Alevi Haber Ajansi

‘Nereyi kazsak hep kemiklerini bulduk’-video

PİRHA-Cumartesi Anneleri eylemlerinin 632. haftasında, 1992 yılında gözaltında kaybedilen, Mehmet  Soner Gül  ve Hüsamettin Yaman’ın dosyalarındaki cezasızlığın son bulması için bir araya geldiler.

“Failler belli, Kayıplar Nerede” yazılı pankartının üzerine Hüsamettin Yaman ve Mehmet Soner Gül’ün fotoğrafları ve kırmızı karanfiller bırakıldı.

Eylemde ilk olarak 1994 yılında Ankara’da gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin konuştu.

“DOSYALARIMIZ ZAMAN AŞIMINA UĞRATILIYOR”

6 Mayıs, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın anarak başlayan Bilgin, 632 haftadır burada insanlarımızın katillerinin yargılanması için oturduğunu vurguladı.

“Bugüne kadar hiçbir dosya işletilmedi” diyen Bilgin, Resmini tutuğumuz insanların dosyaları zaman aşımına uğratılıyor. Gerekçeleri ise; “Herhangi bir ibare ve ipucu bulamadık. Zaman aşımıyla kapatılıyor” diye kapıp yakınlarına haber gönderiliyor” dedi.

KENAN BİLGİN DOSYASINA ZAMAN AŞIMI

“Dün de bize, Kenan Bilgin dosyasıyla ilgili zaman aşımına uğratılmıştır. Uzun süren araştırmalar sonucu herhangi bir emareye rastlanmamıştır” ifadelerini kullanan Bilgin, “Nasıl bir ipucu istiyorlar. Dosyalarımızda 12 tanık var. Hangi hücreye götürüldüğü, bağırışlarını, haykırışlarını anlatan tanıklarımız var” dedi.

Bilgin, “Biz bitti demeden bu dosyalar bitmeyecek. Kanımızın son damlasına kadar mücadele edip insanlarımızın katillerini ortaya çıkaracağız” ifadelerini kullandı.

“BU ÇEŞME ZULÜM EDENLERE KARŞI DİRENMEKTİR”

Önceki günlerde Dersim’de Cumartesi Anneleri Çeşmesi’nin açılışı yapılmıştı. Çeşmenin açılışı Dersim Mazgirt Belediye Başkanı Tekin Türkel tarafından yapıldı. Türkel Cumartesi Annelerine mesaj yollayarak destek seslerine ses olmak istediklerini vurguladı. Türkel’in Mesajı;

“Berfo ananın da söylediği gibi benim evladım heran gelebilir diye kapıları açık tutun anneler… Sizlerin onurlu duruşunuzda taviz vermeden dünyada en masumane taleplerinizle yaz, kış, soğuk, sıcak demeden gözaltında kaybedilen evlatlarınızın akıbetini öğrenmek için verilen mücadeleye, azda olsa sesinize ses katmak istedik. Bu çeşme başta 12 Eylül darbesi olmak üzere tüm darbelere karşı olduğumuzun ifadesidir. Bu çeşme zulme ve zulüm edenlere karşı direnmektir. Bu çeşme faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasına bir taleptir.”

25 yıl önce kaybedilen Hüsamettin için çeyrek asır sonra konuştuğunu belirten Hüsamettin Yaman’ın abisi Feyyaz Yaman, Yıllardır peşinde durduğumuz bu davaların, hiçbir şekilde sonuçlandırılmadığını vurguladı.

Hukukun insanlığa özgü olduğunu vurgulayan Yaman, “Devlet’in, devlet şiddetinin ve hegomanyanın bütün baskılarının hukukla, adaletle ilişkisi yoktur” dedi.

Yaman, “45 yıl önce yok edilen üç şehidimizin dışında bu coğrafya o tarihlerden ve daha öncelerinden başlayarak hep ölümlerin toprağı oldu. Nereyi kazsak hep kemiklerini bulduk” dedi.

Yaman, “Bu mekanlar toplumsal hafızanın belleği olacak. Burayı kazıyamayacaklar. Onlar şiddet ve ölümden yanalar. Öldürdükçe yok oluyorlar. Ama biz yaşamdan yanayız. Direnenler Newroz’un direngenliği ile yaşayacaklar” şeklinde konuştu.

