PİRHA- İktidarın “siyasi-ideolojik biçimlendirme girişimlerinin bir parçası” olarak tanımladıkları ÇEDES uygulamasının bir önce kaldırılmasını isteyen Narlıdere’deki eğitimciler ve veliler, uygulamanın hem çocukların sağlıklı gelişimine hem de bilimsel eğitime engel olacağını vurguladı.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Narlıdere Şubesi, veli dernekleri ve Narlıdere Cemevi ve Narlıdere Demokrasi Platformu; Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Protokolü (ÇEDES) kapsamında okullara imam, vaiz gibi din görevlilerinin atanmasına yönelik Narlıdere İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması düzenledi. “Laikliği ve laik eğitimi hedef alan politika ve uygulamalara derhal son verilmelidir” pankartı açılan açıklamada “Protokolü iptal edip PDR ilkelerini uygulayın”, “Okulumuzda imam istemiyoruz”, “Laik, bilimsel eğitim kırmızı çizgimizdir” ve “ÇEDES protokolü iptal edilsin” dövizleri taşındı.
Açıklamayı Narlıdere Demokrasi Platformu adına Eğitim Sen 6 Nolu Şube Başkanı Bülent Karakaş okudu.
Eğitimin bütün kademelerinde eğitimin niteliğini yükseltmek, çocukların özgür ve sağlıklı bireyler olarak yetiştirilmesi için somut adımlar atılması gerektiğini vurgulayan Karakaş, ancak bakanlığın, din ve inanç alanı gibi son derece hassas bir konuda “tek din, tek mezhep” yaklaşımıyla hareket ettiğini söyledi. ÇEDES’in iktidarın eğitim sistemini siyasal-ideolojik çizgisi ile biçimlendirmek istemesinin son örneği olduğunu belirten Karakaş, projenin hem laikliğe hem de laik eğitim anlayışına temelden aykırılıklar içeren bir düzenleme olduğunu söyledi.
“EĞİTİM BİLİMLERİNE VE LAİKLİĞE AYKIRI”
ÇEDES projesinin etkin bileşeni din referanslı kurumlar olması nedeniyle laik-bilimsel eğitim anlayışına ve eğitim bilimlerine aykırı bir çerçevede hazırlandığını söyleyen Karakaş, “ÇEDES Projesinin amacı “Öğrencilerimizin millî, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerlerimizi benimseyen, koruyan, geliştiren ve kendi yaşantılarında inşa eden fertler olmalarına, çağın ve geleceğin becerileriyle donanmış, bu donanımı insanlık hayrına sarf edebilen, bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı, aklı selim, kalbi selim ve zevki selim sahibi, bedensel ve sosyal bakımdan dengeli bireyler olarak yetişmelerine katkı sağlamak” olarak ifade edilmektedir. Dini ve manevi değerleri merkeze alan ÇEDES Projesi, etkin bileşeni din referanslı kurumlar olması nedeniyle laik-bilimsel eğitim anlayışına ve eğitim bilimlerine aykırı bir çerçevede hazırlanmış ve uygulanmaya başlamıştır. Bu proje kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı hem programa katkı sağlayan hem de “temsilci öğretmen” kanalıyla öğrencileri bulan ve kamu mekânlarını kullandıran kurumlar olarak işlev görmektedir” dedi.
“EĞİTİM, DİNİ REFERANSLA SİYASALLAŞTIRILIYOR”
Karakaş, bu projeyle dini referanslı eğitim anlayışı ile siyasallaştırılmak istendiğine işaret ederek, “1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 56. Maddesine göre “Eğitim ve öğretim hizmetinin, bu kanun hükümlerine göre Devlet adına yürütülmesinden, gözetim ve denetiminden Milli Eğitim Bakanlığı sorumludur.” ÇEDES Projesi, 1739 sayılı kanuna aykırı olarak eğitim hizmetinin yürütülmesini, gözetilmesini ve denetlenmesini Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile paylaşarak gözetim, yürütme ve denetim görevini ihlal etmektedir. MEB, böylece okulların çocuğun üstün yararı ve kamu yararına işlev görme niteliğini sekteye uğratmaktadır. Yine ÇEDES Projesi, öğrencilerin hem okulda hem de okul dışı ve yaz tatillerindeki geçirdiği zamanları ele geçirerek okulu ve öğrencileri dini referanslı eğitim anlayışı ile siyasallaştırmaktadır. Sorumlu kurumlarca yeterince denetlenmeyen, kamusal alana açık olmayan bu alanlarda çocuğa yönelik yaşam hakkı ihlali, fiziksel şiddet, ekonomik şiddet ve çocuk ihmali ve istismarı olaylarını kamuoyu yakından gözlemlemiştir” ifadelerini kullandı.
MÜCADELE ÇAĞRISI
Bu uygulamanın hem çocukların sağlıklı gelişimine hem de eğitim sistemindeki eşit, özgür ve bilimsel düşüncenin ilerlemesine engel olduğunu kaydeden Karakaş, iktidar eliyle hayata geçirilen ÇEDES ve benzeri uygulamalardan derhal vazgeçmesi çağrısında bulunarak şöyle devam etti:
“Türkiye’de eğitim politikalarının merkezinde yer alan “tek din, tek mezhep” anlayışının, farklı kimlik ve inançlara karşı önyargıları diri tutan ve milliyetçilik temelinde yükselen resmî ideolojiyi besleyen ‘manevi değerler eğitimi’ uygulamasının okullardan başlayarak ülkede yaratılan kutuplaştırmayı derinleştirmesi kaçınılmazdır. Böylesi bir uygulama hem çocukların sağlıklıgelişiminin hem de eğitim sisteminde eşit, özgür ve bilimsel düşüncenin ilerlemesinin önünde önemli bir engeldir. Milli Eğitim bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı, bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine karıştırılmasına yönelik ÇEDES ve benzeri uygulamalardan derhal vazgeçmelidir. Çocuklarımız, ÇEDES ve benzeri projelerle siyasi iktidarın siyasal-ideolojik hedeflerinin parçası haline getirilemez! Bu konuda eğitim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizi, velilerimizi ve demokratik kamuoyunu birlikte tavır almaya ve ortak mücadeleye davet ediyoruz” diye konuştu.
Ersin ÖZGÜL/İZMİR
Yoruma kapalı.