersim’de ne tür planlamalarınız var?
10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası dolayısıyla bir yürüyüş ve sonrasında İnsan Hakları Anıt Önde bir basın açıklaması yaptık. Bu açıklamanın dışında da kadınlarla yapacağımız, ‘Kadınlar Barışı Konuşuyor’ konulu bir söyleşimiz olacak. Bu yılda İnsan Hakları Haftası’nı bu şekilde kapatacağız.
PİRHA/DERSİM
Yoruma kapalı.