 

“ÖLÜMLERİN OLMADIĞI BİR GELECEK DİLİYORUM”

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise, her gün ölüm haberleri aldıklarını ifade ederek, şunları aktardı: “Daha dün 2 çocuk yatarken panzer altında kaldılar. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’dan hiç bir açıklama gelmedi. Bir telefon bile edilmedi aileye. Daha ne denilebilir ki. Ölümlerin olmadığı bir gelecek diliyorum.”

632.Haftanın basın metnini Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Ümit Efe okudu.

Efe, Uluslararası hukuka göre devlet, bir kişinin zorla kayıp edildiği iddiası karşısında derhal, titizlikle ve etki altında kalmadan araştırma yapılmasını sağlamakla yükümlü olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu yükümlülüğünü hiçbir zaman yerine getirmediğini aktardı.

“YAMAN, SANATA MERAKLIYDI”
22 yaşındaki Hüsamettin Yaman İstanbul Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencisi olduğunu söyleyen Efe, “Genç bir cam sanatçısı olan Hüsamettin sanata, edebiyata, müziğe meraklıydı. Öğrenci hareketi içinde yer aldı. Pankart taşımak suçlamasıyla 15 gün kadar cezaevinde kaldı ve 6 Eylül 1990 tarihinde tahliye oldu” dedi.

“SONER GÜL, TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİYDİ”

21 yaşındaki Mehmet Soner Gül ise, “Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisiydi. Üniversite eğitimi için Mersin’in Değirmendere köyünden İstanbul’a geldi. Öğrenci hareketi içinde yer aldı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğrenci Derneği üyesiydi. Bu nedenle gözaltına alındı, ağır işkence gördü ve ölümle tehdit edildi. İçişleri Bakanlığı’nın iddiasına göre 10 Mart 1991 tarihinde Malatya’da yakalanan A.N. isimli şahsın sorgudaki ifadesinde ismi geçtiği için polis tarafından aranıyordu” diye konuştu.

Efe, Yaman ve Gül’ün gözaltına alınmalarını ve sonrası yaşananları ise şöyle anlattı;

“İNSANLIK ONURU İŞKENCEYİ YENECEK”

“Hüsamettin Yaman, 2 Mayıs 1992 Cumartesi günü evden çıktı. 4 Mayıs Pazartesi günü Ağabeyi Feyyaz Yaman’ı işyeri telefonundan arayan bir kişi ‘Hüsamettin, Soner Gül ile birlikte Fındıkzade’de gözaltına alındı. Hayatlarından endişe ediyoruz. Bir an önce polise başvurun’ dedi. Yaman ve Gül aileleri önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ardından devletin ilgili tüm kurumlarına başvurdu. Hüsamettin ve Soner’in gözaltına alındığı kabul edilmedi. Girişimlerini sürdüren Yaman Ailesi 2 yıl boyunca polis takibinde tutuldu. 19 Aralık 2011 tarihinde özel harekat polisi Ayhan Çarkın’ın infazlar ve kayıplarla ilgili itirafları yayınlandı. Çarkın, itiraflarında Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ü gözaltına aldıktan sonra ormanlık bir alanda sorguladıklarını ve infaz ettiklerini açıkladı. Onların son sözlerinin ‘İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!’ olduğunu söyledi.”

“BU DAVA BİZİM İÇİN KAPANMAYACAK”

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün akıbetlerini ve bulundukları yeri açıklığa kavuşturma yükümlülüğünü yerine getirmediğini belirten Ümit Efe, ” Bu suçu gerçekleştiren ya da suça göz yuman tüm fail ve sorumluların cezalandırılmasını sağlama yükümlülüğünü yerine getirmedi. Yaman ve Gül Ailelerinin adalete ve hakikate ulaşma haklarını engelledi. Mehmet Soner Gül ve Hüsamettin Yaman dosyalarındaki cezasızlık son buluncaya kadar bu dava bizim için kapanmayacak. Kayıplarımızdan, adalet talebimizden ve insanlık onurumuzdan vazgeçmeyeceğiz!” ifadelerini kullandı.

Haberin Videosu

 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak